İslamda aşure günü ve muharrem ayı

İslam
Aşûre günü (On Muharrem) Hz. Peygamber (s.a.s.) Medine’ye hicret ettiğinde, orada Arap halkla birlikte yaşayan Yahudiler vardı. İşte bu Yahudiler, Hz. Musa ile İsrail oğullarının, Firavunun zulmünden ...
EMOJİLE

Aşûre günü (On Muharrem)

Hz. Peygamber (s.a.s.) Medine’ye hicret ettiğinde, orada Arap halkla birlikte yaşayan Yahudiler vardı. İşte bu Yahudiler, Hz. Musa ile İsrail oğullarının, Firavunun zulmünden Aşûre günü kurtulduğunu söyleyen Yahudileri, Hz. Peygamber yalanlamamış ve hatta bu yönde olumlu bir tavır sergilemiştir. Bunun yanı sıra  tüm Samî dinlerde özel bir yere sahip görünen aşûre günü, Cahiliyye Araplarınca da önemli kabul edilmiştir. Hatta Resûl-i Ekrem’in de peygamberlik öncesi ve sonrası dönemde, bir süre bu günde oruç tuttuğuna dair rivayetlere de rastlanır. Medine döneminde bu orucu Müslümanlara tavsiye ettiği bilinen bir husustur. (Buhârî, Savm, 69; II, 250; Tirmizi, Savm, 50; III, 128)

 İbni Abbas’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Hz. Peygamber Medine’ye geldiğinde, Yahudilerin Aşûre günü oruç tuttuklarını gördü. “Bu nedir?” diye sordu. “Bu hayırlı bir gündür. Bu, Allah’ın İsrail oğullarını düşmanlarından kurtardığı, bu sebeple de Musa’nın oruç tuttuğu gündür” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.), “Ben Musa’ya sizden daha lâyığım.” buyurdu ve hem kendisi bu günde oruç tuttu, hem de başkalarına oruç tutmalarını emretti.” (Buhârî,Savm, 69; II, 251; Müslim, Savm, 127; I, 795)

Hz. Peygamber, Aşûre günü oruç tutmayı teşvik etti ve şöyle buyurdu:

“Aşûre günü orucunun, bir önceki yılın günahlarına keffaret olmasını Allah’tan umarım.” (Tirmizi, Savm, 48; III, 126)

 

Aşure – Yas Günü

Emeviler’in ikinci hükümdarı Yezid zamanında ve Hicri 61,Miladi 680 yılı Muharrem ayının onuncu Cuma günü, Hz. Hüseyin’in şahadeti ile sona eren tarihi olay meydana gelmiştir. Ehlibeytin çok değerli bir ferdinin hayatına mâl olan bu elim olay sebebi ile 10 Muharrem, Müslümanlarca yas günü sayılmıştır.

 

Ramazan ayı ve aşûre günü

Aşûre günü oruç tutulması uygulaması, Ramazan orucunun farz kılınmasına kadar devam etti.

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere olduğu gibi size de farz kılındı.” (Bakara, 183) âyeti inince, Aşûre orucu isteğe bağlı hâle geldi.

Hz. Aişe bunu şöyle anlatıyor:

Resûlullah (s.a.s.), Aşûre günü oruç tutulmasını emretti. Ramazan orucu farz kılınınca, dileyen Aşûre günü oruç tuttu, dileyen tutmadı.” (Buhârî, Savm, 69; II, 250)

Aynı konuda yine Hz. Aişe’den gelen  diğer rivayet de şöyledir:

“Ramazan orucu farz kılınmadan önce (Kureyşliler) Aşûre günü oruç tutarlardı. Aşûre günü, Kâbe’nin örtüsünün değiştirildiği gündü. Allah Teâlâ Ramazan orucunu farz kılınca Resûlullah (s.a.s.), ‘Dileyen Aşûre günü oruç tutsun, tutmak istemeyen de tutmasın’ dedi.” (Ahmed, VI, 244)

Hz. Peygamber (s.a.s.) Muharrem ayının 9, 10 ve 11. günlerinde oruç tutmayı ashabına tavsiye etmiştir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:

Resûlullah (s.a.s.) Aşûre günü oruç tutunca kendisine; “Ey Allah’ın Resûlü, bu gün, Yahudilerin ve Hıristiyanların hürmet gösterdikleri bir gündür.” dediler. Bunun üzerine Resûlullah, “Gelecek yıl inşallah Muharremin dokuzuncu gününde de oruç tutacağız” dedi. Ertesi yıla ulaşamadan Resûlullah vefat etti. (Müslim, Sıyâm, 133; I, 797-798)

Peygamber Efendimiz Muharrem orucuyla ilgili olarak şöyle buyuruyor:

“Ramazan ayından sonra tutulan oruçların en hayırlısı, Allah’a izafetle (Allah’ın ayı denilerek) şereflendirilen Muharrem ayında  tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz ise, geceleyin kılınan namazdır.” (Müslim, Sıyâm, 202; I, 821)

Peygamberimiz, bir başka hadiste de, Aşûra günü’nde tutulan orucun, bir yıl önce işlenen hata ve günahların bağışlanmasına vesile olacağını müjdelemiştir. (Tirmizi,Savm, 48; III, 126) Ancak, Hz. Peygamberin bildirdiğine göre yalnızca Aşûra günü değil, Muharremin 9, 10 ve 11. günlerinde oruç tutulması tavsiye edilmiştir. (Müslim, Sıyâm, 38, I, 821)

 

Aşûre gününde meydana gelen diğer tarihi olaylar

Aşûre günü adı verilen 10 Muharrem gününde meydana geldiği rivayet edilen diğer bazı önemli olayları da kısaca şöyle sıralamak mümkündür:

a. Rivayete göre, Hz. Nuh’un gemisi Tufandan kurtulup, Cûdî dağına Aşûre günü oturmuştur. Bilindiği üzere, Hz.Nuh, Allah’ın emri üzerine kendine inananları yaptığı bir gemiye bindirmiş, tufan gerçekleşince, inanmayanlar suda boğularak helak olmuşlardı. (Hûd, 25-43)

b. Hz. Ademin tövbesinin kabul edilmesi,

c. Hz. İbrahim’in, Nemrut’un ateşinden kurtulması,

d. Hz. Yakub’un oğlu Yusuf’a kavuşması,

e. Hz. Musa ve İsrail oğullarının Firavunun zulmünden kurtulmaları, 10 Muharrem (Aşûre) günü gerçekleştiği rivayet edilen olaylar arasındadır.

Muharrem Ayının Önemi

Haram aylar” içinde Muharrem ayının ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bu ayrıcalığı “Muharrem” adından da fark etmek mümkündür. Zira “muharrem” kelimesi, “haram kılınmış”, “hürmete lâyık” anlamlarına gelmektedir. Kısacası “haram aylar” uygulamasının genel adı, anlam itibarı ile bu aya özel bir ad olarak verilmiştir. Bu özel uygulama, şüphesiz Muharrem ayına atfedilen önemin bir yansıması olarak değerlendirilmelidir. Aynı önem İslâm kültür ve tarihi sürecinde de devam ede gelmiştir. Zira İslâm, Hz. İbrahim’in tebliğ ettiği Hanif dini esaslarının devamı niteliğinde olması sebebi ile, o geleneğin değerlerinin de sahibidir, dolayısı ile bu ayı değerli kılan tarihi olayları önemser. Diğer yandan, İslâm’ın zuhurundan sonra da Muharrem ayı, dini, sosyal ve tarihi önemi haiz olaylara sahne olmuştur. Bu durum Muharrem ayını, İslâm kültürü açısından daha da ön plana çıkarmaktadır.