Sadaka Nasıl Verilir?

İslam
Allah rızası için fakirlere verilen mal, para, ilim gibi insanın muhtaç olduğu herhangi bir şey`e sadaka denir Sadaka farz, nâfile bütün yardımlara şâmil olduğu için, zekâta da sadak...
EMOJİLE

Allah rızası için fakirlere verilen mal, para, ilim gibi insanın muhtaç olduğu herhangi bir şey`e sadaka denir Sadaka farz, nâfile bütün yardımlara şâmil olduğu için, zekâta da sadaka denilmektedirFakat sadaka deyince, ilk akla gelen nâfile sadakalardır Sadaka vermekte, dünyevî ve uhrevî pek çok faydalar vardır Bu faydaları şu şekilde sıralayabiliriz:

1 – Sadakalar günahlara keffâret, Cehennem ateşine karşı siperdir Peygamber Efendimiz, bu hususta şöyle buyurmuştur:
"Bir hurma ile de olsa sadaka verin Çünkü o bir hurma, açlığı giderir Su ateşi söndürdüğü gibi hatâları da söndürür, yok eder" "Bir hurmanın yarısı ile bile olsa Cehennem ateşinden korunun Onu da bulamazsanız, tatlı ve güzel söz söyleyin (Bu da sadaka yerini tutar)"

2 – Sadakalar kıyâmette, sâhibini mahşer gününün dehşetinden korur Peygamberimiz bu hususu şu şekilde belirtmişlerdir:
"Kıyâmet günü hesap görülünceye kadar, herkes sadakasının gölgesinde olacaktır"

3 – Sadakalar Cenâb-ı Hakk`ın gazabını da söndürür Hadîste: "Gizli sadaka, aziz ve celîl olan Allah Teâlâ`nın gazabını teskin eder" buyurulmuştur

4 – Sadakalar belâ ve musibetleri de def`ederler Peygamberimiz:
"Sadaka, belâları def`eder" buyurmuştur İnsan, kendisinden bir şeyler isteyen kimseyi boş çevirmemeli, elinden geldiğince ona bir şeyler vermeye çalışmalıdır Resûlüllah Efendimizin şu îkazını hiçbir zaman unutmamalıdır: "Sâil (dilenci) sâdık olup, cidden muhtaç halde ise, onu kovan felâh bulmaz" Hz İsâ (AS):
"İsteyen kimseyi eli boş çeviren eve, bir hafta melekler uğramaz" buyurmuştur Peygamber Efendimiz, bir muhtaca vereceği sadakayı bizzat kendi eliyle verir, araya başka birini vasıta kılmazdıSadakanın gizli verilmesi efdaldir Nitekim Peygamberimiz:
"Üç şey iyilik hazinelerindendir Biri de verdiği sadakayı gizlemektir" buyurmuştur Kur`an`da da sadakalar gizli verilmeğe teşvik edilmiştir: "Eğer sadakaları gizler ve gizlice fakirlere verirseniz; işte bu sizin için daha hayırlıdır" (el-Bakare, 271) Sadakayı gizli vermenin en mühim faydası, sadakayı verenin riyadan kurtulmasıdır Ayrıca, sadaka alanın da şeref ve haysiyeti rencide olmaktan korunmuş olacaktır.

Rızık konusunda kullarının bir kısmını diğerlerinden üstün kıldığını bildirir Rabbimiz. Belki doğuştan ihtiyaçlı, belki de öncesinde iyi bir gelir düzeyi varken, şimdi fakirlikle sınanıyor olabilir bazı kimseler. Her halükarda kalpleri buruk, gönülleri yaralıdır onların. “Zenginlik gurbeti vatan haline, fakirlik ise vatanı gurbet haline getirir” buyurur Hz. Ali (r.a). Yoksul insanlar nerede olurlarsa olsunlar, kendilerini garip ve yalnız hissederler zira.

Bu sebeple Efendimiz (s.a.v) yoksul ve kimsesizlerle birlikteliğe önem verir, türlü bahanelerle onların gönüllerini alırdı. Bir yerde toplumun farklı kesimlerinin toplanmış olduklarını gördüğünde, önce fakirlerin yanına uğrar, onlarla birlikte otururdu. Bize düşen de Efendimiz’in (s.a.v) izinden gidip, yoksulun yanında olmaktır. Ancak yardımcı olmak, destek olmak öylesine hassas bir mesele ki bazı adapları mutlaka bilmemiz ve onlara dikkat etmemiz gerekiyor. 

Yoksula Teşekkür Borç Bilinmeli

Yeni taşındığım apartmandaki kapı komşularımın son derece ihtiyaçlı bir aile olduğunu gördüğümde bir sıkıntı yer etmişti gönlüme. Sonunda dayanamayıp, fikirlerine değer verdiğim bir dostumla paylaşmıştım üzüntümü. Fakat bu dostum tasavvuf gözü ile bakabilip olaya, sıkıntımın üstesinden gelmeyi başarabilmişti: “Ne güzel işte!” demişti, “Birine yardım etmek istediğinde tam iki adım yakınlıkta bir ihtiyaçlı, yemeğini fazlaca yaptığında belki de aç biilaç bekleyen çocuklar ve böylece Allah’ın rızasını kazanman için sana çok yakın vesilelerin var. Bu nimetin değerini bilmelisin bence.”

Bir hayırda bulunmayı talep ettiğimizde, yakın çevremizde kendilerine kolayca ulaşabileceğimiz dar gelirli kimseler bulunuyor olabilir. Gerçek ihtiyaç sahipleriyle karşılaştığımızda, bunun bizim için bir lütuf olduğunu düşünmeliyiz. Böyle kimselerin yaptığımız hayrı kabul ederek Allah’ın rızasını kazanmamıza vesile olmaları, aslında kendilerine teşekkür etmemizi gerektirir.

Bizim rahatça israf edebildiğimiz ufak bir ekmek parçasına dahi muhtaç olan insanları gördüğümüzde, halimize ne kadar da az şükrettiğimizin farkına varabiliriz hem. Bir nebze olsun şükrümüzü eda edebilmek için, muhtaç durumda olanlara destek olmayı boynumuzun borcu bilmeliyiz.

Yoksulun Onuru Muhafaza Edilmeli

Efendimiz (s.a.v) gizli sadakanın, alenen verilenden efdal olduğunu belirtirdi. Hz. Ömer (r.a) devlet reisi iken sırtında çuvalla erzak taşır, kimliğini gizleyerek onu fakir halka dağıtırdı. İmam Zeynel Abidin Hazretleri geceleri yüzünü bir örtüyle örterek, Medine’de muhtaç ailelerin kapılarına yiyecek taşırdı.

Sadaka verirken gizlice, kimseye sezdirmeden vermeye çalışmak faziletli bir davranıştır. Sadakayı alenen vermenin riya ve şöhret türü hasletlere kapı aralaması hayırlarımızı ziyana uğratabilir.

Hiç kimse, veren el olması sebebiyle, bir başkasının gururunu incitmemeli, yapılan yardım başa kakılmadan yapılmalı, yardımı alan kişiyi aldığına pişman ettirmemeye özen gösterilmeli.

Verdiğimiz sadakayı güler yüz ve tatlı dille süsleyerek sunmalı, incitici sorular yönelterek araştıran bir tavırdan kaçınmalıyız. Edebi ve hakkıyla yapılan yardımlar, gözetilen hassasiyetleriyle Hak katında daha bir değer kazanır.

“Yok” Demenin de Usulü Vardır

Bizim kültürümüzde kapıya gelip bir şey isteyenin eli boş çevrilmez. Gelen kişinin Hızır (a.s) olma ihtimali dikkate alınır, az da olsa yardım etmeye çalışılır. Başa gelebilecek belalardan azat olmaya vesile bilinir verilen sadaka.

Sadaka ve yardımlar, toplumdaki bireylerin kalplerini birbirine yaklaştırır. Edebine riayet edilerek yapılan hayırlar, sosyal hayattaki sevgi ve güven bağlarını güçlendirir. O anda infak edecek bir şeyimiz bulunmasa bile, bizden yardım talebinde bulunan kimseleri, söz ve davranışımızla zulmetmeden, hayır dualarıyla uğurlayabiliriz. Güzel bir sözün dahi sadaka olduğunu bildirir Efendimiz (s.a.v). En azından terslemekten çekinip, güzel bir tavır ve söz ile bu kimselerin gönüllerini almaya çabaladığımızda, mahzun bir gönlü hoş etmiş olmanın verdiği huzur içimizi rahatlatacaktır.

Geçmişimiz İnceliklerle Bezeli

Osmanlı toplumunda egemen olan ahlaki yapı ve kalplerdeki incelik hayatın her alanına iz bırakmıştı. Bir sonbahar günü, hali vakti yerinde olan kişilerce, yoksul bir hanenin avlusuna boşaltılan bir araba kömürün, kim tarafından yollandığını şaşkınlıkla soran bir fakire, Abdullah (Allah’ın kulu) cevabının verdirilmesi sıkça rastlanan durumlardandı.

Cami ve bazı sosyal hizmet veren mekanların önünde yükselen sadaka taşları ise günümüz insanına örnek teşkil edecek bir işlev görmekteydi. Bir buçuk- iki metre yüksekliğinde ve üst tarafında bir oyuk bulunan bu taşlar, mimari yapılarından çok gördükleri işlev ile hayranlık uyandıracak niteliğe sahiptiler. Vakit olarak özellikle yatsı namazı sonrasını seçerlerdi, yoksullara bir nebze faydası bulunsun isteyen insanlar. Sadaka taşlarının oyuğuna usulca bırakılan sadakaların, ihtiyacı olan tarafından sadece ihtiyacı kadar alınması bir o kadar dikkat çekiciydi. Osmanlı topraklarını 17. yüzyılda ziyaret eden Batılı bir gezgin, bir sadaka taşına bir hafta boyunca kimsenin para almak için uğramadığına şahit olup, seyahatnamesinde bundan övgüyle bahsetmişti.

Zimem Defterleri Sıfırlandı

Yine bu dönemde, maddi durumu yerinde olan kimselerin, özellikle Ramazan ayında uyguladıkları bir alışkanlık mevcuttu. Özellikle yoksul mahallelerden bir esnafın dükkanına gidilir, o zamanlar zimem defteri diye adlandırılan veresiye defterinden rastgele bir veya daha fazla sayıda borçlu seçilirdi. Öncesinde ne borcu ödeyen, ne de esnaf bilirdi bu borçlunun kim olduğunu. Ve defterde yazılı olan borç son kuruşuna kadar kapatılırdı.

Süpermarketlerin yaygınlaşmasıyla zimem defterleri hemen hemen ortadan kalkmış durumda olsa da, bu uygulamanın günümüze uyarlanan versiyonları bulunabiliyor. Örneğin, belediyelerce “sosyal kart” diye adlandırılan bir uygulama, yoksul kimselerin ihtiyaçlarının, “veren el” ile karşılaşmadan anlaşmalı alışveriş yerlerinden karşılanmasına imkan veriyor. Bu kartlar, hayırda bulunmak isteyenler tarafından yüklenen para miktarınca ihtiyaç sahiplerinin kullanımına sunuluyor.

Bunun yanı sıra, çevremizde yoksul ve dar gelirlilere yardım etmede aracılık eden vakıf, dernek vb. hayır müesseseleri yaygın olarak bulunmakta. Yardımlarımızı bu kurumlara teslim edip aradan çekildiğimizde, yalnızca bir değil, onlarca ihtiyaçlıya sadaka ve zekatlarımız ulaşabiliyor.

Alan El İle Veren El Hiç Karşılaşamasa

Sadaka, yerine göre özendirmek niyetiyle açıktan verilse de, rıza terazisine vurulduğunda büyük ölçüde değer kaybeder. Açığa çıktığında özünden bir şeyler yitirir sanki.