Gizem Gül’ün röportajı
Halil Necipoğlu, hafız, imam hatip, musiki alanında çalışmalar yapan bir bestekar. Aynı zamanda bir neyzen… Ve son olarak da Star TV’de Ramazan ayı boyunca sahur programı ile karşımızda. Aslında daha çok musiki alanında yaptığı çalışmalar ile tanıdığımız Halil Necipoğlu daha önce Camideki Adam adıyla bir albüm çıkardı. Ayrıca son olarak da Cevşen Duası’nı besteledi. Dini eğitiminin yanı sıra müzikle küçük yaşlarda ilgilenmeye başlayan Necipoğlu, müziğin insan gönlünde bir iyileştirici etkiye sahip olduğunu söylüyor. Hafız olmanın kendisine çok büyük bir sorumluluk yüklediğinin altını çizerek, insani gayretlere kapılmamaya gayret gösterdiğini dile getiriyor. Din görevlisi olmakla kalmayıp farklı alanda hizmet vermeyi sürdüren Halil Necipoğlu, tüm yaptıklarını “Baki kalacak kubbede hoşsada” olsun diyerek özetliyor. Daha önceki yıllarda da Ramazan programları yapan Halil Necipoğlu, bu yıl daha geniş bir kitleye ulaşmasının nedenini de ‘talkshow’ tadında program yapmalarına bağlıyor. İşte Halil Necipoğlu ile Ramazan üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşi…
Bezm-i Alem Valide Sultan Camii imam hatibi olarak görev yapıyorsunuz. Aynı zamanda müzikle ilgileniyorsunuz. Daha önce çıkardığınız albümler var ve son olarak da Cevşen Duası’nı bestelediniz. Din eğitiminizin yanı sıra musikiye olan ilginiz nasıl başladı? Öncellikle bundan bahsederek başlayalı.
Bu bir fıtrat, hiçbir şey bizden menkul değildir. Sadece farkına varabiliyorsak ne mutlu… Rabbimiz kendi letafetini üzerimizden gösteriyor. Şunu unutmamak gerekiyor, nasıl ki güzel güzelin ayinesi ise ki en güzel olan Rabbül Alemin’dir. Biz de O’na ayna olma gayretindeyiz.
Musiki çalışmalarında dini mesajları dini müzik formunda eserler ile insanlara sunuyorsunuz. Musiki ile dini mesajların verilmesi noktasında nasıl bir görev üstlendiniz? Ve bu işe ilk başladığınız yıllarda insanların size farklı tepkileri oldu mu?
Müzik bir su kanalına benziyor. İstediğiniz yöne çevirebileceğiniz bir kanal. Müziğin iyileştirici, öğretici, düşündürücü gücünü yüklediğimizde bu kanal, suyun toprağa can verdiği, bereketlendirdiği gibi insan gönlünde de en azından iyileştirici etkisini gösterecek… Ulaştığı her duygu sahibinde olumlu tesir etmiş olacak ki çalışmalarım, geri dönüşler bizi teşvik edici olmuştur hep…
Siz aynı zamanda hafızsınız. Kur’an-ı ezbere bilmek nasıl bir hissiyata hasıl olmak demek? Öncelikle bize biraz bunu anlatmanızı rica ediyorum.
Hafız olmak çok büyük, çok büyükten de büyük bir nimet… Lakin yüklediği sorumluluk ondan da büyük.
İnsanı zafiyetlere kapılmamaya gayret ederim
Hafız olmak aynı zamanda ‘canlı Kur’an’ olmayı gerektirir. Siz bu sorumluluğu yerine getirme noktasında kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsani zafiyetlere kapılmamaya gayret ederim çok zaman, zira hep hatırımda tutmalıyım derim, sorumluluklarım var derim, sırf bu yüzden gerçek hayatta utanmamak için korkulu yaşarım…
İmam hatip olarak görev yapıyorsunuz, musiki ile ilgileniyorsunuz, ney üflüyorsunuz, televizyon programı yapıyorsunuz. Peki bunların hepsini bir bütün halinde değerlendirirsek hepsinin aslında tek bir amaca hizmet ettiğini söyleyebilir miyiz?
“Baki kalacak kubbede hoşsada” olsun inşallah…
Bu yıl Ramazan programı ile izleyiciler ve sizi sevenlerle buluşuyorsunuz. Bu yıl Ramazan nasıl geçiyor, gerçi son günlere yavaş yavaş yaklaşıyoruz, belki de nasıl geçti diye sormak gerek…
Ramazan ayı, benim dünya ve ahiret konularında çok yoğun geçen günlerimin ayıdır. Geçtiğimiz üç yılın Ramazan’ında değişik televizyonlara iftar ve sahur programları yapmıştım çok farkedilmemişti. Bu yıl ise daha geniş kitleye ulaşan program yapıyorum, zamanım dolu dolu geçiyor bu yüzden, zira yüksek huzura çıkmak öyle kolay değil.
Yoğun kulluk mevsimi Ramazan
Ramazan ayı sizin için ne ifade ediyor? Hayatınıza ne gibi farklılıklar getiriyor?
Zamanın kalbi, İslam milletine ruh üfleyen, yoğun kulluk mevsimi, insanlığa verilmiş en büyük nimet Ramazan… Ramazanlaşmak isteyenlerden olma gayretindeki farklılıklar ne ise oraya yönelme gibi farklılıklar getiriyor hayatıma Ramazan…
“Nerde o eski Ramazanlar” diye artık klasikleştiğini rahatlıkla söyleyebileceğimiz bir hayıflanma haline gelen eski Ramazanlara özlem konusunda siz nasıl düşünüyorsunuz? Siz de “Nerde o eski Ramazanlar” diye iç geçirenlerden biri misiniz?
Doğrusu, her gelen geçen ne varsa kendini mutlaka hatırlatır değişik vesilelerle… Eski ramazanları hüzünle karışık ananlardanım ben de. Hüznüm ve özlemim dünyasını değiştiren akraba, dost arkadaş ve sevdiklerimle açtığım oruçlarım, kıldığım teravihlerim vs… Lakin “anı yaşamak”tır asıl olan, bunu bildiğimi bilirim ve ben her günümden razıyım...
Talkshow tadında bir program yapıyoruz
Ramazan programı yapan bir kişi olarak Ramazan programlarını nasıl buluyorsunuz? Sizden bu konuda bir değerlendirme almak isteriz.
Ramazan iftar ve sahur programları için ne kadar da düşünülse bu güne yıllar ötesinden gelen format dönüştürülemiyor bir türlü… Fakat, birbirine ikiz kardeş yapımlar içinde bizim projemiz özellikle bu yıl parkurda öne çıktı. Nedeni ise bence biz bir anlamda talkshow tadında program yapıyoruz… Burada din, ahlak, sosyal hayatın içinden sohbet ediyoruz. Meşru müziğin her çeşidi, ezan, Kur’an, dua gibi farklı müzik türlerinden eserler okuyorum. Bu da aziz halkımın, ‘işte bu benim de sesim ve duygularım’ demeleri üzere ortak paydada buluşmamızdır.
Geçtiğimiz günlerde programınıza Ertuğrul Özkök konuk olmuştu ve bu durum özellikle sosyal medyada geniş yankı buldu. Siz bu konuyla ilgili yapılan yorumlara ilişkin neler söylersiniz?
Ertuğrul Özkök tanınan bilinen bir yazar. Din ve hayata bakışı dolayısı ile Sayın Özkök’ün duygu düşünce ve buna bağlı davranış biçimlerine biz bir yergide veya övgüde bulunmaya mezun değiliz. Kaldı ki Sayın Ertuğrul Bey bence, dini inançlar sadedinde fevkalade sağlam temelli bir entelektüel. Ve bana kalırsa o, iç sesine kulak kabartan ve yine fikrimce herkeslerden sakladığı bir iletişim halinde yaşıyor yüce Rab ile… Bizim programımıza geldiği için çok mutlu oldum, bir kere bunu söylemeliyim. Zira kutsal emanetlerle ilgili yaptığı çalışma doğru zamanda yapılmış başarılı bir çalışma, o projeden yola çıkarak dini bir çok konudan söz edildi programda hatırlayacaksınız… Gayet de iyi olduğunu düşünüyorum.
Ertuğrul Özkök’ün gönlünde tutuşan Allah aşkını gördüm
Sayın Özkök zarif, naif çok latif çok samimi idi. Dolayısı ile ben onun gönlünde tutuşan ateşi, Allah aşkını gördüm… Sosyal medyada yorumların yankısına gelince (takip etmedim ama) muhtemelen menfilik üstüne olmuştur. Asla doğru değil! Fikrimce, Sayın Özkök’ün bu tarafının tanınması gerekir. O vakit benim gördüğüm görülecektir. Yorumları elbette saygı ile karşılıyoruz ama şunu mutlaka söylemem lazım. Bir gün sonra yayını başından sonuna banttan seyrettim. Programın içinde bir detay var ki muhteşem… Son dakikalar ”Ezan-ı Muhammedi”yi okurken öyle bir duruş göstermiş ki, böyle bir huşu-u nadir kişilerde görebiliriz.
Elbette o “Ezan-ı Muhammediyeye”… Sonuç olarak Ben Sayın Ertuğrul Bey’in dini değerlere ve bizatihi dine duyarlı saygılı biri olduğunu, elinin duaya gönlünün her daim Allah’a açık olduğunu gördüm.
On5yirmi5