Çocuk Yaparım Ama Peki Ya Kariyer?

İş Dünyası
Pek çok şirket bünyesinde çalışan annelere, yeterli miktarda kurumsal destek sağlamıyor. Ayrıca iş görüşmelerinde ‘çocuk yapma planı’, kadınların karşısına önemli bir kriter olarak çıkabil...
EMOJİLE

Pek çok şirket bünyesinde çalışan annelere, yeterli miktarda kurumsal destek sağlamıyor. Ayrıca iş görüşmelerinde ‘çocuk yapma planı’, kadınların karşısına önemli bir kriter olarak çıkabiliyor. İşte Onur Uysal’ın çalışan annelere şirketler tarafından sağlanabilecek imkanlar konusunda hazırladığı haber…

çalışan anneBirçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de milyonlarca anneyi ilgilendiren bu özel güne bir de ‘çalışan annelerin penceresi’nden bakıldığında manzara, biraz bulanık. İşinin yanı sıra çocuğuna karşı sorumluluklarını da eksiksiz yerine getirmek isteyen çalışan anneler, bekledikleri desteği –çoğunlukla- şirketlerinden alamıyor. Bazı büyükler dışında genelde çalışan annelere yönelik destekleyici uygulamalardan kaçınan şirketler, işe alımlarda kimi zaman ‘çocuk yapma planı sahibi olmamayı’, bir tür seçim kriteri olarak bile kullanabiliyor.

Bir sigorta şirketinin son günlerde televizyonlarda dönen reklamı, bugüne dair her şeyi özetliyor aslında. Arkadaşının “Baban ne iş yapıyor bakalım” diyen arkadaşına, babasının doktor olduğunu söyledikten sonra annesinin sahip olduğu meziyetleri sıralamaya başlıyor: “Annemse hem doktor, hem aşçı, hem öğretmen, hem kuaför, hem bekçi, hem mühendis, hem itfaiyeci!”

Kariyer yapmanın yanı sıra ekonomik bağımsızlığına sahip çıkmak isteyen kadınların, çocuk sahibi olduktan sonra çalışma hayatlarına devam etme isteği birtakım zorlukları da beraberinde getiriyor. Çünkü kadınlar kimi zaman yüklendikleri aşırı sorumluluğun altında ezilebiliyor. Bu yüzden de bazı anneler, çocukları için kariyerini bir süreliğine askıya alma yolunu tercih ediyor. Ancak çalışma hayatı ile anne olma sorumluluğunu bir arada yürütmek isteyen kadınları; hiç
bitmeyen bakıcı arayışı, aşırı yorgunluk ve yoğun suçluluk duygusu gibi sorunlar bekliyor.

Çalışan annelerin en büyük problemlerinin başında zihinsel ve fiziksel yorgunluk yer alıyor. İşyerindeki mesainin ardından bu kez ‘görevin’, anne rolünde ve evde de devam etmesi, 24 saat bitmeyen bir sorumluluğu beraberinde getiriyor.

çalışan annePsikolog Esin Hekimoğlu özellikle büyük şehirlerde çalışan kadınların çocuk sahibi olmadan önce bu konuyu masaya yatırdıklarını ve hatta iş yaşamını ve kariyerini olumsuz etkileyeceği düşüncesiyle çocuk sahibi olma isteğini mümkün olduğu kadar geciktirdiklerini söylüyor.

“Çalışan kadınların öncelikle, kariyerlerinde hızla ilerlemek ve yerlerini sağlamlaştırmak, ancak ondan sonra çocuk sahibi olmak istediklerine” dikkat çeken Hekimoğlu, bu kararın kadınları mutsuz ettiği görüşünde: “Bu duruma bir de ülkemizde henüz doğum izni, çalışma saatleri, işyerlerinde kreş gibi yeterli çözümlerin yaratılmamış olması eklendiğinde, çalışan anneler için çocuk sahibi olmak ve iş yaşamıyla beraber çocuklarını yetiştirmek, ciddi problemler yaratıyor.”

Çalışan anneler için bir diğer kritik konu da suçluluk duygusu. Çocuğunu evde bırakıp işe gitmek zorunda kalan kadınlar “çocuğuyla yeteri kadar ilgilenemeyen anne” suçluluğuna kapılıyor. Farklı yoğunluklarda da olsa hemen her anne bu duyguya dönem dönem kapılıyor. Uzmanlar son yıllarda kadın çalışanların iş dünyası ve evin sorumlulukları arasında kaybolduklarından, çok yorulduklarından ve buna rağmen mutlu olamadıklarından yakındıklarını ifade ediyor.
Peki Türkiye’de şirketler, çalışan annelere bu sorunlarını aşma konusunda ne kadar gerçekçi çözümler üretiyor? Bu soruya geniş çerçevede olumlu yanıt vermek mümkün değil. Zira işe alınacak adayın çocuk sahibi olma fikri dahi Türkiye’de birçok şirket için sorun teşkil ediyor. Mülakatlarda kadın adaylara “Çocuk düşünüyor musunuz?”, “Ne zaman hamile kalmayı planlıyorsunuz?” gibi sorular, etik olmamasına rağmen sorulabiliyor. Hatta çoğu zaman gizli tutuluyor olsa da çocuk sahibi olan ya da olmayı düşünen adaylar, mülakatlarda elenebiliyor.

çalışan anne“Şirketlerin desteği yetersiz”

Liderlik gelişim şirketi Praesta’nın Türkiye yönetici ortağı Hande Yaşargil Ateşağaoğlu çiçeği burnunda annelerden. Profesyonel hayatına yakın zamanda bir de annelik sorumluluğunu ekleyen Ateşağaoğlu, şirketlerin çalışan annelere sağladığı desteğin yetersiz ve kurumsal olmadığını düşünen isimlerden. Toplumsal yapı gereği, çevreden yardım gören çalışan annelere işyerlerinde de kişisel çabalarla sınırlı destek verildiğini söylüyor: “Yöneticiniz daha kolay izin
veriyor, çalışma arkadaşınız işinizi sizin adınıza yapıveriyor ama kurumsal bir destek hala yok. İnsan kaynakları kariyerime ilk başladığım günle bugün arasında büyük farklar da yok üstelik. Hala iyi örnekler yok denecek kadar az ve hala kadınlar, şirketlerde çocuklarını bırakabilecekleri kreşler istiyor”.

Olumsuzluklara rağmen Türkiye’de iyi örneklere rastlamak da mümkün. Örneğin Microsoft Türkiye bunlardan biri. 72 kadının çalıştığı ve 34’ünün anne olduğu şirkette, yeni anne olan çalışanlarını veya çalışanların eşlerini kapsayan “Hoş geldin Bebek” uygulaması bulunuyor. Buna göre Microsoft Türkiye, doğumdan sonraki ilk hafta hastaneye veya çalışanların evine yeni doğan hemşiresi gönderiyor. Hem bebeğin hem de annenin genel bakım ve kontrolünün yanı sıra anneye ve bakıcıya uygulamalı eğitim de yine hemşire tarafından veriliyor.

316 çalışan annenin yer aldığı Turkcell ise esnek ek menfaat paketi sunduğu çalışanlarına, hamilelik dönemi ve doğumu da içeren sağlık sigortası, bebek malzemeleri hediye çeki ya da çocuk eğitim ödemesi gibi yan haklar sunabiliyor. Ayrıca anne olan çalışanlara kreş desteği veriliyor.

Fortis Bank Türkiye de, benzer uygulamalara imza atan bir diğer şirket. Binden fazla annenin çalıştığı şirket, kreş yardımı uygulaması ile çalışanların 0 – 6 yaş arası çocuklarının bakım giderlerinin bir kısmını karşılamış oluyor. Ayrıca  her yeni doğan için tam altın hediye eden şirket, bebekleri sağlık güvencesi altına da alıyor.

çalışan anne

Bursu bile şirketten!

Philip Morris Sabancı da kapsamlı bir annelik ve doğum izin politikasına sahip. Anne olan çalışanlar doğum için tanınan yasal izin süresine paralel olarak altı aya kadar ücretsiz izin kullanabiliyor. Buna ek olarak yasal iznin sonundan başlamak üzere ve altı aylık bir süre için yarım günlük çalışma gibi alternatif programlar sunuluyor. Yaklaşık her iki kadın çalışandan birinin anne olduğu şirkette, “süt odası” bulunduruluyor.

Pergel İnşaat ve Minimale Mimarlık, anneler gününe özel önem veren şirketlerden. Her yıl anneler gününde anne ve anne adayı çalışanlarına özel olarak tasarlanan ürünlerinden hediye eden şirket, politikası gereği en az bir yıl bünyesinde çalışmış anne ve anne adayı çalışanlarıyla onların çocuklarına, özel sağlık sigortası; yine bir yıllık hizmetini tamamlamış anne adaylarına da iki aylık maaş tutarı kadar doğum yardımı yapıyor. Ayrıca iki yıllık hizmetini tamamlamış ve
başarı göstermiş anne çalışanların çocuklarına burs imkânı da sağlanıyor.

Hande Yaşargil Ateşağaoğlu: "Hiçbir şey eskisi gibi değil"

“Yöneticilik annelik gibidir, olmadan önce tam olarak öğrenmek mümkün değildir, bir miktar hazırlanabilirsiniz ancak o role girince en hızlı şekilde öğrenirsiniz” diyordum. Ama anne olduktan sonra sadece teorik olarak söylediğim şeyin gerçek hayatta ne kadar doğru olduğunu bizzat yaşadım. Annelik biyolojik, hormonsal, fiziksel, kimyasal ve psikolojik büyük bir değişim kadın için. Doğumdan üç gün önce izne ayrıldığınız işinize üç – dört ay sonra döndüğünüzde aynı insan olmuyorsunuz. Kimi zaman işiniz ve oradaki insanlar da buna hazır olmuyor. Dolayısıyla anne oluşunu takiben kadını, müthiş bir ‘değişim yönetimi’ bekliyor. Şimdiye kadar öğrendiğimiz uyum becerilerinin tümünü hayata geçirmek durumunda olduğumuz bir dönem annelik.

çalışan anne

Çalışan annelerin çocukları daha başarılı

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (Betam) tarafından gerçekleştirilen bir araştırma, Türkiye’de çalışan annelerin çocuklarının daha başarılı olduğunu ortaya koydu. OECD raporlarının esas alındığı araştırmaya göre hem annesi hem de babası çalışan öğrenciler, yalnızca babası çalışan bir öğrenciye kıyasla okul hayatında daha başarılı oluyor. Sosyoekonomik durumdan kaynaklanan bu sonuç, öğrenci başarısının temel belirleyenlerinden biri olarak ortaya çıkıyor.

Meltem Kalender Öztürk / Turkcell Çalışan İlişkileri Bölüm Başkanı

Çocuk sahibi olmanın kariyer önünde engel yarattığını düşünmüyorum. Kadınların organizasyon yetenekleri ve yaratıcı çözümler getirme güdüleri oldukça gelişmiştir. Çünkü genel olarak ailelerde evi, hayatı çekip çeviren annelerdir. Doğum ve sonrasındaki dönemde doğal olarak anneler bebeğine odaklanıyor ancak bu kilit dönemde de yasaların onlara tanıdığı izin hakkı var. Kimi durumlarda anne işe başladıktan sonra kısa bir dönem adaptasyon için zaman gerekebilir ama
dengeler yerine oturduğunda tekrar eski tempolarına dönebiliyorlar. Anneliğin getirdiği deneyimlerle kadınların ek kazanımlar edindiğini de birçok örnekte görüyoruz.

Ayşe Eratlı, Fortis Bank Türkiye İnsan Kaynakları GMY

Şirketler uygun koşullar sağlamadığı takdirde anne olan çalışanlar çeşitli sıkıntılar yaşayabiliyor. Biz de bu konuda çeşitli desteklerle, anne çalışanlarımızın bu zorlukları aşmalarına yardımcı oluyoruz. İşe alım sürecimizde çocuk konusunu gündeme getirmiyoruz. Böyle bir kriterimiz yok. Çünkü evli çalışanların çocuk sahibi olmada, profesyonel yaşamlarının en doğru zamanını seçeceklerine inanıyoruz.

Esra Gaon / Microsoft Türkiye İnsan Kaynakları Müdürü

Çocuk sahibi olmak insanın doğasında var. Bu nedenle çalışanlarımız için büyük anlam taşıyan bu dönemde, her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmeye çalışıyoruz. Çocuk sahibi olmayı kadınların kariyer yolculuğunda ayrılmaz ve çok doğal bir parçası olarak görüyoruz.

Nilgün Akyüz / Bayraktar Holding İnsan Kaynakları Uzmanı

Diğer çalışan kadınlarımıza kıyasla, anne olan çalışanlarımızın hayatlarının daha zor ama bir o kadar da renkli olduğuna şahit oluyoruz. İşe alımlarda çocuk konusunu asla gündeme getirmiyoruz. Hatta geçtiğimiz yıl yedi aylık hamile olduğu halde bir yöneticiyi işe aldık. Başladıktan kısa bir süre sonra doğum iznine ayrıldı. Dışarıdan bakıldığında çok büyük bir risk ve yanlış bir İK uygulaması gibi değerlendirilebilecek bu adımdan, hiç pişman olmadık. Sonucu da çok olumlu oldu.