Eski emniyet müdürü Hanefi Avcı, “Düne, 2010’lara kadar ordu, silahlı kuvvetler, tüm kurumların üstünde bir şemsiye gibiydi. Tüm kurumlar onların gölgesinde kaldı. (28 Şubat’ta) Asker karşı çıkış yaptığı zaman kimse tavır koymadı, kimse karşı çıkmadı. Askere karşı değil yanlışa karşı çıkmadı” dedi.
Avcı, Beykent Üniversitesi Uluslararası Etkinlikler Kulubü’nce üniversitenin hukuk fakültesinde düzenlenen “28 Şubat ve Sonrası” isimli konferansta, hukukun içselleştirilmesi durumunda var olan birçok problemin çözüleceğine inandığını söyledi.
Hukuk devletinin tanımını yapan Avcı, “Bir ülkede fikir ve düşünce alabildiğine özgürse, alabildiğine açıksa, basın özgürlüğü ne kadar genişse, örgütlenme özgürlüğü, hukuk, demokrasi ve insan hakları ne kadar varsa; o ülkede, huzur ve güven var, terör ve anarşi yoktur” diye konuştu.
“28 Şubat’ta yapılanlar hukuksuzluktu, dünya ölçeğinde demokrasiye aykırıydı”
Türkiye’nin kuruluşunda rol alan askeri yapının devleti kendi ideolojisi şeklinde yapılandırdığını aktaran Avcı, bunun 28 Şubat’ta kendisini gösterdiğini vurguladı.
Toplumdaki demokratik mekanizmaların birçoğunun 28 Şubat’ta aktif bir tavır göstermediğini kaydeden Avcı, şunları söyledi:
“Düne, 2010’lara kadar ordu, silahlı kuvvetler, tüm kurumların üstünde bir şemsiye gibiydi. Tüm kurumlar onların gölgesinde kaldı. Asker karşı çıkış yaptığı zaman kimse tavır koymadı, kimse karşı çıkmadı. Askere karşı değil yanlışa karşı çıkmadı.”
28 Şubat’ta yapılanların çok yanlış olduğunu dile getiren Avcı, o dönem kendisinin Emniyet İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı olduğunu hatırlatarak “Yapılanlar hukuksuzluktu, dünya ölçeğinde demokrasiye aykırıydı. Ama toplumda çok cılız birkaç insandan başka bir ses duyulmadı. Hatta tersine büyük bir kesim alkışlarla orada yer aldı” değerlendirmesinde bulundu.
Hanefi Avcı, insanları mutlu etmenin yolunun siyasi ve sosyal sistemin rahat ve huzurlu olmasında olduğuna dikkate çekti.
“Sadece kendilerini korudular”
Konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını yanıtlayan Avcı, bir soru üzerine şunları kaydetti:
“Aslında Gülen Cemaatine karşı da askerlerin tavrı vardı. Fakat onlar çok iyi organize oldukları hem de sadece kendilerini koruma düşüncesi ağır bastığı için orada manevra yapmasını bildiler. Yani hemen askerlerin en çok karşı durduğu mevcut iktidarı suçlamaya başladılar, ‘hatalı sizsiniz’ diye açıklama yaptılar. Sadece kendilerini korudular. Sadece kendilerini o tehlikeden bertaraf ettiler. Kendileri dışında ne olursa olsun, hiç onları ilgilendirmez bir tavır içinde oldular ve böyle bir politika izlendi. Yoksa askerle çok uyumlu olduklarını zannetmiyorum ama en az tehlikeyle atlatmak için onlara biraz yandaş gözükmeye çalıştılar. Kendilerini böyle savundular. Elbette bu yanlış bir yöntemdi.”