Çalıştığınız Büro Nasıl Olmalı?

İş Dünyası
Büro mobilyası markası Steelcase’ın yaptırdığı ilginç bir araştırma, Le Journal du Net tarafından yayımlandı. Araştırma, değer hükümlerini, çalışma alışkanlıklarını ve tercihlerini inceleyerek, ...
EMOJİLE

Büro mobilyası markası Steelcase’ın yaptırdığı ilginç bir araştırma, Le Journal du Net tarafından yayımlandı. Araştırma, değer hükümlerini, çalışma alışkanlıklarını ve tercihlerini inceleyerek, bugün aynı çalışma ortamını paylaşan 4 kuşağın (yani veteranlar, baby-boomers, X ve Y kuşakları) herbiri için "ideal çalışma ortamını ve büroyu" belirlemeyi amaçlıyor.

Veteranlar

Steelcase araştırması kapsamına giren ve çalışmaya devam eden en yaşlı kuşak bu. 1909-1945 yılları arasında doğanlar yani 65 yaş ve üstü çalışanlar. Tabii, toplam "büro nüfusu" içindeki payları çok düşük. Çoğu artık bugün emekli. (Toplam Türk nüfusunun sadece yüzde 6,8’i. Çalışan nüfus içindeki payları çok daha düşük olmalı.)

Aktif veteranlar için dürüstlük, fedakarlık ve şirkete bağlılık en önemli değerler. Tábi oldukları otoriteye saygılılar, disiplinli ve sabırlılar.

Çalışma hayatında mükemmeliyetçi ama değişime dirençliler. Mevcut düzenin korunmasını değişime yeğliyorlar. Çalışma hayatında duygusalı geri plana atmayı tercih ediyorlar. Hiyerarşik bir yapı içinde çalışmayı, özel hayatları ile iş hayatlarını çok net şekilde ayırmayı seviyorlar.

Veteranlar çalışma ortamının hiyerarşiye uygun olmasını istiyorlar.

Çalışma mekanından ne bekliyorlar?

En bireyselci ve en şekilci kuşak, veteranlar: Çalışma ortamı, büro, mobilya vs çalışanın görevini, unvanını ve şirket içindeki hiyerarşik yerini tam olarak yansıtmalı. Bakınca kimin kim olduğu anlaşılmalı. Çalışma hayatıyla çalışma dışı hayat birbirinden ayrılmalı. Mekan köşeli ve klasik olmalı.

Baby-boomers

İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyaya gelen, 1946-1964 yılları arası doğumlu baby-boomer kuşağının ortak özelliği beniçinci (egosantrik) ve iyimser oluşları. Rahatına ve sağlığına düşkün bu kuşak, maddi başarıya ve sosyal kabule çok önem veriyor. Ekip çalışmasına ve dayanışmasına meğilli ama otoriteye karşı şüpheciler.

İhtiraslarını tatmin etmek için ne kadar lazımsa o kadar çok çalışmaya razılar. Toplumcul ve pragmatikler. Ama fırsatçılık ve kurallara karşı çıkmak gibi kusurları da var. Abilerinden ablalarından farklı olarak özel ve aile yaşamlarıyla çalışma hayatları arasında bir duvar örme gereksinimi duymuyorlar. Aksine.

Steelcase’in yaptırdığı ankete göre, diğer (Fransız) çalışanlar baby-boomer’ları şirketin ’bilgeleri’ olarak görüyor. Biraz otoriter de olsalar, genelde pozitif bir imajları var.

Çalışma mekanından ne bekliyorlar?

Yeni bilişim ve iletişim teknolojilerinin çalışma hayatını nasıl işgal ettiğine şahit oldular. Öncesini de biliyorlar, sonrasını da. Ekip çalışması kavramının çalışma hayatında önem kazanmasına da şahit ve adapte oldular. Bireysel ofislerinden çıkıp daha kolektif ortamlarda çalışmaya alıştılar. Bu işten doğrusu zararlı çıktılar: Genelde (Fransa’da yapılan ankette baby-boomer’ların yüzde 62’si) açık mekanlarda gürültüden şikayetçiler. İdeal çalışma ortamı, açık alanlarla bireysel alanları aynı anda içermeli. Mobilya statik olmalı.

X kuşağı

Sinik ama esnek, 1965-1979 yılları arasında doğan X Kuşağı mensupları sorumluluk almaktan ve farklı tecrübeler yaşamaktan hoşlanıyorlar. Profesyonel başarıya odaklı olmaları; ailelerini, arkadaşlarını, sosyal çevrelerini ve eğlence hayatlarını ihmal ettikleri anlamına gelmiyor.

Şartlara çok iyi uyan bir kuşak söz konusu. Bağımsız hareket etmeyi biliyorlar, ama ekip çalışmasına da yatkınlar. Diğer kuşaklar nezdinde iyi bir imajları var: Birlikte çalışması, yaşaması keyifli (yüzde 59), iyi sonuç alan (yüzde 46), ekip çalışmasında mükemmel (yüzde 48).

Ama geleceğe bakışları açısından şüpheci, meslek yaşamına bakışları açısından da aşırı serbest (kayıtsız) bulunuyorlar. Ve maddi rahatlarına fazla düşkün olmakla eleştiriliyorlar.

X kuşağının çalışacağı büro, esnek olmalı.

Çalışma mekanından ne bekliyorlar?

Çalışma ortamının iletişimi ve diğerleriyle teması, ilişkiyi kolaylamasını istiyorlar. Ve gerektiği zaman konsantre olmalarına olanak sağlamasını. Büro, şirket kültürünün ve organizasyon dinamiğinin yansıması olmalı; çünkü bu kuşak öncekilere nazaran çok daha hareketli. Çalışma mekanı açık ve, gereğinde proje bazında çalışma ekipleri oluşturulmasına olanak sağlayacak şekilde esnek olmalı. Mobilya hareketli ve mülti-fonksyonel olmalı.

Y kuşağı

Ortak özelliği hazcılık (hedonizm) ve oyunculuk (lüdizm) olan bu kuşak 1980-2000 doğumlu. Genelde, eski kuşaklardan yöneticiler Y kuşağı ile nasıl çalışacağını bilemiyor. Sosyal etiğe, özel ve mesleki hayata bir anlam vermeye, adalet kavramına önem veren bu kuşak, son derece sabırsız ve hiperaktif (bulunuyor).

Hareketli, bağımsız, esnek, potansiyellerine aşırı güvenli ve kendi alanlarında bilgili bir kuşak. Buna karşılık şirkete bağlılık neredeyse sıfır. Coaching gibi, mentoring gibi ’yeni yeni icatlar’ da çıkarıyorlar üstelik. Yaşam kalitesine ve özel hayat/çalışma hayatı dengesine (X kuşağından bile daha çok) düşkünler.

Diğer kuşaklar bu gençleri kendilerinden çok daha hırslı (yüzde 46) ve çıkarcı (yüzde 26) buluyorlar.

Çalışma mekanından ne bekliyorlar?

Açık ortamdan en az rahatsızlık duyan bu kuşak. Görsel açıdan dikkatlerinin dağılmasından (yüzde 40) ve ergonomik sorunlardan (yüzde 46) abilerinden ve babalarından çok daha az şikayet ediyorlar.

 

Bu kuşak için büro sadece reel çalışma ortamı demek değil, sanal ortamı da (video-konferans, intranet vs) çalışma ortamı olarak algılıyorlar. Şirket aynı zamanda, göçebe çalışanların aynı şirkete ve şirket kültürüne ait olduklarını hissetmek ve tescil etmek için bir araya geldikleri ve iletişime girdikleri bir ortam. Ortam mümkün olduğunca açık olmalı ki, ekip çalışmasını kolaylasın.

Y kuşağı açık alanlar ve iletişime ihtiyaç duyuyor.