Sadettin Orhan’ın köşe yazısı
Başlıktan da anlaşılacağı üzere yaklaşık 500 bin memura ‘şartlı’ bir müjde var.
Söz konusu müjde, Anayasa Mahkemesi’nin geçtiğimiz günlerde verdiği bir karara dayanıyor. Kararın hangi memurları ne ölçüde ilgilendirdiğine değineceğiz ancak önce konunun serencamını bir özetleyelim.
Hizmet Birleştirmesi Kanunu olarak da bilinen 2829 Sayılı Kanun’da yer alan bir hüküm, memuriyetten ayrılıp da emeklilik öncesi son defa SSK ve Bağ-Kur kapsamında çalışmış olanlara ikramiye ödenmesine engel oluyordu. Bu hüküm 2009 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. İptal kararı 5 Haziran 2009’da Resmi Gazete’de yayımlandı ve hükümete yeni bir düzenleme yapması için bir yıl süre verildi.
Verilen sürenin sonunda yapılan yeni düzenleme, istifa eden veya etmeyi düşünen memurlar için hayal kırıklığı anlamına geliyordu. Zira daha önce 2829 Sayılı Kanun’da yer alan ve ikramiye ödenmesine engel olan hüküm, bu kez 5434 Sayılı Kanun’un 89. Maddesi’ne konulmuştu. Tabii bu kez de Ana muhalefet partisi, söz konusu düzenleme için Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yaptı. İşte başlıkta belirttiğimiz şartlı müjde, bu başvuru üzerine verilen iptal kararıdır. Yani geçmiş yıllarda istifa etmiş veya istifa etmeyi düşünen memurlara ikramiye ödenmesi için yasal engel kalmadı.
Şimdi, Anayasa Mahkemesi istifa etmiş veya edecek memurların ikramiye almalarını engelleyen son düzenlemeyi de iptal ettiğine göre, bundan sonra ne olacak? Bundan sonrası için, bir önceki iptal kararında olduğu gibi yine üç ihtimal var;
1. TBMM, önümüzdeki bir yıl içinde bir yasal düzenleme yaparak, yüksek mahkemenin kararı doğrultusunda ikramiyelerin nasıl ödeneceği konusuna açıklık getirmiş olur.
2. TBMM, bir önceki iptal kararında olduğu gibi, yine ikramiye ödenmesini engelleyecek bir düzenleme yapabilir. Ancak bu tutum, hem TBMM’nin hem de Anayasa Mahkemesi’nin saygınlığına gölge düşürür.
3. Ya da TBMM bu bir yıl içinde herhangi bir düzenleme yapmaz ve böylece uygulama ile ilgili boşluk SGK tarafından yapılacak ikincil mevzuat düzenlemesi ile giderilir.
Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi’nin mevcut kararı, ikramiye bekleyen yaklaşık 500 bin memuru ilgilendiriyor. Bunlardan çoğu geçmiş yıllarda memur olarak görev yapıp istifa etmiş olanlar. Bir kısmı da bundan sonra istifa etmeyi düşünen ancak ‘yıllardır birikmiş ikramiyem yanacak’ diye erteleyenler.
Diğer taraftan verilen iptal kararıyla birlikte hükümeti düşündüren üç husus var;
1. Bu kadar memura ödenecek ikramiyenin kaynağı nereden bulunacak?
2. İstifa eden memura da ikramiye ödenirse, kamudaki yetişmiş insan kaynağının ciddi bir kısmı özel sektöre daha rahat geçebilir. Bu insan kaynağı kaybı nasıl telafi edilecek?
3. Kıdem tazminatı mevzuatı gereği, işyerinden istifa ederek (kendi isteğiyle) ayrılan işçiye kıdem tazminatı ödenmiyor. İstifa ederek ayrılan memura ikramiyesi, yani bir anlamda kıdem tazminatı ödenirse bu durum eşitsizlik doğurmayacak mı?
Bu zor soruların cevabını 12 Haziran sonrası gelecek hükümet verecek. Nasıl verileceğini ben de merak ediyorum.
Bugün