Sahabe sorar: "Aileye sıkıntı vermek, nasıl olur?" Peygamberimiz cevap verir: "Kişi, eve geldiğinde hanımı ürperir, çocuğu ise korkarak ondan kaçar."
Dinimiz nazarında aile saadeti, dünyevî mutluluk ve saadetlerin en büyüğüdür. Aile yuvası da mü’minin küçük bir cennetidir. Dinimize göre, bu derece yüksek olan aile saadetini elde etmenin yolu, aile fertlerinin birbirlerine karşı samimi sevgi, ciddi saygı, tam bir bağlılık, karşılıklı güven ve emniyet duyguları içinde olmalarına bağlı.
Bu konuda, evin reisi konumunda olan beylere büyük görev düşüyor. Bir baba, hanımını ve çocuklarını hoş tutmalı, onlara sert ve haşin davranışlardan kaçınmalı. Aile dışında karşılaştığı olayların sıkıntısını eve taşımamalı. Hele başkalarına olan kızgınlığının acısını evdekilerden çıkarmaya asla kalkışmamalı.
EVDE NELER YAPARDI?
Sahabe ve ondan sonra gelen büyüklerimizden Peygamber Efendimizin evde ne yaptığını merak eden kimseler bu soruyu Hazreti Âişe’ye yöneltiyorlar. Onun verdiği cevap, bize Peygamber Efendimizin ne kadar sade bir yaşantı sürdüğünü öğretiyor:
"Herkes evinde ne yaparsa onu yapardı. Elbisesini yamar, ayakkabısını tamir eder, koyunlarını sağar, kendi işini kendi yapardı."
HANIMINA NASIL DAVRANIYORDU?
Efendimiz hanımlarının faziletlerini söyler, onları sevdiğini ifade eder, onları yolculuk esnasında bineğine alır, hanımının bineğine binmesinde yardımcı olur, hatta kendi dizine bastırarak onların binmesini sağlar, kendisine gelen yemek davetine "hanım da olursa" kaydıyla icabet eder, hanımlarından biri kederlenip ağladığı zaman hemen gözyaşlarını elleriyle silerek teselli ederdi.
Bazı rivayetler, Efendimizin evdeki bazı işlerde hanımlarına yardımcı olduğunu göstermektedir. Hz. Aişe validemiz, evde Efendimizin ne yaptığı sorusuna: "Ailenin hizmetinde olur, namaz başlayınca çıkardı…" şeklinde cevap vermiştir.
Bu işlerin neler olduğunu da başka bir keresinde yine Aişe annemiz, "Ayakkabı tamiri, elbise yamaması, dikiş, elbise temizliği ve siz erkeklerin evde yaptığı her çeşit iş" şeklinde açıklıyordu. (Buhari, Ezan, 4)
ŞİDDET UYGULADI MI?
Peygamber Efendimiz, kendini görüp dinleme bahtiyarlığına eren arkadaşlarına, yani ashâb-ı kirama yaptığı konuşmaların birinde, hanıma kötü davranmanın çirkinliği konusunu ele almış ve bunun yanlış bir uygulama olduğunu söylemiştir.
Acaba bu konuda Efendimizin uygulaması nasıldı? Bunun cevabını da Hz. Âişe validemizden alalım: Hz. Âişe, Resûlullah’ın, hayatı boyunca kimseye kötü davranmadığını, hiçbir hanımına kötü söz söylemediğini, hatta hiçbir şeye eliyle vurmadığını söylemektedir.
Kadına kötü davranmak bir yana, kocasının ona küsmesini bile doğru bulmayan Efendimiz, "Bir kimse hanımına kin beslemesin. Onun bir huyunu beğenmezse bir başka huyunu beğenir" (Müslim, Radâ’, 63) demiştir.
Peygamberimizin hayatından alacağımız ne çok ders var. Sizce de öyle değil mi?
TEFEKKÜR ATLASI
Hepimizi ebedi bir gençlik bekliyor
İnsan pek çok şeyi sever. Mesela gençliği, hayatı, makamı, serveti, şöhreti… Ve insan, sevdiği bu şeylerden ayrılmaktan hoşlanmaz. Daima onlarla beraber olmak ister. Fakat ister istemez bunlardan ayrılır. Bu ayrılık, insan ruhunda derin yaralar açar, ona ıztırap verir.
Demek ki insan ayrılık istemiyor. Devam ve beka arzu ediyor. Onun bu fıtri ihtiyacı ebediyet yurdu olan ahirette telafi edilecektir. Oradaki gençliğin ihtiyarlığı yoktur. Oradaki hayat hiç bitmez. Orada makamlar geçici değildir. Oradaki servetler tükenmez…
SÖZÜN ÖZÜ
1. Bir baba, hanımını ve çocuklarını hoş tutmalı, onlara sert ve haşin davranışlardan kaçınmalı.
2. Efendimiz eşine karşı şiddet uygulamıyor, bu konuda çevresindekileri ikaz ediyordu.
3. Peygamberimiz her yönüyle olduğu gibi aile reisi yönüyle de bizim için ideal bir örnektir.
Bugün