RTÜK öncülüğünde medyaya ‘İslamofobi’ ile mücadele çağrısı

İslam
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) öncülüğünde, İslam İşbirliği Teşkilatına (İİT) üye ülkelerin yayıncılık düzenleyici otoriteleri arasında diyalog ve ortak çalışmanın geliştirilmesi amacıyla ku...
EMOJİLE

Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) öncülüğünde, İslam İşbirliği Teşkilatına (İİT) üye ülkelerin yayıncılık düzenleyici otoriteleri arasında diyalog ve ortak çalışmanın geliştirilmesi amacıyla kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı Yayıncılık Düzenleyici Otoriteleri Forumu (IBRAF) medya kuruluşlarını İslamofobi‘ye karşı mücadeleye davet etti.

RTÜK’ün öncülüğünde nisan 2011’de İstanbul’da kurulan IBRAF’ın, 21-23 Şubat’ta Endonezya’nın Bandung kentinde 5’inci yıllık toplantısının ardından hazırlanan “Hoşgörünün Teşvik Edilmesinde, Terörizm ve İslam Düşmanlığına (İslamofobi) Karşı Mücadelede Medyanın Rolü Hakkında Bandung Deklarasyonu” yayınlandı.

Deklarasyon hakkında AA muhabirine bilgi veren IBRAF Genel Sekreteri ve RTÜK Üyesi Doç. Dr. Hamit Ersoy, foruma bugüne kadar 34 İslam ülkesinin üye olduğunu belirtti.

IBRAF’ın aralık 2016’da İİT Enformasyon Bakanları Zirvesi’nde çıkan kararla İİT ülkeleri için yayıncılık alanında yasa yapma, tavsiyede bulunma ve rehber ilkeler oluşturma gibi düzenleme yetkisi aldığını belirten Ersoy, bu kapsamda, İİT ülkelerindeki medya kuruluşlarını, terörizmle mücadele konusunda izlenmesi gereken meslek ilkelerine uymaya davet ettiklerini söyledi.

“Mezhebine, dinine, etnik yapısına bakarak herhangi bir terör örgütünü diğerine tercih etmemek gerektiğini vurguladık”

Bandung’daki toplantıda bu konunun ele alındığını ifade eden Ersoy, şöyle devam etti:

“Bu çerçevede, Türkiye öncülüğünde ‘Hoşgörünün Teşvik Edilmesinde, Terörizm ve İslam Düşmanlığına (İslamofobi) Karşı Mücadelede Medyanın Rolü Hakkında Bandung Deklarasyonu’nu hazırladık.

Deklarasyonda Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası oluşan hassasiyetlerine ve İslam korkusu yerine ‘İslam düşmanlığı’ diye ifade edilmesini doğru bulduğumuz İslamofobi’ye özellikle vurgu yaptık. Terörizm ve İslam düşmanlığına karşı medyayı mücadeleye çağırdık. Medya kuruluşlarının, habercilik yaparken dikkat etmesi gereken ilkeleri belirledik. Mezhebine, dinine, etnik yapısına bakarak herhangi bir terör örgütünü diğerine tercih etmemek gerektiğini vurguladık. Ayrıca paralel yapıyla da ilgili bunlara hiçbir şekilde tolerans gösterilmemesi, haberleri yaparken onların propagandasının yapılmaması hususunu açıkça ifade ettik.”

“Metni Türkiye hazırladı ve burada ülkemizin önemli bir başarısı söz konusu”

Ersoy, metnin hazırlanmasında Türkiye’nin rolüne dikkati çekerek, “IBRAF’a verilen görev çerçevesinde hazırlanan bu deklarasyon, Türkiye’nin başkanlığında yapılacak bir sonraki İİT Enformasyon Bakanları Zirvesi’nde üye ülkelerin onayına sunulacak. IBRAF böylece kendi görev alanıyla ilgili uluslararası belge üretmeye ve sektöre yön vermeye başladı. Metni Türkiye hazırladı ve burada ülkemizin önemli bir başarısı söz konusu.” şeklinde konuştu.

Deklarasyonda “Kim bir cana kıyarsa, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir can kurtarırsa, bütün insanları kurtarmış gibi olur.” ayetine vurgu yapıldığını bildiren Ersoy, medyanın, İslam’ın bir barış ve kardeşlik dini olduğunun altını çizerek İslam düşmanlığıyla mücadele rolünün öne çıkarılmasını istediklerini ifade etti.

“İslam’ı terörizmle bağdaştırmaktan kaçının”

Medya çalışanlarını ve kurumları terörizm ve İslam düşmanlığıyla mücadelede görüşler ve “en iyi uygulamalar” hususunda tecrübe paylaşmaya ve görüş alışverişinde bulunmaya davet ettiklerini aktaran Ersoy, şunları kaydetti:

“Yayıncıları ve medya çalışanlarını, teröristlerin geniş bir izler kitleye ulaşmak, para toplamak ve propagandalarını yaymak amacıyla medyayı kötüye kullanabileceklerinin farkında olmaya, nefret söylemi ve şiddete kışkırtmanın önlenmesinde, terörizm ve İslam düşmanlığıyla mücadelede oynayabilecekleri önemli rolü akılda tutmaya, gerekçesi ne olursa olsun, nerede ve kim tarafından gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin her tür terörist eylemi kınamaya ve her tür terörist örgüte karşı eşit tutum geliştirmeye, İslam’ı terörizmle bağdaştırmaktan veya teröristleri ‘İslami radikaller, köktenciler ya da radikal Şiiler, Sünni teröristler’ gibi alt gruplar temelinde etiketleyerek terörle mücadelede İslam düşmanlığı içeren söylemi kullanmaktan kaçınmaya çağırdık. Bununla birlikte, İslam düşmanlığını teşvik etmek niyetiyle çeşitli yabancı medya kuruluşları tarafından yapılan İslam ve Müslüman karşıtı propagandayla profesyonel ve objektif biçimde hazırlanmış içerik üreterek mücadele etmeye davet ettik.”