Abdullah Yıldız’ın Yeniakit gazetesindeki yazısı…
Diyanet İşleri Başkanlığımızın 1986’da Ekim ayının ilk haftasını “Camiler Haftası” ilan etmesinden beri, bu haftada ve hatta tüm Ekim ayında “Camiler Haftası” kutlanıyor; camilerin hayatımızdaki yeri ve önemi bağlamında her yıl bir konu belirlenerek çeşitli etkinliklerle gündeme taşınıyor.
Ekim 2015 Camiler Haftası’nın konusu ise “Namazla Arınma” olarak belirlendi. Namaz GönüllüleriPlatformu adına bu karardan ve yapılan çalışmadan büyük memnuniyet duyduğumuz gibi, Diyanet Teşkilatımıza elimizden gelen bütün desteği sunduk ve sunmaya da devam ediyoruz. Namazla Diriliş Seferberliğimizin 10. yılına girerken, Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu çalışmayı Türkiye geneline taşımasının büyük bereketlere vesile olacağına inanıyoruz. Bu vesile ile Diyanet Teşkilâtımıza ve özellikle Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmez hocamıza, şükranlarımızı arz ediyoruz.
“Namazla Arınma” konulu kitap, broşür, sinevizyon, kamu spotu ve kartelalar hayli güzel olmuş…
Bu materyalleri www.diyanet.gov.trwww.namaz.diyanet.gov.tr sitesinde bulabilir, indirebilirsiniz.
Namazla ilgili olarak ayetlerden ve hadis-i şeriflerden derlenen “Din’in Direği“, “Mü’minin Miracı“, “Cennet’in Anahtarı” gibi terkipleri ve aşağıdaki etkili spot cümleleri burada paylaşmalıyız:
“Beş Vakit Buluşma“; “Beş Vakit Arınma“; “Beş Vakit Diriliş“; “Beş Vakit Huzur“…
“Namaz Diriliştir“; Üşenme! “Namaz Aşktır“; Vazgeçme! “Namaz Huzurdur“; Terketme!..
Ayet-i kerimelerden oluşan kartelada ilk olarak, Mü’minûn suresinin 23/1-2.ayetlerini görüyoruz: “Müminler kesinlikle kurtuluşa ermiştir; Ki onlar, namazlarında derin bir huşû/saygı hali yaşarlar.”
Hadis-i şerif kartelasındaki; “Rükûları, secdeleri, abdestleri ve vakitlerine riayet ederek beş vakit namaz(ı kılmay)a devam eden ve bu beş vakit namazın Allah katından gelen bir emr-i hak olduğunu kabul eden kimse cennete girer.” (İbn Hanbel, IV, 266) hadisi ise yukarıdaki âyeti tefsir ediyor.
Bu sene Camiler Haftası’nın açılış programı, hac nedeniyle 11 Ekim 2015 Pazar günü, Süleymaniye Camii‘nde, Saat 14.00’de gerçekleşecek. Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmez‘in de bir konuşma yapacağı programa bütün Namaz Gönüllülerini ve İstanbullu kardeşlerimizi bekliyoruz.
Diyanet İşleri Başkanlığımızın hazırladığı ve yetkin hocalarımızın makalelerinden oluşan “Cami ve Namazla Arınma” kitabı ile aynı konuyu daha etkili ve özet olarak işleyen “Namaz” broşürünü mutlaka almalı ve çok sayıda insanımıza ulaşması için Diyanet görevlilerimize yardımcı olmalıyız.
Yeri gelmişken, “Cami ve Namazla Arınma” kitabında yer alan “Namazla Dirilmek” başlıklı makalemden söz etmeyi ve bazı cümleleri özetle sizlerle paylaşmayı görev biliyorum:
“Namaz; sürekli ve kesintisiz olarak, vakit vakit bizi hep diri tutan dinamik bir ibadettir.
Efendimizin, “İslâm’ın beş esas üzerine bina edildiğini” beyan buyuran hadis-i şeriflerinde; İslâm’a girmenin olmazsa olmaz şartı olan kelime-i şehadetin ardından sıralanan dört temel ibadet içinde namazın ilk sıraya konması oldukça anlamlıdır. Diğer ibadetlerden zekât zengin olanlara yılda bir kez, oruç sağlıklı olanlara yılda bir ay, hac imkân ve yol bulabilenlere ömürde bir kez farz iken, namaz günde beş vakit olarak farz kılınmıştır. Dahası, İslâm’da ilk farz kılınan ibadet namaz olmuş; sonra hicretin ikinci yılında oruç ve zekât, dokuzuncu yılında da hac farz olmuştur… Huzurda kıyam duran, rükû rükû Allah’a baş eğen, secde secde O’na yakınlaşan müminler, her namazla her vakit yenilenir; her kıyamla yeniden ayağa kalkar, doğrulur ve dirilirler. İşte bu, kesintisiz ve sürekli bir devrim ve devinimdir. Namazın bu devrimci karakteri, onun “Tevhid Eylemi” oluşu hakikatinde saklıdır:
Namaz ibadeti; kıyamı, kıraati, rükû’u, sücûdu, kuûdu, tekbiri, tesbihi, tehlili, tahmidi, duası, niyazı, zikri, tevbesi ve istiğfarı ile baştan sona “Tevhid” inancının “eylem”e dönüşmüş biçimidir; dilin, kalbin ve bedenin tam bir uyum ve harmoni ile içinde yer aldıkları muhteşem bir amelî Tevhid!
Yalnız Allah’a kul olanların “mihrâb”a (harp meydanına) çıkarak, şeytanla ve nefisleri ile savaşmalarını ve onları mağlup etmelerini sağlayan bir tür “büyük cihad”!
Yalnız O’nun huzurunda el-pençe divan durarak, Allah adına Allah’ın düşmanlarına karşı kıyam!
Yalnız Allah’ın önünde eğilerek, O’ndan gayrısına baş eğmemenin adı: rükû!
Yalnız Âlemlerin Rabbinin huzurunda yere kapanarak, O’na en yakın olmanın tadı: secde!
Yalnız O’nun divanında diz çökerek, Efendimizin Miraç’ta Rabbi ile sohbetinin yâdı: ka’de!
Yalnız O’nun kelâmını kıraat ve tefekkür ederek, sadece O’nu hamd ile tesbih edip yalnız O’na dua, niyazda bulunarak, yalnızca O’nu rab ve ilâh kabul edip sadece O’nu büyük tanıyarak, O’na tevbe ve istiğfar ile sürekli O’nu zikrederek eda edilen diri, diriltici, diri tutucu bir Tevhid eylemi!”