‘Dini Tartışmaya Teşvik Ettim’

Etkinlikler
Da Vinci Şifresi isimli romanın yazarı Dan Brown, ”Hristiyan tarihini değiştirip değiştirmediğimi bilmiyorum, ama sanıyorum ki Hristiyanları İncil, kutsal yazıların doğruluğu ve tarihi konusunda...
EMOJİLE

Da Vinci Şifresi isimli romanın yazarı Dan Brown, ”Hristiyan tarihini değiştirip değiştirmediğimi bilmiyorum, ama sanıyorum ki Hristiyanları İncil, kutsal yazıların doğruluğu ve tarihi konusunda tartışmaya teşvik ettim” dedi.

Türkiye’de ”Kayıp Sembol” adıyla yayımlanan yeni kitabının tanıtımı için İstanbul’da bulunan yazar Brown, Swissotel The Bosphorus’ta düzenlenen sohbet toplantısında basın mensuplarıyla bir araya geldi.

Brown, yazdığı kitapların sinemaya uyarlanmasının karmaşık ve çok zor olduğunu belirterek, ”Ancak ‘Melekler ve Şeytanlar’, ‘Da Vinci Şifresi‘ne göre sinemaya daha uygun bir kitap. Bu nedenle filmin eğlenceli olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

Brown, yeni kitabı ”Kayıp Sembol”ün filminin yapılacağı, filmde yönetmen Ron Howard ile aktör Tom Hanks’in yer alacağı bilgisini verdi. ”Tom Hanks ile Ron Howard‘ın söylediklerine göre, ‘Kayıp Sembol’ en sinematik olan kitabım. Dolayısıyla çok iyi bir film olacağını söylüyorlar. Ben de sonucu sabırsızlıkla bekliyorum” diyen Brown, bir gazetecinin ”Tom Hanks, iki filmde Robert Langdon’u oynadı. Artık yazarken gözlerinizin önüne onu mu getiriyorsunuz?” şeklindeki sorusuna şu yanıtı verdi:

”Cevabım hayır. Çünkü ben zamanımın yüzde 99.9’unu kitap yazarak geçiriyorum, yüzde 1’ini film setlerinde geçiriyorum. Yani daha çok zamanımı kendi kafamın içindeki Langdon ile geçiriyorum. Robert Langdon, 10 yıl önce oluşturduğum bir karakter. Ben onunla yazıyorum.”

Dün akşam Türkiye’deki yayıncısı ”Altın Kitaplar”ın 50. yıl galasında pek çok okuruyla tanışma fırsatı bulduğunu belirten Brown, ”Keşke kitapçılarda da okurlarımla tanışma fırsatım olsaydı, ama Türkiye çok büyük bir ülke, dünya çok büyük bir dünya. Bütün okurlarıma teşekkür ediyorum” dedi.

HEYECANLI KİTAPLAR YAZMANIN PÜF NOKTASI

Kitaplarını yazmadan önce uzun bir araştırma dönemi geçirdiğini, çok okuyup çok seyahat ettiğini, yazı yazma sürecinde 2-3 kez o yerlere gittiğini anlatan Brown, ”Kayıp Sembol’ü yazmadan önce Washington’a gittim. Her türlü ayrıntıya dikkat ettim. Kayıp Sembol’ün hazırlanması altı yıl sürdü. Kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız. İnsanın tanrıyla ilişkisini, bilimin, dinin geleceği konularını görünce neden bu kadar uzun sürdüğünü anlayacaksınız. Kitabın giriş sayfasını okuduğunuzda, burada gerçek bir ritüel var. Hepsi birebir doğru’‘ dedi.

”Heyecanlı kitaplar yapmanın püf noktası, yazdıklarınız değil, yazmadıklarınız, çıkarıp attıklarınızdır. Yazdığım her bir sayfaya karşılık 10 sayfayı beğenmiyorum ve atıyorum” diye konuşan Brown, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Yazarlarla, müzisyenlerin ve aktörlerin şöyle bir farkı vardır: Müzisyenler ve aktörler, sizin için sanatlarını icra ediyorlar. Yazarlar ise kendi başına masasında oturup çalışıyorlar. Bizler ünlü değiliz, ünlü olan bizim eserlerimiz. Dolayısıyla ben de hiçbir zaman kendimi bir ünlü olarak görmedim. CIA’da çalışmadım, bunu da yeni duyuyorum. Belki bir gün çalışmak isterim. Beni tanıyanlar, Robert Langdon’un benim çok daha ileri bir versiyonum olduğunu söylerler. Onda da bende olduğu gibi sembollere, şifrelere ve tarihe olan bir merak var. Benim çok daha akıllı bir versiyonum olduğunu söyleyebilirim.”

KAYIP SEMBOL, YAZILMASI EN ZOR KİTABIMDI

Bir gazetecinin ”Hangi eserinizi daha çok seviyorsunuz?’‘ sorusu üzerine Brown, ”Bu soru, anne babalara ‘Hangi çocuğunu daha çok seviyorsun?’ diye sormaya benziyor. Çok zor bir soru. Son kitabım, aslında yazılması en zor olan kitabımdı. Çok fazla araştırma yapmam gerekti. Kitapta anlatılan yepyeni bir bilim dalı söz konusu. Sözü geçen bütün deneyler, her şey doğru aslında. Geçmiş tarihle ilgili çok çarpıcı bilgiler var. Bunları benim de anlayıp sindirmem için epey bir zaman gerekti” dedi.

Matematikçi ve yazar babasının şifrelere çok düşkün olduğunu anlatan Brown, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Amerika’da Noel günü ağacın dibinden herkes hediyelerini alır. Biz ağacın altına giderdik bir şifre bulurduk, şifreye bakardık, ‘Buzdolabına git’ diyor; buzdolabına giderdik, içinden bir başka şifre çıkardı; ‘Yatak odasına git’. Yatak odasına giderdik, zaman içinde evi dört döndükten sonra hediyelerimizi bulurduk.”

Dan Brown, yazarların her zaman kitaplarının başarılı olacağı umudunu taşıdıklarını, ama ”Da Vinci Şifresi”nin elde edeceği başarıyı hiç kimsenin daha önce hayal etmediğini, bunun için gurur duyduğunu ifade etti.

AĞCA’DAN MEKTUP ALMADIM. SANIYORUM BU BİR MASAL

Bir gazetecinin ”Yazdığınız kitaplar yüzünden Vakitan sizi kara listeye almıştı. Bununla ilgili ne düşünüyor sunuz?” sorusu üzerine Brown, ”Hiç şaşırmadım. Bu çok fazla düşündüğüm bir şey değil. Bence bu tür tartışmalar iyidir. Neye inanıyoruz, neden inanıyoruz, bunları tartışmaya açar” dedi.

”Yakında tahliye olacak Mehmet Ali Ağca’dan, Vakitan’ın şifresiyle ilgili bir mektup aldınız mı?” sorusuna Brown, ”Çok fazla mail geliyor bana. Bunu daha önce duymamıştım. Sanıyorum bu bir masal. Kim olursa olsun, ben kimseden fikir almıyorum. Yeterince fikrim var. İster başkan olsun isterse başka birisi olsun. Ben kimseyle konuşup kitaplarım için fikir almıyorum. Çok fazla kişi bana fikirler yolluyor maillerle, ama ben bunları görmüyorum. Direkt olarak yayıncıma veriyorum. Ben kendim bakmıyorum” yanıtını verdi.

”Vatikan’ın kitaplarınıza olan tepkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

”Hiç şaşırmadım bu tepkilere. Tartışma açmak her zaman iyidir. Şunu da unutmamak gerekir; Tarih her zaman kazananlar tarafından yazılmaktadır. Bence kilisenin tek bir düşmanı var. Bu düşman ben değilim, kayıtsızlık, insanların dine olan, kiliseye olan ilgilerini kaybetmeleri. Bu kitaplar da ister beğenilsin ister beğenilmesin kilise konusunu, din konusunu yeniden gündeme getiriyor ve insanların o konulara ilgisini çekiyor.”

TÜRKİYE’YE İLGİMİ ANLAMAK İÇİN İSTANBUL’UN SİLUETİNE BAKMAK YETERLİ

Dan Brown, Kayıp Sembol‘de ziyaret etmediği tek yerin kitabında yer verdiği Türk hapishanesi olduğunu belirtti.

Türkiye’nin ilgi duyduğu bir ülke olduğunu ve bir gün Türkiye hakkında yazmayı da düşündüğünü anlatan Brown, kitabındaki hapishanenin, kitaptaki karakteri için iyi bir değişim mekanı olduğunu söyledi.

”Türkiye’ye bir ilginiz var mı?” sorusuna Brown, şu yanıtı verdi:

”Türkiye’ye ilgimi anlamak için İstanbul’un siluetine bakmak yeterli. Bu bölgede son derece zengin ve karmaşık bir tarih söz konusu. Ben de her zaman bu çatışmalara, dine, eski sırlara ilgi duyan bir insanım. Burada da bunlardan bol bol bulunduğunu hissediyorum.”

”Kayıp Sembol”den sonraki kitabını henüz geliştirme aşamasında olduğunu anlatan Brown, tam olarak konunun nerede olduğunu bilmediğini, ancak içinde Robert Langdon‘un yer alacağını belirtti.

”Doğu tarihi hakkında yazmaya ilgi duyuyor musunuz?” şeklindeki soru üzerine Brown, şunları söyledi:

”Çok ilgi duyuyorum ve şunu da görüyorum; zmanda ne kadar geriye giderseniz, doğu fikirlerinin, doğu düşüncelerinin o kadar evrensel olduğunu görüyorsunuz. O yüzden ben de şu anda doğu felsefesini öğrenmeye çalışıyorum ki bir gün hakkında yazabileyim.”

İnsan zihninin temelde soru sormak için yaratıldığını ve evrim geçirmedikçe bu sorulan soruların daha da karmaşıklaştığını dile getiren Brown, ”İnsanların, mağara adamıyken sorduğu soru ‘Bir dahaki yemeğimi nereden bulacağım?’ şeklindeydi. Ama artık çok geliştik. Gündemde olan sorular ‘Ben nereden geliyorum, nereye gidiyorum, öldükten sonra ne olacağım?’ gibi sorular. Günümüzde bilim ile dinler bu sorunun cevabını arıyorlar. Yani insan zihni bunlarla meşgul” diye konuştu.

HAZRETİ İSA ÇARMIHA GERİLMEMİŞTİR DEMEDİM, BUNUN BİR OLASILIK OLDUĞUNU SÖYLEDİM

Robert Langdon gibi her zaman doğruyu aradığını ifade eden Dan Brown, gizli tarikatlara duyduğu merakla ilgili ”Hepimiz bilmediğimiz şeylere ilgi duyarız. Bu da özünde bütün dinlerin aradığı şeydir” dedi.

Dün bir gazeteyle yaptığı röportajda Hazreti İsa’nın çarmıha gerilip gerilmediği konusunun gündeme geldiğini anlatan Brown, ”Bu konuda pek çok iddia olduğunu, bunu Da Vinci Şifresi kitabıma koymadığımı söyledim. ‘Hazreti İsa çarmıha gerilmemiştir’ demedim. Bunun bir olasılık olduğunu söyledim. Kitabım için araştırma yaparken de pek çok kaynakta bunun böyle olabileceğini gördüm. Da Vinci Şifresi ile ilgili bir şey değildi, o yüzden kitaba eklemedim” diye konuştu.

Zamanının büyük bir bölümünde, kurgu olmayan araştırma kitapları okuduğunu belirten Brown, en çok Shakespeare, John Steinbeck ve Robert Ludlum’un eserlerini sevdiğini dile getirdi. Brown, çok yakın bir zamanda tanıştığı Türk yazarları da okumak istediğini ifade etti.

”Sizce Hristiyanlığın tarihini değiştirdiniz mi?” sorusuna Brown, ”Hristiyan tarihini değiştirip değiştirmediğimi bilmiyorum, ama sanıyorum ki Hristiyanları İncil, kutsal yazıların doğruluğu ve tarihi konusunda tartışmaya teşvik ettim” yanıtını verdi.

Birkaç gün daha İstanbul’da bulunacağını, bazı mekanlarda araştırmalar yapacağını ifade eden Brown, Türk sanatı ve mimarisiyle çok ilgilendiğini söyledi.

Brown da gazetecilere hitaben, ”Eğer siz Türkiye hakkında gizli tarih konusunda bir kitap yazıyor olsaydınız, bu kitaba kesinlikle dahil edeceğiniz tek konu ne olurdu?” sorusunu sordu.

Gazeteciler de Brown’a, Ayasofya ve Topkapı yanıtını verdi. Brown, Topkapı Sarayı ile ilgili, ”Hepimiz hükümdarların nasıl yaşadığına çok ilgi duyuyoruz. İlginç bir konu gerçekten” dedi.

Dan Brown, basın toplantısının ardından yeni kitabı ”Kayıp Sembol’‘ü gazeteciler için imzaladı.