İslâm Kültür ve Medeniyetinin Esasları Nelerdir?

İslam
İslam Kültür v e Medeniyetinin Esasları Nelerdir? Tevhid inancının Müslümanların Hayatına Etkilerine Nelerdir?  Kültür ve medeniyet; dinî, siyasi, sosyal, ekonomik, ilmî ve sanatsal alanlardaki gelişm...
EMOJİLE

İslam Kültür v e Medeniyetinin Esasları Nelerdir? Tevhid inancının Müslümanların Hayatına Etkilerine Nelerdir? 

Kültür ve medeniyet; dinî, siyasi, sosyal, ekonomik, ilmî ve sanatsal alanlardaki gelişmelerle zaman ve mekân içerisinde oluşur. Medeniyetler, kendilerine özgü esaslar sayesinde birbirlerinden ayırt edilirler. İslam kültür ve medeniyetinin de üzerine kurulu olduğu temel esasları vardır.

İslam Medeniyetinin Esasları Nelerdir?

Tevhid:

Tevhid inancı, İslam ümmetinin ilim, sanat, düşünce ve sosyal hayatının her alanında etkili olmuştur. İslam medeniyeti tevhidî yani bütüncül bir âlem/varlık anlayışına sahiptir. İslam inancında Allah (c.c.) her şeyin tek yaratıcısı ve tek sahibidir.

Tevhid İnancının Müslümanların Hayatına Etkileri Nelerdir?

  • Şirkin reddedilir
  • Her işte yalnızca Allah’ın rızasının gözetilmesi
  • Şehrin merkezinde bir caminin bulunması
  • Hayata bakışta din, dünya ve ahiret ayrımının olmaması
  • Sanat eserlerinin Allah’ın birliğine aykırı unsurlar içermemesi
  • Mimari eserlerde Allah’ın tekliğini hatırlatacak bir tarzın kullanılması
  • Ezanın yeryüzünde tevhidin sembolü olarak yankılanması

Hürriyet:

Hürriyet kişinin kendi iradesiyle karar verebilme ve kararını uygulamaya koyabilme özgürlüğüdür. Her insan hür olarak yaratılmıştır. Hürriyet doğuştan gelen temel bir haktır. İslam’da hürriyet dinî, ahlaki, hukuki ve toplumsal yönleriyle bir bütün olarak ele alınır. İslam’da hürriyet, insanın yalnızca Allah’a (c.c.) kulluk ederek, bütün dünyevi otoritelerden kurtulmasıdır. Allah’a kul olmak kişiyi kendi nefsi dahil köleleştiren her türlü gücün baskısı ve boyunduruğu altına girmekten korur.

İslam; inanç, düşünce ve ifade özgürlüğünü tanır. Savaşlarda esirlere bile kötü muamelede bulunulmasına izin vermez. Sınıfsal ayrımcılığın olduğu bir toplum yapısını kabul etmez. İnsan özgürlüğünü kısıtlayan baskıcı yönetim anlayışlarını reddeder. İslam dinine göre insan için aslolan esaret değil hürriyettir.

İlmîlik:

İslamiyet, yeryüzünde insanlığı ilme sevk eden ve ilim tahsilini ibadet sayan yegâne dindir. Bu yüzden İslam medeniyeti ilim medeniyeti olarak nitelendirilir. İlmî çalışmalarda gösterilen gayret; mantık, kelam, felsefe, hadis, tefsir, fıkıh, tarih, dil, fizik, kimya, matematik, tıp ve astronomi gibi ilimlerin gelişmesini sağlamıştır. Müslümanlar vahyin rehberliğinde bilginin kaynağıyla güçlü bir irtibat kurarak sürekli edindikleri yeni tecrübelerle İslam medeniyetini zirveye taşımışlardır.

Özgünlük:

İslam medeniyeti, karşılaştığı İran, Yunan ve Hint gibi medeniyetlerden aldıklarını İslam potasında eritmiştir. Devraldığı mirasın, tevhide uygun olanını kullanmış, aykırı olanlarını ise ya ıslah etmiş ya da reddetmiştir. İslam medeniyeti eklektik, taklitçi ya da öykünmeci bir tutum içinde olmamış; kendine özgü yapısını her zaman korumuş, özgün eserler vermiştir.

Yerellik:

İslam medeniyeti yerel değerleri her zaman göz önünde bulundurmuş; yayıldığı bölgelerdeki kültürel farklılıkları zenginlik olarak değerlendirmiştir. Kültürel asimilasyona karşı çıkmış; yerel olana zarar vermemiş ve onu korumuştur. Böylece Araplar, Türkler, Hintliler ve diğer İslam toplulukları farklı yerel kimlikleriyle İslam medeniyetini meydana getirmişlerdir.

Evrensellik:

İslam sadece belli bir kavme değil, tüm insanlığa gönderilmiştir. Hz. Peygamber’in son peygamber olması İslam’ın insanlığın kıyamete kadar bütün ihtiyaçlarına cevap vereceği anlamına gelir. İslam medeniyeti, kaynağı, içeriği ve mesajı itibarıyla evrenseldir. Meydana getirdiği eserler tüm insanlığa hitap eder.

Sulh:

İslam kelimesinin bir anlamı da barış ve esenliktir. İslam’da sulh ve cihat birbirini tamamlayan iki olgudur. İslam adaleti hâkim kılarak toplumsal barışı tesis eder. Müslümanlar fethettikleri hiç bir ülkede din birliği siyaseti gütmemişler, dinî çoğulculuğu sosyal bir esas olarak kabul etmişlerdir.