Kısaca Peygamber Efendimizin Soyu ve Ailesi

İslam
Peygamberimizin soyu, Hz. İsmail’in (a.s.) neslinden gelen Adnânî Araplarına dayanır. Hz. Peygamber’in ataları, dönemin önde gelen saygın kişileridir. Bu isimlerin ortak özelliği, halka hizmet edip in...
EMOJİLE

Peygamberimizin soyu, Hz. İsmail’in (a.s.) neslinden gelen Adnânî Araplarına dayanır. Hz. Peygamber’in ataları, dönemin önde gelen saygın kişileridir. Bu isimlerin ortak özelliği, halka hizmet edip insanları iyiliğe teşvik etmeleridir.

Hz. Peygamber’in dedelerinden; Fihr b. Mâlik, Kâbe’yi yıkmak için gelen Yemen Kralı Hassân b. Abdulkülâl’in ordusunu bozguna uğratmış ve Kâbe’yi korumuştur.

Kusay b. Kilâb, Dağınık hâlde yaşayan Kureyşlileri birleştirip Mekke şehir devletini kurmuştur. Kâbe hizmetlerini düzene koymuş, Mekke halkını hacılara yardım hususunda teşvik etmiştir.

Hâşim b. Abdulmenâf; Mekke’de büyük kıtlık zamanında sahip olduğu tüm imkânlarıyla halka yardım etmiştir. Şehrin ileri gelenlerini ihtiyaç sahiplerine destek olmaya çağırmıştır. Ticaret kervanlarının yol emniyetini sağlamak için komşu ülkelerin krallarıyla çeşitli anlaşmalar yapmıştır. Hâşim’in girişimleri sonucunda; Mekkeliler güven içinde ticaretlerini sürdürdü. Kervan sahipleri, kazançlarının bir kısmını fakirlere verdi. Yaşanan kıtlık problemi çözüldü. Hâşim, ticaret yolculuklarından birinde Medine’de konakladı. Bir süre kaldığı şehirde Selmâ bnt. Amr adında bir hanımla evlendi. Bu evlilikten Şeybe adını verdiği bir oğlu oldu. Şeybe, sekiz yaşına kadar Medine’de annesinin yanında büyüdü. Hâşim, Şam’a yaptığı yolculuklardan birinde Gazze’de vefat etti. Bunun üzerine Şeybe’yi amcası Muttalib, Mekke’ye getirdi. Mekke’ye girişlerinde Şeybe’yi amcasının yanında görenler onu köle zannettiler. Şeybe’ye Abdülmuttalib ismini verdiler. Abdülmuttalib, büyüyünce babası gibi Mekke’nin reisi oldu. Abdülmuttalib, bütün hayatını başta hacılar olmak üzere halka hizmete adadı. Uzun süredir kayıp olan zemzem kuyusunu oğlu Hâris ile buldu. Allah’ın lütfuyla zemzem kuyusunu yeniden faaliyete geçirdi.

Abdülmuttalib zemzem kuyusunun idaresi konusunda Kureyşlilerin engellemesiyle karşılaştı. Bu olay üzerine Allah’a dua edip adakta bulundu. Adağı, on oğlu olursa onlardan birisini şükür niyetiyle kurban etmekti. Allah (c.c.) onun duasını kabul etti ve Abdülmuttalib’e on oğul, altı kız evlat verdi. Çocukların hepsi büluğ çağını geçtikten sonra kurban edeceği oğlunu seçmek üzere kura çekti. Kura, oğlu Abdullah’a isabet etti. Kureyşliler, toplumda kötü bir geleneği başlatacağını söyleyerek Abdülmuttalib’e karşı çıktılar. Bu itiraz üzerine develerle Abdullah arasında kura çekilmesine karar verildi. Kura develere isabet edinceye kadar her kurada on deve artırıldı. Kura dokuz defa Abdullah’a onuncusunda develere isabet etti. Abdullah, yüz deve karşılığında kurban olmaktan kurtuldu. Abdülmuttalib yüz deve kesip etleri halka dağıttı.

Abdullah, gençlik çağına girince Zühreoğullarından Vehb b. Abdimenâf’ın kızı Âmine ile evlendi. Ticaret için Şam’a doğru yola çıkan Abdullah, dönüş yolunda hastalandı. Arkadaşları onu Medine’deki dayıları Neccaroğullarına götürdü. Bir süre burada kalan Abdullah, iyileşemeyip Hz. Peygamber’in doğumundan iki ay önce vefat etti. Akrabası Nâbiğa’nın evinin yakınına defnedildi.