İstanbul 2010 Kültür Başkenti’nin ilk etkinliği olan ‘Osmanlı Döneminde Venedik ve İstanbul; Nam-ı Diğer Aşk‘ sergisi, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde bugün kapılarını açıyor. 15. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan dönemde, Venedik ve İstanbul arasındaki etkileşimi anlatan sergide Venedik şehir müzelerinin yanı sıra Topkapı Sarayı Müzesi, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Pera Müzesi ve Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi’nden seçilen el yazmaları, tablolar, kaftanlar, halılar, paralar ve seramikler gibi geniş bir yelpazede eserler yer alıyor.
YOĞUN İLİŞKİ
İstanbul ve Venedik‘ten gelen eserler ortak bir geçmişi temsil ediyor. İki şehir arasındaki yakın diplomatik, askeri, ticari ve sanatsal ilişkileri, karşılıklı etkileşim ve iç içe geçmişliği gözler önüne seriliyor. İki kent arasındaki alışverişin sanat eserlerine ve günlük hayatta kullanılan objelere, edebiyat eserlerinden dönemin haritalarına, altın sikkelerden müzik aletlerine yansıması aktarılıyor. Serginin adında yer alan ‘nam-ı diğer aşk’ ifadesi iki kent arasında yüzyıllardır süregelen ilişkinin aşkı anımsattığını vurguluyor.
SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer, "Osmanlıların Venedik ile ticari ve siyasi ilişkileri 15. yüzyıla uzanıyor. Bu ilişkilerin sanat ve kültüre yansımaları iki taraf için büyük önem taşıyor. Sergi iki kentin uzun bir dönemine ışık tutuyor" diyor. Ölçer, nadir eserlerin sergilendiğine dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürüyor: "Portreler örneğin her zaman görmeye alışık olmadığımız türden. Tarihi önem taşıyor, çünkü tarihimizde bazen yanımızda, bazen karşımızda olmuş kişilerin portreleri. Kaldı ki önemli ressamların elinden çıkmış hepsi."
Küratörlüğünü SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer, Musei Civici Veneziani Direktörü Prof. Giandomenico Romanelli, Ca’Foscari Üniversitesi’nden Prof. Giampiero Bellingeri ve Museo Correr’den Dr. Camillo Tonini üstlendiği, sergi katalogundaki önsözleri Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano‘nun kaleme aldığı sergi, 28 Şubat 2010 tarihine dek açık kalacak.
GEÇ 16. yüzyıla ait Venedik Kapısı’nın sergideki en dikkat çeken parça olduğunu belirten Nazan Ölçer, "Kolay kolay elde edilemeyecek taşlarla bezeli bu kapı çok önemli" diyor. Sergi katalogunda, Doğu sanatına ve zanaatına hakim, ancak kimliği bilinmeyen Venedikli bir ustanın elinden çıkma çift kanatlı bu dolap kapısı için "Lake işinin Venedik ve İstanbul’un etkileşiminde oynadığı role tanıklık eden, günümüze ulaşmış en gösterişli örneği" deniliyor. Lake, 16. yüzyılın sonlarında Avrupa’da uygulanmaya başlayan özel bir cilalama tekniği.