Prof.Dr. Hayrettin Karaman Yenişafak gazetesindeki yazısında bireyse emeklilik konusuna devam ediyor..
Faizin karışmadığı ve uzun vadeli yatırım mahiyetinde olan bireysel emekliliğin caiz olduğunu ifade ettiğim yazı üzerine şu soru geldi:
Devlet bireysel emeklilik için para yatıranlara, tasarrufu teşvik için katkıda bulunuyor, bu caiz midir?
Devlet kamu için yararlı gördüğü alanlara yardımlar ve harcamalar yapar. Bu cümleden olarak tüketimi sınırlamak, tasarruf yoluyla sermaye birikimini ve böylece hem milli üretim ve gelirin hem de istihdamın artmasını sağlamak için (bunda kamu yararı bulunması sebebiyle) caiz gördüğümüz bireysel emekliliğe para yatıranlara hibe (bağış) mahiyetinde yardımda bulunabilir.
Sosyal sigorta sistemine gelince:
İslam’da sosyal güvenliğin para kaynağı ve uygulama şekli mevcut sosyal güvenlik sistemlerinde olandan farklıdır. Bu sistemde para kaynağı devletin bazı gelirleri, dini vergi olan zekat, mecburi borç olan nafaka (muhtaç yakınların geçimini sağlama yükümlülüğü) ve gönüllü bağışlar ile vakıf gibi kurumların fonlarından oluşur.
Belli bir iş kolunda çalışanların gönüllü katkıları (karşılıklı hibe) ve bunların helal yoldan nemalandırılması, sonra adil olarak dağıtımı şeklinde bir kaynak oluşturmak da mümkündür.
Geçimini (temel ihtiyaçlarını, havâic-i asliyyesini) sağlayamayan kimseler fona katkı yapsın yapmasın devletin yönettiği sosyal sigortadan istifade eder, aç ve açık kalmazlar. Bu konuda temel kural şudur: Ümmet içinde muhtaç olanların ihtiyaçlarını, ihtiyacından fazlasına sahip olanlar karşılamakla yükümlüdürler. Yükümlü olanlar serbest iradeleriyle bu din emrini yerine getirmezlerse devlet fazlası olandan alır (mesela sosyal adalet vergisi koyar) ve muhtaç olanlara verir.
Bugün ülkemizde uygulanan sosyal sigorta sisteminde işçi ve işverenden kanun zoruyla para kesiliyor, bu paralar -her zaman- islamî olmayan, olmayabilen araçlarla nemalandırılıyor ve kullanılıyor, emeklilik zamanı gelince de ihtiyaca göre değil, başka kriterlere göre dağıtım yapılıyor. Prim kesilen işçi ihtiyaç içinde olabiliyor, buna rağmen ondan da prim alınıyor, primi az olan işçi emekli olduğu zaman daha fazlasına ihtiyacı olduğu halde az para verilebiliyor, buna karşı refah içinde olan emeklilere de daha fazla maaş ödeniyor.
Bu ve benzeri gerekçelere dayanarak ben öteden beri şunu söylüyorum: Helal haram konusunda hassas (takva sahibi) olan kimseler, kendilerinden ve işverenlerinden kesilen primleri enflasyon farkı ile birlikte (toplu para ve maaş olarak) aldıktan sonra durumuna bakmalı, eğer hala sigortadan maaş almaya muhtaç ise alıp yemeli, değil ise alıp öncelikle aynı sisteme bağlı olup yoksulluk çeken emeklilere vermelidirler.