Yetenekli Çalışanlar Kapışılıyor!

İş Dünyası
Online kariyer sitesi Monster’ın araştırması her iki çalışandan birinin yeni bir iş aradığını ortaya koydu. Çalışanlarını elde tutmakta zorlanan şirketlerin yüzde 94’ü, yetenekli işgücünü ...
EMOJİLE

Online kariyer sitesi Monster’ın araştırması her iki çalışandan birinin yeni bir iş aradığını ortaya koydu. Çalışanlarını elde tutmakta zorlanan şirketlerin yüzde 94’ü, yetenekli işgücünü şirketlerine çekmekte başarısız kaldıklarını itiraf ediyor.

Avrupa ve Amerika başta olmak üzere dünyanın tüm gelişmiş ekonomilerinde faaliyet gösteren şirketler, yetenekli çalışan bulma konusunda sıkıntı çekiyor. İşte İnsan sitesinden Onur Uysal’ın haberine göre, küresel şirketlerin yüzde 40’ı, mevcut pozisyonların hakkını verecek yetenekteki çalışanlara sahip olmadığı itiraf ediyor. Nitelikli işgücünde yaşanan bu kıtlığa ek olarak, önümüzdeki 10 yılda 15 ila 64 yaş arasındaki çalışan nüfus oranının Almanya’da yüzde 7, İtalya’da yüzde 9 ve Japonya’da yüzde 14 gerilemesi bekleniyor…

Bu çarpıcı rakamlar, dünyanın önemli online kariyer ve insan kaynakları sitesi Monster’ın küresel olarak gerçekleştirdiği ve geleceğin insan kaynakları trendlerini ortaya koyan araştırmasından alındı. 60 ülkeyi kapsayan ve önümüzdeki 15 yılın istihdam piyasasında muhtemel değişimlere ışık tutan araştırma özellikle krizin ardından açığa çıkması beklenen “yetenekli çalışan ihtiyacı”na dikkat çekiyor.

Araştırmayı İŞTE İNSAN için değerlendiren Monster Avrupa Başkan Yardımcısı Rob Brouwer, demografik değişimlerin de etkisiyle dünya çapında yetenek kıtlığının baş göstereceğini ve insan sermayesinin daha da güçleneceğini söylüyor. Brouwer’e göre şirketler, yakın gelecekte yetenekli olduğu kadar sadakati yüksek çalışan bulmakta da zorlanacak: “1950’li yıllarda işe giren birinin aynı şirkette ortalama çalışması 27 yıldı. Bugün bu rakam, dört yıla kadar düştü. Gelecek 10 yılda bir şirkette ortalama çalışma süresinin, iki seneye kadar düşmesi bekleniyor!”

Her iki çalışandan biri iş arıyor

Monster araştırmasının bir diğer ilginç sonucu da, istihdam piyasası ve iş arama yöntemlerine ilişkin rakamlardan geliyor… Araştırma, tüm dünyada çalışanların yüzde 70’inin bir başka şirket ya da sektörden gelen iş teklifine ‘açık’ olduğunu ortaya koyuyor. Bu da, son dönemin en fazla tartışılan konularından “yeni nesil çalışanların sadakat eksikliği” başlığının önemini vurguluyor. Zira aynı araştırmanın bir başka dikkat çekici sonucu da, bu tespiti destekler nitelikte: Buna göre artık üniversite mezunu, ortalama bir çalışan, önümüzdeki 40 yılda 8 ila 10 farklı iş yerinde şansını deneyecek. Yani ‘girdiğin şirketten emekli ol’ anlayışının ‘demode’ olduğu ve trendin, çok sık şirket ve iş değiştiren bir işgücüne işaret ettiği anlaşılıyor.

Çalışan kesimdeki bu yüksek ‘sadakatsizlik’ oranının, iş yerindeki memnuniyetsizlikten kaynaklandığını tahmin etmek zor değil. 60 farklı ülkeden bu araştırmaya katılan her iki çalışandan biri, mevcut işinde “mutsuz olduğunu” ve “aktif olarak yeni bir iş aradığını” ifade etmesi oldukça çarpıcı. Üstelik büyük çoğunluk yalnızca iş aramakla kalmıyor, yeni bir şirkete geçiş sürecinde –en azından zihinsel olarak- epey ilerlemiş durumda: Zira Monster araştırmasına göre çalışanların yüzde 71’inin aklına, yeni bir işte ve farklı bir şirkette çalışmak fikri çoktan yerleşmiş bile.

Çalışanların mevcut işlerinde yaşadıkları memnuniyetsizlik ve yer değiştirme isteği, istihdam piyasası rakamlarına da yansımış durumda. Monster’ın online iş ilanları üzerinden yaptığı araştırma, istihdam piyasasındaki iş fırsatlarının yüzde 50’sinin, yüksek turnover’dan kaynaklandığını ortaya koyuyor. Bu da demek oluyor ki her iki iş ilanından biri, işinden memnun olmayan ve iş değiştiren bir çalışanın yarattığı boşluktan kaynaklanıyor.

Ortaya çıkan bu düşündürücü tablo, farklı sektörlerden tüm dünyada hemen her şirketin nitelikli ve sadık iş gücü bulma konusunda sıkıntı içinde olduğunu su yüzüne çıkarıyor. Amerika Birleşik Devletleri merkezli finans ve haber gazetesi The Wall Street Journal’ın 2009 sonunda yaptığı araştırma ise bu iddiayı rakamlara döküyor. Gazetede yayınlanan bu araştırmaya göre 2012 yılına kadar dünyada, beş milyon nitelikli işgücü açığı daha ortaya çıkacak.

Türkiye’de durum ne?

Tüm dünyada, özellikle kriz sonrası dönemde ortaya çıkan nitelikli çalışan eksikliğinin sonuçları ülkeden ülkeye farklılıklar gösteriyor. Özellikle Amerika ve Avrupa ülkelerinde nüfusun yaşlanmasından kaynaklanan sosyal ve çalışma hayatına yönelik değişimler, istihdam piyasasının ihtiyaçlarını ve geleceğini etkiliyor. Buna göre Meksika’da şirketlerin yüzde 78’i, Kanada’da yüzde 66’sı ve Japonya’da yüzde 58’i nitelikli işgücü bulma sıkıntısı çekiyor. İngiltere ve Fransa finans, İspanya turizm ve konuk ağırlama, Norveç ve İsviçre yapı ve inşaat, İrlanda ise tarım alanında nitelikli eleman eksikliği yaşayan ülkelerden birkaçı.

Monster’ın Türkiye’de yaptığı araştırma da global istihdam piyasasının ihtiyaçlarıyla paralel sonuçlar ortaya koyuyor. Türkiye’nin farklı sektörleride faaliyet gösteren büyük şirketlerin toplam 273 insan kaynakları yöneticisiyle birebir görüşülerek yapılan araştırmaya göre katılımcıların tamamına yakını, şirketlerini rekabet ve kriz ortamında ayakta tutabilecek çalışanlara sahip olduğunu düşünse de, ankete katılanların yüzde 94’ü, şirketlerinin yeni yetenekleri çekmekte zorlandığını itiraf ediyor.

Monster Pazarlama Direktörü Seden Gürcü, krizin nitelikli ve yetenekli çalışanları şirkete çekmek için en uygun dönem olduğu görüşünde. Ancak Gürcü, Türkiye’de şirketlerin yetenekli işgücünü çekmede yaşadığı sıkıntının ardında geçerliliğini yitirmiş insan kaynakları uygulamalarının yattığının altını çiziyor. Her ne kadar araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 65’i bazı yetenek yönetimi uygulamalarına sahip olduğunu belirtse de, Seden Gürcü en popüler yöntemlerin sırasıyla, “çeşitli mülakat ve testler, eğitim ve çalışan değerlendirme yönetimleri” olmasının şirketlerin yeni nesil yeteneklerin ilgisini çekmekte yetersiz kalmasına neden olduğu görüşünde.

Ekonomik durgunluk dönemleri; “yetenekli ve pahalı üst düzey çalışanların daha uygun ücretlerle anlaşmaya hazır bulundukları” zamanlar olarak nitelendiriliyor. Ancak Seden Gürcü, “tipik işe alım yöntemlerinin, yetenekli adayları çekmekte yetersiz kaldığını, nitelikteki kişilerin de risk almak konusunda çekingen davrandığını” düşünüyor.

Teklif gelse giderim

“Dünyadaki en iyi çalışanları bulmak ve işe almak için Monster tavsiyeleri” adlı kitabın yazarlarından Steve Pogorzelski’ye göre “paha biçilemez küresel kaynak olan yetenekli çalışanları bulmak ve onları şirket bünyesinde tutmak için verilmesi gereken ‘ikramiyeler’ yüksek” olmalı. Pogorzelski’nin “Petrolden bile daha kıymetli” dediği yetenekli çalışanların değeri, iş piyasasının şartları zorlaştıkça artıyor. Tabii bu da, şirketler açısından yeteneği bulma ve elde tutma sorununu beraberinde getiriyor.

Üstelik global alanda iş değiştirme ‘lüksü’, çalışanlara başka bir ülkede fırsat kovalama imkanı da veriyor. Amerika merkezli insan kaynakları kuruluşu “Society for Human Resource Management” yaptığı araştırmalar, tüm dünyadaki çalışan nüfusun yarısının ‘hareket halinde olduğunu’ ortaya koyuyor. Benzer bir araştırmayı Türkiye’de gerçekleştiren monster.com.tr’nin verilerine göre ise çalışanların yüzde 93’ü, yurtdışından teklif gelmesi durumunda kabul edeceğini belirtiyor. Monster.com.tr’nin Türkiye’deki CV havuzunun yüzde 20’sini, yabancı ülkelerden iş arayanlar oluşturuyor. Bu da, siteye kayıtlı her beş iş arayandan birinin Türk adaylar için “küresel rakip” olduğu anlamına geliyor.

Güray Mert / Monster Avrupa Gelişen Pazarlar Direktörü
“Yeteneklere ulaşmakta zorlanıyorlar”

Şirketler zor dönemleri hasarsız atlatabilmek için yetenekli çalışanlara ihtiyaç duyuyor. Türkiye’deki önemli şirketlerin insan kaynakları yöneticileri de aynı fikirde. Neredeyse tümü kriz de ayakta kalmak için yetenekli çalışanlarına güvenirken, bir yandan da yeni yeteneklere ulaşmakta zorlandıklarını ifade ediyor. Kriz dönemlerinde şirketler aday toplamakta ve başvuru almakta zorlanmaz. Ama onları zor dönemlerden geçirecek ve kriz sonrasında uçuracak yeteneklere ulaşmak ve onları çekmek her zamankinden daha zordur. Çünkü kimse risk almak istemez ve takdir edildikleri mevcut işlerinde kalmayı tercih ederler. Şirketler, kriz dönemlerinde işe alımı azaltsalar ya da tamamen durdursalar bile işveren markalarını korumaya ve yeteneklerle iletişim halinde olmaya devam etmeli.