İş Bankası Kibele Sanat Galerisi‘nde açılan "Hoca Ressamlar, Ressam Hocalar: Sanayi-i Nefise’den MSGSÜ’ye Akademi Resim Hocaları" adlı sergi, Türk sanatının 127 yıllık serüvenini ortaya koyuyor. Sergide, kurulduğu günden bu yana yolu akademiden geçen seksen beş sanatçının eserleri yer alıyor.
Türk resim sanatının ilk kuşağıdır Şeker Ahmed, Osman Hamdi ve Süleyman Seyyid. Bu üç ressam, sultanın omuz vermesiyle Paris‘e doğru yollara koyulur, orada usta sanatçılardan bir süre eğitim alırlar. Pek çok ressamla tanışırlar. Sanat anlayışları da gelişir. Şeker Ahmed manzara, Süleyman Seyyid natürmort ve Osman Hamdi figür resmine eğilir. Kendi üsluplarını kurmaya çalışırlar. Daha sonra ‘yurda’ dönerler. Osman Hamdi daha çok oryantalist konular üzerine eserler verir. Talih bu ya ne Şeker Ahmed Paşa ne de Süleyman Seyyid, Osman Hamdi kadar bilinmez. Hikâye burada bitmez tabii.
Yıl 1883… Türkiye‘nin ilk güzel sanatlar akademisi, Sanayi-i Nefise-i Mekteb-i Âlisi (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) kurulur. Kurumun müdürlüğüne Osman Hamdi getirilir. Osman Hamdi Bey‘in döneminde okulda Adolphe Thalasso, Salvator Valeri, Leonardo de Mango, Philippo Bello gibi hocalar ders vermektedir. Bu sanatçılar da Osman Hamdi Bey gibi oryantalist konular üzerine çalışmaktadırlar. Buraya kadar her şey yerli yerinde gibi gözükse de ‘böyle bir okulda Şeker Ahmed Paşa ve Süleyman Seyyid gibi iki usta ressamın neden hocalık yapmadığı’ kışkırtıcı sualini fısıldamanın tam yeridir. Sorunun cevabı, İş Bankası Kibele Sanat Galerisi‘nde açılan "Hoca Ressamlar, Ressam Hocalar: Sanayi-i Nefise’den MSGSÜ’ye Akademi Resim Hocaları" adlı sergide saklı diyebiliriz.
‘Hoca Ressamlar, Ressam Hocalar’ sergisi Türk sanatının 127 yıllık serüvenini ortaya koyuyor. Sergide kurulduğu günden bu yana yolu akademiden geçen seksen beş sanatçının eserleri var. Osman Hamdi Bey‘den Halil Paşa‘ya, Ömer Adil‘den Mihri (Müşfik) Hanım‘a, İbrahim Çallı‘dan Namık İsmail‘e, Avni Lifij‘den Cemal Tollu‘ya, Bedri Rahmi‘den Adnan Çoker‘e, Devrim Erbil‘den Neşe Erdok‘a çok sayıda sanatçının işleri bir arada sunuluyor. Çeşitli koleksiyonlardan derlenen eserler, halen okulda görev yapan hocaların işlerine kadar uzanıyor. Sergide yıllar içinde sanat ortamının ne yönde ilerlediğini, öncü tavırları, toplumsal ve kültürel alandaki dönüşümleri, yeni arayışları bir bir okumak mümkün.
Türk resim sanatının tarihi resmi geçide çıkmış
Yukarıdaki kışkırtıcı soruya dönelim. Serginin kataloğunu hazırlayan akademisyen Burcu Pelvanoğlu, Osman Hamdi Bey‘in oryantalist konular üzerine eser veren, kısacası kendi tarzını çalışan ressamlara yer vermesinin kaçınılmaz olduğunu söyleyerek şöyle devam ediyor: "Osman Hamdi Bey‘in döneminde Şeker Ahmet Paşa, Süleyman Seyyid ve Hüseyin Zekai Paşa‘nın da sanat ortamında aktif olduğu bilinmektedir. Şeker Ahmet ve Süleyman Seyyid, Paris‘te tıpkı Osman Hamdi Bey gibi akademik eğitimden geçmiş fakat Paris‘te bulundukları yıllarda Barbizon Okulu‘nun etkisinde kalarak manzara ve natürmorta yönelmiş sanatçılardır. Dolayısıyla Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmed Paşa ve Süleyman Seyyid‘i, yıllardır yazıldığı gibi, figür ressamı olmadıkları için değil, kendi konularından uzak oldukları için hoca olarak görevlendirmemiş olmalıdır."
Osman Hamdi Bey‘in ‘yandaş’ tavrı o dönemde de eleştirilmişti. Ali Sami Boyar, yıllar sonra M. Valeri‘yi kastederek "Merhum Hamdi Bey bilmem onun nesini beğenmiş de mektebe hoca olarak almıştı." diye söylenir. Ne demişti Cemal Süreya ‘Tabanca’ isimli şiirinde: "Tutalım yanılıp ateş ettiniz/ Şeker Ahmed Paşa’nın resimlerini/ Eski hececilerin şiirlerini bir de/ Ben çok seviyorum siz de seviniz." Yoksa Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmed Paşa‘yı sevmez miydi? Akademide hocalık yapmaması da buna bağlanabilir mi?
Türk resim sanatının tarihini yazan kurumun sergisine bir yolunu bulup uğrayın. 1954’te Kuyucu Murat Paşa Medresesi‘nde açılan "Yirmi Yeni Türk Ressamı" adlı serginin davet metninde dediği gibi "sergiye aracısız, içinize doğduğu gibi hüküm vermeye buyurun".
Sergi 24 Nisan’a kadar görülebilir.