Doğanın bize sunduğu güzelliklerin hepsini, hele de büyük şehirlerde görmek, keyfini sürmek her zaman mümkün değil. Pek çoğumuz için Karadeniz’in yemyeşil yaylalarını, Ege ve Akdeniz’in el değmemiş mavi koylarını, Anadolu’nun zümrüt göllerini fotoğraflardan biliyoruz. Doğa fotoğrafçılığı, gezmeyi sevenlerin rahatlıkla öğrenebileceği bir hobi. Hürriyet gazetesinden Deniz İnceoğlu, Türkiye’de en güzel doğa fotoğrafı çekilebilecek yerleri araştırdı.
Doğa fotoğrafçılığının en güzel kareleri, ulaşılması zor mecralarda yakalansa da, amatörler için pek çok milli park, göl ya da vadi var Türkiye’de. İhtiyacınız olan, fotoğraf bilgisinin yanı sıra biraz da doğa bilgisi. Bunun için doğanın ve içinde yaşayan hayvanların incelendiği araştırma kitaplarını okumak ya da belgeselleri izlemek yararlı olacaktır. Böylelikle ne tür nesneler ya da manzaralar fotoğraflamak istediğinize daha kolay karar verebilirsiniz.
Eğer doğa fotoğrafı çekmek için bir kaç günlük bir gezi düşünüyorsanız, mutlaka önceden planlama yapın. Özellikle de belli bir hayvan ya da bitkiyi fotoğraflamayı düşünüyorsanız, tam olarak yılın hangi zamanı, hangi bölgede olduğunu öğrenmeniz, işinizi kolaylaştırır. Gideceğiniz yer bir milli park ya da tabiatı koruma alanı ise mutlaka oradaki görevlilerle önceden temasa geçin. Onlar size bölgeyi daha iyi tanıtacaktır.
MANZARA FOTOĞRAFIYLA BAŞLAYIN
Doğa fotoğrafçılığına yeni başlıyorsanız, öncelikle kuş, böcek, çiçek, mantar gibi yakın plan çekilmesi gerekenleri bir kenara bırakın. Bunun için pek çok özel ekipmana ihtiyaç var. Hareketli bir konu, sabit olmayan bir makine, yavaş bir örtücü hızı ile birleşince ortaya bulanık bir görüntü çıkabilir. Yetersiz alan derinliği de ayrı bir sorun. Bu nedenle makinenin sabit olması önemli. Dolayısıyla işin başında bunlarla uğraşmak yerine doğal peyzaj, yani manzara çekimi yapabilirsiniz.
Ülkemizdeki dağlar, göller, akarsular, ormanlar ya da çayırlar manzara fotoğrafına güzel konular olurlar. Örneğin bir göl, çevresindeki ormanla ve geri plandaki dağ silüetiyle tam bir doğal peyzaj oluşturur. Özellikle göl yüzeyinin yarattığı ayna etkisi fotoğrafa çok özel görüntüler katar.
HAVA SICAK DİYE ŞORT GİYMEYİN
Doğa fotoğrafçısının fotoğraf dışında dikkat etmesi gereken bir diğer şey de kıyafeti. Mutlaka hareketine engel olmayacak biçimde rahat olmalı. Dağcı ve kampçılar için satılan giysiler bu geziler için çok uygundur. Bahar geldi, kısa kollu bir şeyler giyerim diye de düşünmeyin. Hava ne kadar sıcak olursa olsun şort ve kısa kollu giymemenizde fayda var. Uzun paçalı pantolonlar, bacaklarınızı diken ve çalılardan olduğu kadar böceklerden ve güneşin yakıcı ışınlarından da korur. Çekim yaptığınız bölgede akrep gibi zehirli böceklerin bulunma ihtimali varsa pantolon paçalarınızı ya botunuzun içine sokmalı ya da bilekten bağlamalısınız. Çünkü akrepler pantolon paçasından içeriye size sezdirmeden girebilirler. Ayrıca yanınızda bir panço taşımak hem sizi, hem de fotoğraf malzemelerinizi yağmura karşı korur.
MUTLAKA YANINIZDA OLSUN
Hafif ve kaliteli bir tripot, fotoğraf makinesi yağmurluğu, makro ekipmanlar, tele ve geniş açılı lensler, ışık kırıcı ve yansıtıcısı. Uzun beklemeler için özel çadır. Bu arada rahat ve kirlenmesinden çekinmeyeceğiniz giysileri unutmamanız gerek.
BUNLARI UNUTMAYIN
* Fotoğraf çekeceğiniz bölgenin mümkün olduğunca detaylı bir haritasını bulundurun.
* Yanınızda mutlaka bölgeyi bilen biri olsun. En kötü ihtimalle bulunacağınız bölgeyi başkalarına bildirin. Bir aksilik halinde nerede arama yapacaklarını bilmeleri önemli.
* Yüksek çözünürlüklü dijital kamerayla birlikte ayaklık da gerek. Uzun uzun pozlandırarak çekim yapmak en sağlıklısı.
* Arı gibi hayvanlara ya da çeşitli bitkilere alerjiniz varsa önlem almayı unutmayın.
* Kısa kollu bluz ya da şort giymemeye özen gösterin.
* El feneri, pusula, makara ipliği ve düdük almayı unutmayın.
EN GÜZEL KARELER BU ROTALARDA
Fotoğrafçı Kadir Kır, nisan ve mayıs aylarında özellikle Ege ve Akdeniz kıyılarını tercih ediyor. Kıpkırmızı gelincik tarlalarını yakalamak isteyenler için ideal bir bölge olduğunu söylüyor: “Bunun dışında Ayvalık kıyılarının denize yakın çamlı bölgeleri, hem deniz hem de gelincik görüntüsü için ideal. Göcek ve Fethiye dağlarında hoş bitkilerin yanı sıra gök ve deniz özel renklerle bütünleşir. Bodrum, Milas ve Yalıkavak sırtlarında Afrika kaktüslerini yorumlayabilirsiniz. Yine mart sonu, nisan başı gibi Kapadokya’da kiraz ve meyve ağaçlarının çiçekleri çok hoş ışıklar yaratır. Eğer yola temmuz ve ağustosta çıkacaksanız Kaçkar Dağları favoriniz olacak.”
Kapadokya Özellikle Göreme Milli Parkı, Zelve, Ürgüp peri bacaları, yeraltı mağaraları ve Ihlara Vadisi fotoğrafçılar ve gezginler için çok fazla atmosfer sunuyor. Yazın sabah ve akşam ışığında çekilen kareler çok etkileyici oluyor.
Ölüdeniz Kayaköy’ün (Fethiye) tepelerinden başlayıp, ormanın içinden devam ederek ve yükseklerden civar koylara kuşbakışı bakan manzaraların ardından tekrar inişe geçerek, Ölüdeniz’de son bulan bir yürüyüş yapabilirsiniz. Yolda yer alan işaretler kendinizi güvende hissetmenizi sağlıyor. 14.00-15.00 gibi yürüyüşe çıkmakta yarar var. Bu bölgede orkideler için mart ve nisan ayı, panoramik görüntüler için bahar ve kış ayları tercih edilmeli.
Küre Dağları İlkbaharda yemyeşil bir orkide cenneti olan Küre Dağları, sizi her mevsim hoş görüntülerle karşılar. Çiçeklerle dolu çayırlar, ormanlarla kaplı dağ manzaraları burada yer alır. Çok sayıda büyük kaya duvarlı kanyonları var. Ayrıca Türkiye’nin en iyi sonbahar renkleri burada oluşur. Henüz bozulmamış bir yaban yaşamı var. Bol akarsulu doğa manzarası için 7 Mayıs-30 Haziran tarihleri arası çok iyi.
Yedi Göller Milli Parkı Bolu’ya bağlı Türkiye’nin önemli milli parkları arasında. Flora ve fauna bakımından önemli bir alan. Patikalardan yürüyerek bütün gölleri görmek mümkün. Çevrenize biraz dikkatle baktığınızda, ağaçlarda oradan oraya koşuşan sincapları, yerde biten mantarları, ötüşen kuşları, hatta geyik sürülerini bile görmeniz mümkün. Milli parkta günübirlik doğa yürüyüşü, sportif olta balıkçılığı ve amatör fotoğrafçılık için ideal bir alana sahip. Profesyoneller özel izin alarak çekim yapabilirler.
Amasra İnebolu-Amasra arasındaki asfalt sahil yolu, özel nitelikte bir araç gerektirmiyor. Nisan sonu ve mayıs başında geçilmesi uygun. Özellikle, katırtırnaklarının açtığı bu mevsimde bir yandan kara tarafındaki sapsarı yamaçlar, bir yandan da kıyı manzaraları bakımından verimli. Ayrıca Çakraz, Güzelcehisar, İnkum, Kurucaşile’de deniz ve doğanın birlikteliğini iyi yansıtan güzel görseller ilgi duyanları büyüleyecek nitelikte. Amasra’da gün batımı ve yaz mevsiminde gün doğumu ön planda yer alırken, balıkçı tekneleri ile zengin görüntüleri estetik açıdan etkileyici.