Riya nedir?

İslam
Riyanın en ileri derecesi münafıklık (inanmadığı halde inanmış gibi görünmek) iken, en hafif derecesi amelde samimiyetsizliktir. Yani riya ve gösteriş, müminde manevi bir hasatlık iken, kâfirde nifak ...
EMOJİLE

Riyanın en ileri derecesi münafıklık (inanmadığı halde inanmış gibi görünmek) iken, en hafif derecesi amelde samimiyetsizliktir. Yani riya ve gösteriş, müminde manevi bir hasatlık iken, kâfirde nifak ve münafıklık boyutundadır.

İbadetleri yaparken insanlardan övgü ve saygı beklemek riya olduğu gibi, aynı zamanda Allah’a karşı samimiyetsizliktir. Şüphesiz Allah, amel ve ibadetlerin kimler için, ne maksatla yapıldığını en iyi bilendir. O’nu kandırmak -haşa- asla mümkün değildir. Kul ancak kendini, bir de diğer insanları kandırabilir.

Bütün bunlar yapılan ibadetleri kökten yok etmemekle beraber, sevaplarını noksanlaştırabilir. Bu nedenle iç dünyamızda riya olabilir düşüncesiyle ibadetleri terk etmek asla doğru değildir. Bir taraftan ibadetlere devam ederken, diğer taraftan sadece Allah rızası için ibadetlerimizi yapmanın yollarını aramalıyız. islamveihsan.com’un haberi…

RİYÂNIN ZITTI İSE İHLÂS’TIR

İhlas, gerek beden ile, gerek mal ile yapılan farz veya nafile bütün ibadetleri, Allah rızası için yapmaktır. Mal, mevki, saygı, şöhret kazanmak için yapılan ibadette ihlas olmaz, riya olur. Böyle ibadete sevap verilmez. Günah olur, azaba layık olur. Haram işleyenlerle, bid’at ehli ile, kâfirlerle, arkadaşlık, komşuluk edenlerin ihlasları kalmaz.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:

“İbadet yaparken, Allahü teâlâ emrettiği ve beğendiği için yapmaya niyet etmelidir. Bütün işlerin, iyiliklerin hep ihlas ile yapılması lazımdır. Kiminde, ihlas, kendini zorlayarak hasıl olur ve kısa bir zaman devam eder. Sonra kalbe nefsin arzuları gelir.”

Hadis-i şeriflerde buyruluyor:

“İbadetlere riya karıştırmayın ki amelleriniz boşa gitmesin.” (Deylemi])

“İbadetine riya karıştırana ahirette denir ki: Git sevabını o kişiden iste.” (İbni Mace)

“İbadetleri ihlas ile yap! İhlas ile yapılan az amel, kıyamette sana yetişir.” (Ebu Nuaym)