Haber: Zuhal ERKEK
Haberin Foto Galerisi için Tıklayınız…
6-18 Eylül tarihleri arasında TRT Binası yanındaki Tepebaşı’nda gerçekleştirilen festivale bu yıl 72 sahaf katılırken, festival alanında yer alan değerli koleksiyonlar, asırlık kitaplar ve eserler 12 gün boyunca kitap tutkunlarıyla buluşacak.
İlk olarak bundan 5 sene önce Galata’da kule dibinde yapılan festival daha sonraki 3 yıl boyunca Taksim Gezi Parkında yapılmıştı. Bu yıl Gezi Parkı’ndaki çalışmalar dolayısıyla Tepebaşı’na alınan festivalin açılış toplantısında konuşan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan,on5yirmi5’in sorularını da yanıtladı.
SAHAFLAR KİTAPÇI DEĞİL, AYAKLI KÜTÜPHANE
Sahaflarla gençlik yıllarında aranız nasıldı?
Benim babam yazar olduğu için sahaflarda yatar, kalkardı. Benim çocukluğumda sahaflarda geçti diyebilirim. Beyazıt’ta Enderun diye bir kitapçı vardı. Babam ve arkadaşları oraya gider, sohbetler yapılırdı. Sohbetten kastım bilgi sohbetleri düzenlenirdi. Oraya her giden kitap almazdı. Sohbet ederdi. İlmi tartışmalar olurdu. Orada şunu anladım, sahaflar bir kitapçı değil. Yani elindeki kitapları satan kitapçılar değil, onlar ayaklı kütüphaneler. Bilgi, kültür insanlarının konuştuklarını zihinlerinde tutan, kimin neyle ilgili olduğunu bilen… Hangi kitapta neyin nerede olduğunu bilen yürüyen ayaklı kütüphanelerdir. Rütbesi verilmemiş, akademik kariyeri tarif edilememiş kültür insanlarıdır. Ciddi bir mekanizma kuruyorlar ve yönlendiriyorlar. Hangi kitap en sağlıklı bilgi. Bu kitap çıktı ama şöyle tartışmaları var. Bu kitap daha iyi diye söyleyebilen insanlardı. O tip sahaflardan ne kadar çok var diye soracak olursanız. Belki kalmadı ama bunun ekonomik getirisi ile de ilgisi var. Bir sahaf ayakta durabilmeli ki bu işlevini yerini getirmeye devam etsin. Aslında sahaflar öğretmenlik, hocalıkta yapıyor öğrencilere. Aldığı bir dersi yerine getirirken, bilgi nerede, ne olduğunu biliyor olması açısından, iyi bir sahafa danışılması gerekir. Bugün eski kültür insanlarımızın, çağımız yazarlarının dahi sahaf tutkularının temelinde bu vardır.
EZBERE DAYALI EĞİTİM, SAHAFÇILIĞI OLUMSUZ ETKİLİYOR
Sahaf kültürü yitirilmemesi gereken bir olgu. Fakat bu kültür tam olarak bugüne ve genç nesile yansıyamamadı. Bunun temel nedeni nedir sizce?
Ben üniversitede derslere giriyorum. Temelde gördüğüm şey şu. Gençliğimiz ezberciliğe çok alışmış. Soruyu soran biziz… Ve sadece cevabların şıklarını verip, şıkları ezberletiyoruz. Oysa şöyle olması gerekir; Soru, hayatın problemleri. Hocanın ağzından hayat bize soruyu sormalı. Gençlerimiz kendi yaratıcılığıyla, kendi döneminin insanı olarak, kendi cevabını bulmalıdır. Bu cevaplar içerisinde en iyisi hak ettiği yolu bulacaktır. Mekanizma böyle çalışır, kişi kendi kendi üretmeye başladığı takdirde; araştırmaya yönelecektir. Araştırmaya başladığı nokta sahaf olacaktır. Mekanizma döngüsünde bir problem var. Ben öğrencilerime araştırma konusu verdikleri zaman onu istemediklerini görüyorum. Bize bir yer ver, oradan soru sor diyorlar. Bence temel problem bu. Eğitimde ezbere dayalı sistem çöüzlmeden, sahafların önemi anlaşılmaz.
GENÇLERİN FARK KOYACAKLARI YER SAHAFLAR
Buraya gelip, bu kitaplara dokunmak gerekiyor. İnternet hayatının bir kolaylığı var bunu kabul ediyoruz. Kalite ve marka yönetiminde en önemli şey fark yaratmaktır. Google hayatı kolaylaştırıyor ama tekdüze haline getiriyor. Fark koyamıyorsun. Senin ulaştığına herkes ulaşıyor. Fark koymak, farklı olmak için bir şeyler yapmak gerekir. Bunun yeride Sahaflar.
Sahaf Festivali’nin tanıtım toplantısına katılan ve bir konuşma yapan yazar Doğan Hızlan ise festivale katılan sahafların, bu festivalden çok memnun olduklarını, fakat gençlerin fazla ilgi göstermediklerini, bu konuda öğretmenlere ve ailelere çok büyük görevler düştüğünü, okuma alışkanlığının önce ailede, sonrada eğitimde devam ettirilmesi gerektiğini ifade etti.
GENÇLER OKUMA NEDİR BİLMİYORLAR
35 yıldır sahaflık yapan Lütfü Seymen Tomris ise Texas’la bu işe başladığını söylüyor. Gençlerin kitap okumamasından yakınınan Seymen bu işin ilk olarak ailede öğretilmesi gerektiğini savunuyor ve sözlerine şöyle devam ediyor; "Gençlerimizde okuma alışkanlığı ne yazık ki yok denecek kadar az. Okumak nedir bilmiyorlar. Eğtim ve aile yaşamlarında okuma alışkanlığı yeterince öğretilmiyor. Okuma alışkanlığını aile içerisinde kazandırılmalı. Anne baba okumaya başladığında, çocukta okumada kendini zorunlu hissedecektir. Bize kimse oku demedi. Annem beni ayaklarında sallarken bile başımda kitap okurdu. Ben annemden dinleyerek öğrendim okumayı. Ben kendi kızımıda böyle eğittim. Bu tamamiyle ailede öğretilebilecek bir şey."
GEÇMİŞE MERAKI OLAN HERKES BİR SAHAF KAPISINI ÇALMALI
Festivale katılan diğer bir isim olan Halil Bingöl’de bu işe gönlünü vermiş sahaflardan biri. Kitaba olan düşkünlüğünden dolayı bu mesleği tercih ettiğini belirtiyor.Gençlerin sahaf konusundaki ilgisine de değinen Halil Bingöl "Gençler grup grup ayrılıyor. Bir kesim genç var. Elinde sürekli cep telefonu, internetle yaşantısını sınırlandırmış.Geçmişi pek merak etmeyen gençlik diyorum. Bunlar zaten sahaflara pek uğramazlar. Bir takım gençler var. Onlar ise gerçekten geçmişine meraklı. Geçmişi öğrenmek için çabalıyor. Zaten sahafçılıkta geçmişle, gelecek arasında bir bağ kuran bir meslek. Geçmişe merak duyan her insanın muhakkak bir sahaf kapısını çalması gerekir."
Beyoğlu, Kadıköy, Moda, Sarıyer, Ortaköy, Beyazıt ve Şişli başta olmak üzere İstanbul’un birçok ilçesine semtinin yanı sıra Ankaralı sahaflarda festivalde stant açacak. Edebiyat söyleşilerinin yer alacağı festivalde bir de kitap müzayedesi düzenlenecek.
5. Beyoğlu Kitap Fuarı her gün 11.00-23.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.