Bu gece Mübarek Berat Kandili

İslam
Cenab-ı Hakk’ın biz kullarına ekstradan ihsan ettiği fırsatlar pazarı, mübarek üç ayların yarısına geldik. Bu kutlu zaman dilimi, Regaip’le bize “Hoş geldin” derken Miraçla yük...
EMOJİLE

Cenab-ı Hakk’ın biz kullarına ekstradan ihsan ettiği fırsatlar pazarı, mübarek üç ayların yarısına geldik. Bu kutlu zaman dilimi, Regaip’le bize “Hoş geldin” derken Miraçla yükselişimizi hızlandırmamızı istemişti sanki. Bugün ise Berat Kandili.

Ramazan’da gerçekleşecek büyük buluşmaya beratımızı alarak gitmemiz isteniyor; tertemiz ve günahlardan arınmış olarak.

Üç aylar ve içindeki mübarek geceler aynen namazdan önceki abdest, ezan ve nafile namazlar gibi bir ön hazırlık anlamına geliyor. Bu dönemin zirvesi ise Ramazan ayı ve Kadir Gecesi. Ramazan’a ve Kadir Gecesi’ne tam hazırlıklı gitmek bu geceleri değerlendirmeye bağlı. Bu geceleri hakkıyla değerlendirebilenler ancak Ramazan’ın hazzını iliklerine kadar hissedebiliyor.

Tefsirlerde bu gece ile ilgili olarak şu şekilde izahlar yer almaktadır: Vergi ödendiği zaman nasıl ki vergi borçlusuna borcundan kurtulduğunu gösteren bir belge veriliyorsa, yüce Allah da bu gece mü’min kullarına berat yazar. Zaten bu gecenin dört adı vardır: “Mübarek Gece”, “Berae Gecesi”, “Sakk (Belge ve senet demektir zira Allah Teala bu gece mü’min kullarına berat yazar) Gecesi”, “Rahmet Gecesi.”

Bediüzzaman Hazretleri bu gecenin ehemmiyetiyle alakalı olarak şunları söyler: “Bu gelen gece olan Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin programı nev’inden olması cihetiyle Leyle-i Kadr’in kudsiyetindedir. Her bir hasenenin karşılığı Leyle-i Kadir’de otuz bin olduğu gibi, bu Leyle-i Berat’ta her bir amel-i sâlihin ve her bir harf-i Kur’an’ın sevabı yirmi bine çıkar. Sair vakitte on ise, şuhur-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyali-i meşhurede on binler, yirmi bin veya otuz binlere çıkar. Bu geceler, elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldiği kadar Kur’an’la ve istiğfar ve salâvatla meşgul olmak büyük bir kârdır.”

Görüldüğü gibi bu gece Kadir Gecesi’ne en yakın gece olması itibarıyla de önemlidir ve kıymeti neredeyse Kadir Gecesi kadardır.

Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) de bu geceye çok ehemmiyet vermiştir. Ebu Hüreyre’den rivayet edildiğine göre: Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz şöyle buyurmuştur:

– “Şaban ayının on beşinci gecesinin ilk vaktinde Cebrail (a.s) bana geldi; şöyle dedi:

– “Ya Muhammed, başını semaya kaldır. Sordum.

– “Bu gece nasıl bir gecedir? Şöyle anlattı:

– “Bu gece, Allah-u Teala, rahmet kapılarından üç yüz tanesini açar. Kendisine şirk koşmayan hemen herkesi bağışlar. Meğer ki bağışlayacağı kimseler büyücü, kâhin, devamlı şarap içen, faizciliğe ve zinaya devam eden kimselerden olsun. Bu kimseler tövbe edinceye kadar, Allah-u Teala onları bağışlamaz.

Gecenin dörtte biri geçtikten sonra, Cebrail yine geldi ve şöyle dedi: “Ya Muhammed, başını kaldır. Bir de baktım ki, cennet kapıları açılmış.

Cennetin birinci kapısında bir melek durmuş şöyle sesleniyor: “Ne mutlu bu gece rükû edenlere.

İkinci kapıda da bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: “Bu gece secde edenlere ne mutlu”.

Üçüncü kapıda duran melek ise şöyle sesleniyordu: “Bu gece dua edenlere ne mutlu.” Dördüncü kapıda duran melek gür sesiyle nida ediyordu: “Bu gece, Allah’ı çokça zikredenlere ne mutlu”.

Beşinci kapıda duran melek: “Bu gece Allah korkusundan ağlayan kimselere ne mutlu.” diyordu.

Altıncı kapıda duran melek: “Bu gece Müslümanlara ne mutlu!” derken, yedinci kapıda da bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: “Günahının bağışlanmasını dileyen yok mu ki, günahları bağışlansın.”

Bunları gördükten sonra, Cebrail’e sordum: “Bu kapılar ne zamana kadar açık kalacak?

Şöyle dedi: “Ya Muhammed, Allah Teala, bu gece, Kelp kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısı kadar kimseyi cehennemden azat eder.”

Üç aylara ayrı bir ruh ve mâna içinde giren Peygamber Efendimiz özellikle Şaban ayına özel bir ehemmiyet verir, başka zamanlarda görülmemiş bir derecede ibadet ü taate yönelirdi. Bu ayın çoğu günlerini oruçlu geçirirken, geceleri de diğer gecelerden çok farklı bir şekilde ihya ederdi.

Bir Berat Gecesi’nde uyanıp da Resûlullah (aleyhissalâtü vesselam)’ı yanında bulamayan Hz. Âişe, kalkarak Efendimizi aramaya başladı. Sonunda Peygamberimizi Cennetü’l-Bakî mezarlığında başını semaya kaldırmış dua eder bir halde buldu.

Evet, Ramazan ayına on beş günümüz kaldı. Bu mübarek ayı en iyi şekilde karşılamak için bu geceyi iyi değerlendirelim. Senelik kader programımızın belirlendiği, Rahmeti Sonsuz’un dünya semasına nüzul edip “Yok mu benden af dileyen, günahlarını bağışlayayım!” dediği, rızıkların paylaştırıldığı bu müstesna geceyi ibadetle, zikirle, duayla, Kur’an okuyarak ve secdeyle geçirelim. Ramazan ayına elimizde Beratımızla girelim.