Forum İstanbul 2011’in açılışında konuşan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2010’un kriz yaşanırken Türkiye’nin olumlu bir şekilde ayrıştığı yıl olduğunu belirterek buna rağmen ileriye dönük aldıkları önlemlerin önemine dikkat çekti. Ekim 2010’dan itibaren uyguladıkları politikalarda yüksek büyüme hızlarını kontrol altında tutabilmeyi ve yeni riskleri önlemeyi, şimdiden alacakları tedbirlerle de ciddi problemle ileride karşılaşılmasının önüne geçmeyi amaçladıklarını kaydeden Babacan şöyle konuştu: “Pek çok tedbir aldık ama bunların hepsi Türkiye’nin uzun vadedeki selameti için. Arzu ettiğimiz, hayal ettiğimiz 2023 yılının istikrarlı, güçlü Türkiye’si için… Bu, 2011 yılı özelinde ‘falanca kuruluşlara şöyle etkide bulunacakmış, şu kuruluşun kârı biraz düşecekmiş ya da artmayacakmış…’ Bunun derdine düşemeyiz. Uzun vadede Türkiye’nin başarısı ne gerektiriyorsa bugünden o adımları atmamız şart.’’
ÇALIŞMA SÜRESİYLE İŞSİZLİK % 3-5 İNER
Bab-ı Âli Toplantıları’na da katılan Babacan, “Attığımız adımlar özgün adımlardır çünkü dünyada ilk ve herkes merakla takip ediyor. İşe yarayacak mı, yaramayacak mı noktasında da hala izleniyor. Biz de bakıyoruz. Sonuçlarından biz de bugün itibarıyla açıkçası çok emin değiliz” dedi. Bu konudaki reform alanlarından birinin eğitim, diğerinin de iş gücü piyasasının esnekleştirilmesi olduğunu belirten Babacan, “Türkiye’de ortalama haftalık çalışma süresi 49 saat. 49 saat çalışma 45 saate inerse, işveren 100 kişi değil, 105- 106 kişi çalıştıracak ama bunu tercih etmiyor. Şimdi bizim ortalama çalışma süresini azaltabilmemiz, işverenlerin mevcut elemanlarını çok çalıştırma yerine yeni eleman almayı daha kolay hale getirmemiz, Türkiye’de işsizlikle mücadelede en önemli enstrümanlardan biri olacak. 49 saatten 45 saate inmesinin işsizlik üzerinde 3, 4, 5 puan bile etkisi olabilir, eğer doğru bir çizgi izlenirse’’ değerlendirmesini yaptı.
Norveç gibi dışarıda kalsak da çıpamız
AB Türkiye’nin AB üyelik süreciyle ilgili de Babacan, ‘’AB hedefimiz, başarı için en önemli dış çıpadır. 2023’ün Türkiye’si deyince bugünlerde AB’yi ağızına almak, AB’yi savunmak Türkiye’de daha güç hale geldi. Bakıyorsunuz Sarkozy, Merkel bunca lafı ederken, siz gidip nasıl AB dersiniz diye sanki bundan sonra hayal, olmayacak gibi bir hava estirilmeye çalışılıyor. Bu tuzağa asla düşmemeliyiz” dedi. Ekonomik konularda AB’den öğrenecekleri şeylerin azaldığını da kaydeden Babacan şöyle konuştu: “Bizim için dışsal bir çıpa olmadan bu konularda reform yapmamızın ilerde daha da zorlaşacağını düşünüyorum. AB hedefi, mutlaka orada sapasağlam durması gereken hedef. Çünkü üyelik olur olmaz ayrı mesele. Bizim AB hedefine ulaşmak için yapacağımız reformlar bizim için önemli. Belki Norveç gibi oluruz, dışarda kalırız, belki AB’nin aklı başına gelir, ‘biz gittikçe küçülüyoruz, bari Türkiye’yi alalım da güçlenelim’ diyebilir.”
Gazete Haberturk