Mevkisini koruma telaşına düşen birçok üst düzey yönetici, astlarını baskı altında tutmaya çalışıyor. Şirketler ise bu baskılara göz yummak niyetinde değil.
Şüphesiz krizin en dramatik sonuçlarından biri işsizlik oldu. Krizle birlikte sayıları her geçen gün artan işsiz sayısının artması halen bir işte çalışanların da gözünü korkutuyor. Bu korkuyu sırtlarında en fazla hissedenler ise üst düzey yöneticiler. Hal böyle olunca da mevcut pozisyonlarını kaybetme korkusu yaşayan bazı üst düzey yöneticiler, orta kademedeki ve görece daha ‘parlak’ çalışanların yeteneklerini görmezden geliyor. Kendi mevkisi için tehlike arz eden bu kişilerin gelişimlerini engelledikleri gibi en küçük bir hatayı büyüterek çalışanın motivasyonunu da bozuyorlar. Hatta daha da ileri gidip elemanının çözdüğü bir problemi kendi başarısı gibi yönetim kademesine aktaranlar bile olduğu bile iddialar arasında.
Ancak çalışma hevesini fazlasıyla azaltan bu keyifsiz olaylar tabii ki her şirkette yaşanmıyor. Pek çok kurumsal şirket, elemanlarını üstlerinin ve diğer yöneticilerin baskılarından korumak ve sağlıklı bir iş ortamı oluşturmak amacıyla çeşitli denetleme mekanizmalarını harekete geçirmiş durumda. İş etiğine sığmayan davranışları bildirmek için kimi telefon hatları kurmuş, kimi de İntranet üzerinden ulaşılabilen özel e-posta adresleri geliştirmiş. Söz konusu yönetici hakkında gelen şikayetler ise 360 derece yapılan ve tamamen gizli yürütülen bir incelemenin ardından neticeleniyor.
PERFORMANS ETKİLİ OLMALI
Uzmanlar ise yetenek havuzu ve performans sistemi olmayan firmalarda yapılan atamaların daha subjektif olduğu konusunda hemfikir. Human Resources Management Kurucu Ortağı Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka’ya göre patrona ya da yöneticisine yakın duran kişiler yükseltilebiliyor. Yöneticisinden daha yüksek potansiyele sahip olan kişiler ise mevcut yönetici bir tehdit oluşturduğundan terfileri bir türlü gerçekleşmiyor. Nazlıaka, “Adil olmayan bu çalışma ortamı terfi hak eden kişilerde demotivasyona neden oluyor. Sonunda da yüksek performanslı kişiler ya istifa ediyor ya da ettiriliyor” diyor.
Orta kademede çalışanları baskılama operasyonunu “kişilik ve sistem sorunu” olarak tanımlayan DDE Consulting Group Başkanı Mahir Ünal ise “Üst düzey yönetici kişisel gelişimini tamamlamamış, sorumluluk bilinci zayıf ve liderlik özelliklerinden yoksunsa normal dönemlerde bu yetkinlik zaaflarını gizleyebiliyorken, kriz dönemlerinde zafiyetleri ortaya çıkabiliyor” diyor. İşletmelerin performans yönetimine dayalı yapıdan uzak olmasının orta ve alt kademe yöneticilerini koruyamadığı anlamına geldiğini vurgulayan Ünal bu konuda son derece açık konuşuyor: “Bu durumda üst düzey yönetici, yetersizlik alanlarını astlarını suçlayarak ve onların ‘sözde’ yetersizliklerini ortaya çıkararak kendini gizleme yoluna gidiyor.”
DAVRANIŞLAR DEĞİŞİYOR
Krizle birlikte maliyetlerini düşürme telaşına düşen bazı firmaların, üst düzey yöneticilerini işten çıkartıp bir alt kademedeki kişileri terfi ettirdiklerine dair duyumlar da yöneticileri adeta kışkırtıyor. 13 yıldır bilgi teknolojileri alanında faaliyet gösteren köklü bir firmada çalışan ve ismini açıklamak istemeyen bir çalışan da bunu doğruluyor. Son altı yıldır proje yöneticiliği yapan bu çalışan, “Pazartesi günleri proje müdürleri, teknik genel müdür yardımcısı ile toplantı yapar. Toplantılardan birinde bir proje müdürü şakayla diğer şirketlerdeki maliyet azaltma uygulamalarından bahsettiğinde genel müdür yardımcısının biraz gerildiğini hissettim” diyor. O günden beri haftalık toplantıları iki haftada bir yapılmaya ve kendisine karşı mesafeli davranmaya başlanmış. İş yerinde oldukça huzursuz olduğunu söyleyen bu kişi bu sıkıntısını şöyle dile getriyor:
“Bazı parlak fikirlerimi genel müdüre kendi önerisiymiş gibi sunarak, hiç adımı geçirmiyor. Çok önemsiz bir detayı unutsam bunu büyüterek hemen üstüne aktarıyor.”