Hüsn-ü hat için Bismilillah!..

El Sanatları
Uzun zamandan beri klasik yöntemlerle mürekkep imal eden Demirali Kurtulmuş, bunları hattatlara Allah rızası için dağıtıyor. Bursa’da ikamet edenler mutlaka hüsn-ü hat sanatı ile karşı karşıya k...
EMOJİLE

Uzun zamandan beri klasik yöntemlerle mürekkep imal eden Demirali Kurtulmuş, bunları hattatlara Allah rızası için dağıtıyor.

Bursa’da ikamet edenler mutlaka hüsn-ü hat sanatı ile karşı karşıya kalmıştır. Bunun sebebi de Ulucami’dir. Oraya girip de etkilenmemek mümkün müdür?
Bursalı mürekkep ustası Demirali Kurtulmuş’la geçtiğimiz yıl Şabaniye Dergâhı’nın açılışında tanışmıştım. Bab-ı Nun Geleneksel Sanatlar Merkezi’nin ve Şabaniye Dergâhı’nın hizmetinde bulunan Kurtulmuş kurucu ve toparlayıcı bir şahsiyet… Uzun zamandan beri klasik yöntemlerle mürekkep imal eden Kurtulmuş bunları hattatlara fisebilillah dağıtıyor…

Demiralı Kurtulmuş, sabırlı bir zat… Arap zamkını suyun içerisinde bekleterek zamkın suda çözülmesini sağlıyor… Elde ettiği karışımı bir müddet bekletiyor. Suda çözülen Arap zamkının içindeki taş-toprak cinsinden yabancı maddeler böylece mayi kabının dibine çökerken, yaprak parçaları da suyun üzerine çıkıyor. Su üzerine çıkan parçacıklar süzüldüğünde Arap zamkı bal kıvamına geliyor. Kurtulmuş Usta, bal kıvamına gelen Arap zamkına is katarak havana aktarıyor… Demirali Usta havanda su yerine, cemiyet içerisindeki kötülükleri ve Arap zamkını dövüyor. Günlerce, haftalarca… Aradan epey bir müddet geçtikten, sabır kemale erdikten sonra Demirali Kurtulmuş’un havanının içini dolduran nesneye artık mürekkep diyebiliriz… Havandan alınan mürekkep bir miktar sulandırıldığında hokkaya konmaya hazır hale geliyor.

Bursalı mürekkep Ustası Demirali Kurtulmuş’a öznesinde mürekkep olan bir mülakat yaptık…

Öz sanatlarımızla nasıl irtibat kurdunuz?
Bursa’da ikamet edenler mutlaka hüsn-ü hat sanatı ile karşı karşıya kalmıştır. Bunun sebebi de Ulucami’dir. Oraya girip de etkilenmemek mümkün müdür?
Yıllar evvel aynı duyguları ben de taşıyordum. Ulucami’e her girdiğimde duvarlardaki muhteşem hat sanatı levhalarına bakarak, hayretler içersinde kalır ve şu soruların cevaplarını aramaya gayret ederdim: “Ecdadımız bunca yazıları nasıl yazmış? Hangi tekniği kullanılmış? Bu ahenk nasıl oluşmuş? İslâm yazısı niye bu kadar bizleri cezb ediyor?” Ardından, bunlara “Hat yazısı nasıl yazılır” suali eklendi.  Uzun zaman hat levhalarının nasıl yazıldığını sorgulardım, bu konuda fikir alacak/danışacak kimseyi de bulamadım.

Arayışınız nasıl neticelendi?
Öz sanatlarımıza gönül vermiş insanları bulunca vuslata erdim… Hikâyesi şöyledir… Son devrin en mühim hat sanatı hocalarından Prof. Dr. Ali Alparslan, bir zaman talebelerine “Anadolu’nun hattatlara ihtiyacı var. Hat sanatını Anadolu’daki talebelere ulaştırın” çağrısını yapar. Talebesi Mahmut Şahin de hocasının bu âvâzına kulak vererek Anadolu yollarına revân olur… Bu cümleden olarak Bursa’ya gelen Mahmut Şahin Hocamızı bulunca tüm sorularım cevaplanmış oldu… Rabbim ondan ebeden razı olsun.
Şayet hocamız, hocasının sözünü hayata geçirmeseydi sanırım ki gerçek manada hüsn-ü hattı bilemiyor olacaktık.

OSMANLI ASIRLARINDA SANATIN MERKEZLERİNDEN BİRİ DE BURSA’DIR

Bursa’daki klasik sanatlar ortamını nasıl buluyorsunuz?
Bu alanda İstanbul’dan sonra sanırım ki şanslı illerden biri de Bursa’dır. Osmanlı asırlarında Bursa uzun yıllar sanat ve estetiğin merkezi olmuş…  Bursa’daki medreselerin derviş odalarında; camilerin mahfillerinde sanat harikası eserler meydana getirilmiş. Cumhuriyet döneminde 70-80 yıllık bir inkıtaın ardından öz sanatlarımız Bursa’da hak ettiği yere tekrar geldi/geliyor…

Bu noktada Bab-ı Nun’un emekleri büyüktür… Bursa’da Bab-ı Nun ve Şabaniye Tekkesi gibi, her bir klasik sanat dalının icra edildiği mekânların sayısının artmasına paralel olarak bu şehirde öz sanatlarımıza gösterilen ilgili daha da ziyadeleşecektir.

Bu bağlamda az önce bahsettiğiniz Şabaniye Dergâhı bu ortama nasıl bir katkı yapmıştır?
Şabaniye Dergâhı Bursa için bulunmaz bir fırsattır. Fırsat; daha doğrusu nimet… Başta hüsn-ü hat, naht, tezhib, ebru ve musiki olmak üzere pek çok sanat dalı Şabaniye Dergâhı’nda topluca icra edilmektedir. Bursa’da ata yadigârı sanatların böylesi büyük bir hacimle yaşatıldığı başka bir müessese bulunmuyor. Öz sanatlarımız, özel olarak tasarlanmış mekânlarda/odalarda meşk ediliyor… Bursalılar Cumartesi günlerini iple çekiyor.

Mahmut Hoca’nın meşklerinde bir yandan vav harfinin deruni dünyasındaki huzuru, diğer yandan da Râkım mesleğinin edebini buluyoruz. Hafta içinde de Hüseyin Avni Kabaçalı Ağabeyimiz, Recep Ulu kardeşimiz ve diğer sanatkârlarımız Şabaniye’de güzel çalışmalar meydana getiriyor.

Dergâh’ta başka neler yapıyorsunuz?
Bizler, Şabaniye Dergahı’nda hocamız Mahmut Şahin ile cumartesi günleri hat derslerimizi icra ediyoruz.

Diğer hattat arkadaşlarımızla yazılmış olan yazılarımızın murakkaasını; kâğıtlarımızın boyanmasını ve son işlem olan aharlama işlerimizi hafta içi aramızda belirlediğimiz günlerde yapıyoruz…

BURSALILAR ŞABANİYE’Yİ BAĞRINA BASTI

Bursalıların Şabaniye’ye ilgisi nasıl?
Şabaniye Dergâhı Bursa’nın merkezi bir bölgesinde bulunmaktadır. Ulaşımın kolay olması ve ayrıca geçmişte dergâh olması rağbeti artıran unsurlardır… Henüz bir yılını geride bırakan Şanabiye, yaptığı hizmetler ve ürettiği eserlerle Bursalıların medar-ı iftiharı oldu… Bursalılar da Şabaniye’yi bağrına bastı…

Mürekkep yaparak hattatlara hizmet ediyorsunuz? Bu fikir nasıl doğdu?
Öncelikle hüsn-ü hattın eskimez bir yazı olduğunu; bunu eskimez yapanın mürekkep; mürekkebinin de yüzlerce yıl özelliğini bozmadan kaldığını öğrendim. Ve bu dolayısıyla keyfiyetten etkilendim. Hat mürekkebinin nasıl yapılabileceğine dair okumalar yaptım… Mürekkep çeşitlerini inceledim, terkipleri kurcaladım. Elde ettiğim bilgilere Mahmut Şahin Hocamın aktardıkları eklenince ilk mürekkeplerimiz hokkaların içine dolmaya başladı.

Maksadım klasik usulde kendi ihtiyacım olan mürekkebi elde etmekti. Hamdolsun, hocamın kontrolünde bu işi başardık… Halis mürekkebi elde etmiş olmak bizleri heyecanlandırdı. Mürekkebi önce Hocamız denedi… Sonuç başarılıydı. Yazdığım yazıların mürekkebini imal etmiştim… Bursa’daki tüm hattat arkadaşlarımıza mürekkebimizi takdim ettik.

KAMIŞ KALEMİN ZİKRİ ÖNEMLİ…

Mürekkepçiliği ne kadar zamanda öğrendiniz?
Halis mürekkebi keyfiyetine uygun bir şekilde üretebilme süresi beş yılımı aldı… Bu hizmete başladığım ilk yıllarda da mürekkep yapabiliyordum ama ilk örneklerin akışkanlığı azdı… Mürekkep aharlı kâğıtta zikir sesi vermiyordu!

Bursa’da Osmanlı döneminde mürekkep imal eden ustalar Cuma günleri Camii Kebir’de hattatların namaza gelmesini bekler; namaza gelen tüm hattatların hokkalarına teberrüken mürekkeplerini doldururlarmış… Merhum mürekkep ustalarımız “Hayırda yarışmak İslâm şiarındandır” fehvasını kendilerine düstur edinerek havanlarını döverlermiş. 

Bursa’da madem böylesi bir hizmet görülmüştü, ben de Rabbimin keremi; Hocamın desteği ile halis mürekkebi elde etmiştim. Öyle ise bulunduğum ortamda başta hocam ve  çevremdeki diğer hattat arkadaşlarıma hizmet etmeliydim. Hocam mürekkebimin adını midad olarak tesmiye kıldı. Midadın manası yazı mürekkebi demektir.


İS MÜREKKEBİNİN İMALİ MAŞAKKATLİDİR

Hangi mürekkepleri imal ediyorsunuz?
Yalnızca klasik manada is mürekkebi imal ediyorum… İs mürekkebi imali zordur, meşakkatlidir… Hâl böyle olunca hattatlar mürekkep ihtiyaçlarını usta mürekkepçilerden temin etme yoluna gidiyor…
Kullandığınız malzemeler nelerdir? Bunları nasıl temin ediyorsunuz…
İs, zamk-ı Arabi ve yalnızca su…

Mürekkep yapım süreci hakkında bilgi verir misiniz?
Başta zamk-ı Arabi kıvama getirilir; is ile buluşturulur. İs ve zamk-ı Arabi uzunca bir süre işleme tabi tutulur, havanda dövülür; en son olarak da su ilave edilir ve böylelikle mürekkep elde edilmiş olur…

Mürekkepleriniz kullanıma hazır hale gelip de Şabaniye Dergâhı Postnişini’nin hokkasının içerisinde yazıya dönüşmeye başladığında nasıl bir halet-i ruhiye içerisinde oluyorsunuz?
İşte bu bahsettiğiniz son durum çok heyecan vericidir. Sizce mürekkep olmuştur. Fakat mürekkep Mahmut Hoca’mın hokkasıyla buluştuğunda onun vereceği tepki benim için çok önemlidir. Hocamızın “Maşallah, eline sağlık, harika olmuş” iltifatları bizleri motive ediyor; bir sonrasını yapma şevkimizi artırıyor.

Osmanlı mürekkepçiliği ile günümüz mürekkepçiliğinin benzerlikleri, farklılıkları nelerdir?
Eski üstatlar mümkün mertebe mürekkepte zemzem suyu kullanmışlar… Osmanlı; yani ecdadımız mürekkepçiliği klasik usulde nasıl anlatmışlarsa hayata da öyle geçirmişler… İs, zamk-ı Arabi ve su… Üstatlar bu üç maddenin uygun kıvamda bir araya gelmesiyle mürekkebi elde etmişler. Günümüzde maalesef Avrupa menşeli kimyasal çözünürlüklerin bileşimi ile elde edilen mürekkepler imal ediliyor.

Şu ana kadar ne kadar mürekkep yaptınız?
Pek çok hokkayı doldurduk şükürler olsun… Az önce arz ettiğim gibi maksadım yalnızca bulunduğum bölgedeki hattat arkadaşlarıma ve hat ile ilgilenen talebelere ulaşmaktı… Fakat Rabbime şükürler olsun ki Bursa, Kocaeli, Kütahya, Balıkesir illerine de mürekkeplerimizi ulaştırıyoruz.


YA YOL OLURUZ YA DA YOL VERİRİZ

Hattatlar size nasıl ulaşıyor?
Biz, ya yol oluyoruz ya da yol veriyoruz… Kesinlikle yolda durmuyoruz, bir kenara çekilip yolu tanzim ve tamir ediyoruz… Bizi bilen biliyor! Bilmeler de Mahmut Şahin Üstadımız üzerinden bize bir şekilde ulaşabiliyor…

Öz sanatlarımıza ilgi duyanlara mesajınız nedir?
Ey okuyucu! Şayet güzel sanatlara, ebruya, hatta, tezhibe, minyatüre, nahta, kalemişine, kaatıa ilgin ve meylin varsa sakın vakit kaybetme!  Bir usta bul ona râm ol… Hiç tereddüt etmeden öz sanatlarımızı öğrenmeye talip ol… Bursa’ya yolun düşerse Şabaniye’ye mutlaka bekleriz. Hocam ve arkadaşlarımızla birlikte emrinize âmâdeyiz. Mürekkep lazım olursa fisebilillah göndeririz…

Demirali Bey teşekkür ederim.
Bana söyleşi imkânını sağlayarak, duygularımı dile getirme fırsatı verdiğiniz için size de ayrıca teşekkür ediyorum…

Dünya Bülteni
İbrahim Ethem Gören