Tesettürün modası olamaz mı?

İslam
Prof.Dr.Faruk Beşer’in Yenişafak gazetesindeki yazısı… Moda; değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum hayatına giren geçici yenilik. Bir süreliğine etkin olan toplumsal beğe...
EMOJİLE

Prof.Dr.Faruk Beşer’in Yenişafak gazetesindeki yazısı…

Moda; değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum hayatına giren geçici yenilik. Bir süreliğine etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlük (TDK).
Göreneğe bakarak daha kısa süreli olan, çabuk değişebilen, öykünme yoluyla yayılan geçici davranış, giyim ve yaşama biçimi (HTS), diye tanımlanır.

Modanın modernlikle alakası belli. Temel özellikleri; geçmişin terk edilmesi, şu anda toplumda yaygın olan, özellikle giyim kuşamdaki tarz, bu tarza uyma çabası, düşkünlüğü, öykünme ve özentisidir. Sürekli değişir.

Diğer yönden bütün bir toplumun garip karşılayacağı, aşağılayacağı, kısaca anormal sayacağı bir kılık kıyafetle dolaşmayı da hiç kimse uzun süre kaldıramaz. O halde genel geçer olanı bütün bütün reddetme ya da aşma çok zor ve belki de gereksiz bir şeydir. Hayatın sabiteleri yanında değişken bir yönü de vardır ve bu yönüyle tabii olarak zamanla pek çok konuda farklılıklar oluşur. Bu farklılık büyük ölçüde doğal ihtiyaçlardan kaynaklanır. İnsan da farkında olmadan bu değişikliğe ayak uydurur. Ama moda doğal bir değişme değildir. Çeşitliçevrelerin farklı maksatlarına bağlı olarak sürekli üretilen ve dayatılan bir değişmedir.

Demek ki modanın, üretenleri ve tüketenleri diye iki ucu vardır. Üretenleri bakımından moda kapitalizmin bir aracıdır. Kapitalizmde esas olan nasıl olursa olsun daha çok kazanmadır. Kazançtan daha değerli bir şey olmadığından, onun için diğer değerler feda edilebilir. Onun paraya tahvil ettiği aracın din ya da ahlak olması fark etmez. Ama tüketenleri bakımından moda bu kadar yalınkat değildir. Kendisini yarış halinde hissettiği çevrelere karşı bir varoluş mücadelesi, bazen kimliksizlik, kişiliksizlik, nihilist duygular, gurur, kibir, gösteriş merakı, tatminsizlik ve benzer duyguların biri ya da bir kaçı insanı moda tüketicisi yapabilir. 

Çünkü moda bir ihtiyaçdeğil, kazananı sadece üretenleri olan bir yarıştır

Bu sebeple tüketenleri açısından bakıldığında moda safi zarar ve safi israftır. Tatminsizlik ve özenti uğruna paranın ve daha pek çok değerin umursamazca saçılıp savrulmasıdır. Kısaca moda tam bir dünyevileşme göstergesidir. 

Tesettür modasını bile başkalarının üretiyor ve onların işine yarıyor olması her şeyi anlatmaya yeter. 2013 yılında bir derginin verdiği rakamlara göre tesettür modası harcamasında ülke bazında Türkiye İslam ülkelerinin başını çekiyor. Rakamlar bana biraz abartılı geldi ama Türkiye’nin yılda modaya yaptığı harcama 39.3 milyar dolarmış. Türkiye’yi takip eden ülkeler ise Birleşik Arap Emirlikleri (22,5 milyar dolar), Endonezya (18,8 milyar dolar), İran (17,1 milyar dolar), Suudi Arabistan (16 milyar dolar) ve Nijerya (14,4 milyar dolar). Avrupa’da, Fransa, Almanya ve Birleşik Krallıkta yaşayan Müslümanların da 25 milyar doların üzerinde tüketim yaptığı belirtilmiştir.

İslami kadın modasına ilişkin dergi ve literatürün de önce Batıda ortaya çıkması ve orada gelişmesi meselenin kapitalizm ve sermaye ile ilişkisini açıkça ortaya koyuyor.

MODA İLE TESETTÜR BAĞDAŞIR MI?

Tesettürün ittifakla kabul edilen şartları ile modayı moda kılan özellikleri yan yana düşündüğümüzde moda ile tesettürün ne ölçüde bağdaşabileceğini, ya da bağdaşamayacağını anlayabiliriz:

Tesettürde namahreme bakmama ve baktırmama esastır. Yani tesettürlü bir kadın tesettürü ile ‘bana bakma!’ demiş olur. Oysa moda ‘bana bak’ demenin ifadesidir.

Tesettürde ‘teberruc’ haramdır. Önceki yazımızda tanımını verdiğimiz teberruc, burçlaşma, yani görünür olma çabasıdır. Oysa moda baştan ayağa teberruçtur.

Tesettür ucu Hz. Âdem’e dayanan bir geleneğin devamıdır. Oysa moda eskiyi çöpe atmanın adıdır, yarın tekrar değişecek olan şu anı yaşamaktır.

Tesettürde şöhret, istenmeyen bir şeydir. Resulüllah (sav) ‘şöhret libasını’ lanetlemiştir. Şöhretin her iki ucu da yerilmiştir.

Tesettür israfın haram olduğu bir düşüncenin ve ihtiyacın ürünüdür. Oysa moda safi israftır.
Tesettür bir kişiliği, kimliği ve aidiyeti sembolize eder. Oysa moda özentinin ve öykünmenin ürünüdür.

Tesettürün asıl boyutu manevi yönüdür, o bir ibadettir, moda ise gösterişten, riyadan ve görünenden ibarettir.

Moda bir bakıma da ‘karargâhınız evleriniz olsun’ denen kadınların toplumsal hayatta ve aktif iş hayatında bir ihtiyaca bağlı olmaksızın, sırf ekonomik özgürlük adına arzı endam etmesinin kaçınılmaz bir sonucudur.

yazının devamını okumak için..