Sergi, Hüsamettin Koçan’ın 30 yıl boyunca ürettiği yapıtlarından oluşan önemli bir seçkiyi bir araya getiriyor. Sanatçının gelenek ve gelecek kavramlarına odaklandığı 90’lı yıllardan bugüne Anadolu topraklarındaki birikimlerin derin anlamlarla birbirine bağlandığı gerçeğini farklı boyutlarda somutlaştırıyor. Geleneğin günümüzde giderek sıradanlaşan algısını, kalıp ön yargılar ya da tekrarlar biçiminde yaşamı yönsüzleştirdiğini tartışmaya açan sanatçı, kültürler arası bağların birbirini desteklediği ve gelecekçi bir kültürel DNA oluşturduğu doğrultusunda ipuçları sunuyor.
Eski çağlardan günümüze, Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Cumhuriyet’in rüyasını ve kültüre bakışını dönem dönem semboller ve figürler üstünden bir araya getiren sergide; yeni malzeme önerileri geleneksel estetik sınırların ötesine uzanan bir dil zenginliği ile ortaya konuyor. Resimler, heykeller, baskılar, çamur ve kitch malzeme bu dil örgüsünün ana sözcüklerini oluşturuyor.
Sergi aynı zamanda sanatçının Anadolu’da var olma projesi olarak 20 yıldır üretimini sürdürdüğü ve “En büyük ve en son eserim” dediği Baksı Müzesi’nin katılımcı, hatırlayan ve hayal eden yenilikçi dünyasını izleyici ile paylaşıyor. Bu sergi aynı zamanda coğrafyalar arasında bir bağ kurma projesi. Sergiden elde edilecek gelirin bir bölümü Bayburt’ta yapılacak Yetenek Geliştirme Merkezi için kaynak yaratacak.
Sergi kapsamında Mayıs ve Haziran aylarında akademisyen Nusret Polat moderatörlüğünde Hüsamettin Koçan’ın sanatı ve felsefesi üzerine sanat profesyonelleri ile söyleşiler gerçekleştirilecek. Hüsamettin Koçan, Can Aytekin, Ayşe Köksal ve Emre Zeytinoğlu’nun konuşmacı olarak yer alacağı söyleşiler, Kazlıçeşme Sanat’ta fiziki ve çevrimiçi olarak takip edilebilecek.
Küratörlüğünü Mehmet Lütfi Şen’in yaptığı “Geleneğin Şifreleri-Geleceğin Şifreleri” sergisi, 30 Haziran’a dek (pazartesi ve bayram tatili günleri hariç) her gün 10.00-18.00 saatlerinde Zeytinburnu Belediyesi Kazlıçeşme Sanat’ta ücretsiz olarak sanatseverlerle buluşacak.
Geleneğin ve Geleceğin Şifreleri
Gelenek bir potansiyel enerjidir. Onunla doğru ilişki kurabildiğimizde bize geleceğimizin yol haritasını söyleyen mürşite dönüşür. Gelenekle kurulacak dinamik bir diyalog onu çağdaş dünyada yeniden yaratmakla mümkündür ve geleceği belirler. Octavio Paz’ın poetik metinlerinde altını çizdiği zaman algısındaki gibi, geleneğin oluşumu kesin bir tarihte değil, zamanla mekânın birbirine karıştığı eşzamanlı gelecek olan bir geçmiştedir. Gündelik hayatımızda zaman, geleceğe doğru düz bir çizgi gibi akarak ve kaçınılmaz olarak geçmişte kümelenen şimdiki anlardan oluşur. Ama medeniyetleri besleyen gelenekler bu tanımı ters-yüz eder. Bir sanatçının bu kadim oluşumla taklitten uzaklaşarak kurduğu yakın ve yaratıcı temas, geçmişi şimdiki anda oluşturarak geleceğe dönüşen bir sihre sahiptir. Coğrafyaya ait olmanın yolu, söz konusu yaratıcı dokunuşla, o coğrafyada deneyimlenen tüm geleneksel birikimden yola çıkarak, özgün ve çağdaş yaklaşımlarla geleceği belirlemekten geçer. Ressam Malik Aksel’in deyimiyle, en kudretli sanatkârlar muhiti iyi görmüş ve tetkik etmiş kimselerdir. Bu sanatçıların eserleri hangi muhitin ürünü olursa olsun başka bir yerde, başka bir muhitte ve beynelmilel sanat sahasında da kendini gösterebilir.
Hazırladığımız “Geleneğin Şifreleri” sergisi, üst paragrafta özetle altını çizdiğim entelektüel sanatçı yaklaşımın ülkemizdeki öncülerinden Hüsamettin Koçan’ın ülkemizdeki kavramsal sanat algısının erken örneklerini kapsayan çalışmalarından oluşuyor. Sanatçının 1990’lı yıllarda başladığı ve tüm sanat hayatı boyunca sürdürdüğü “Anadolu’nun Görsel Tarihi” projesinin ilk dönemlerinde yer alan eserlerinden, güncel eserlere çok özel bir seçki, İstanbul’un yeni sanat alanı Kazlıçeşme Sanat’ın yeni sergisini oluşturuyor. Projenin metnini yazan Nusret Polat’ın içtenlikle katıldığım belirlemesiyle “Bir Kültür Hekimi” Koçan’ın sanatı, kültürümüzün korunması, geleceğe aktarılması ve yenilenmesi amacıyla oluşturulmuş bir araştırma alanıdır. Tam da bu anlamda çağdaşları ve kendinden sonraki sanatçılara kaynaklık etmektedir. Sergide Hüsamettin Koçan’nın Etiler’den Roma’ya, Selçuklu’dan Osmanlı’ya, Anadolu’yu Anadolu yapan etkin gelenekleri taklitten uzak, onlardan ilham alarak günümüz ve gelecekteki insanımız için yaratıcılıkla dönüştüren yanını deneyimlemek, yaşamımız boyunca bize değer katmaya devam edecek kazanımımız olacaktır.
Geleneğin ve dolayısıyla geleceğin şifrelerini kendi içimizde kırma potansiyelini barındıran, bir parçası olmaktan heyecan duyduğum bu projeyi sanatseverlere ulaştırmanın mutluluğunu yaşıyorum. “Geleneğin Şifreleri” için uzun zaman aralığında bütün yoğunlukları arasında sık sık konuşarak, yazışarak ve buluşarak çalışmayı yürüttüğümüz Sayın Hüsamettin Koçan’a, onun tüm sanat hayatını, yaptığımız sergi kapsamında yetkin ve hacimli bir metin ile kaleme alan Sayın Nusret Polat’a, projenin İstanbullulara ulaşmasının bütün imkânlarını oluşturan Başkan Sayın Ömer Arısoy’a ve büyük emekleriyle yol aldığım tüm dostlarıma gönülden teşekkür ediyorum.