Yahudilerde Mezhepler

Dinler
Müslümanlarda olduğu gibi, Yahudilerde ve Hıristiyanlarda da mezhepler vardır. Yahudi ve Hıristiyanlardaki mezheplerin Müslümanlarda ki mezheplerden farkları vardır ve bu farklardan birisi, Yahudilerd...
EMOJİLE

Müslümanlarda olduğu gibi, Yahudilerde ve Hıristiyanlarda da mezhepler vardır. Yahudi ve Hıristiyanlardaki mezheplerin Müslümanlarda ki mezheplerden farkları vardır ve bu farklardan birisi, Yahudilerde ve Hıristiyanlardaki mezheplerin itikatlarının tamamı batıl üzeredir, onlarda hak üzere olan hiçbir mezhep yoktur. Müslümanlarda ise batıl mezhepler olsa da hak üzere olan ehlisünnet mezhebi vardır, yani hak üzere olan bir fırka her zaman vardır ve var olmaya da devam edecektir.

YAHUDİLERDE MEZHEPLER ÜÇ DÖNEMDE ELE ALINIR…

a) Hıristiyanlık öncesi Yahudi mezhepleri ki bunlar 5 tanedir.

b) İslam sonrası Yahudi mezhepleri ki bunlar 4 tanedir.

c) Günümüzdeki Yahudi mezhepleri ki bunlar da 5 tanedir.

Hıristiyanlık öncesi Yahudi mezhepleri…

Hıristiyanlık öncesi Yahudi mezhepleri şunlardır;

1-Hasidîler

2- Ferisîler

3-Sadukîler

4-Essnîler

5- Zelotlar.

Şimdi bunlardan kısaca, her mezhebi diğer mezheplerden ayıran özellikleriyle zikretmeye çalışalım;

a) Hasidîler; Siyasete ilgi duymamışlardır, kendilerini Süleyman Mabedinin onarımına, bakımına ve temizliğine vakfetmişlerdir. Tevrat’ın hükümlerini öğrenip öğretmekle iştigal etmişlerdir. Tevrat’a sıkı sıkıya bağlı olup, Talmut’a -geçen yazımızda bahsetmiştik- itibar etmezler, Tanrıya kalben ulaşmaya gayret ederlerdi, dünyevi hayatı önemsemeyip dini hayata endeksli yaşarlardı ve bu sebeple çocuklarını dini okullarda okuturlar, dini eserleri öğretirler ve dine bağlı olarak yetişmesine azami gayret gösterirlerdi. 13. y.y’a kadar varlıklarını sürdürebilmişlerdir.

b) Ferisîler; Bu mezhep Yahudiliğe yön ve şekil veren önemli bir mezheptir. Bu mezhebin mensupları Tevrat ile birlikte Talmut’a da itibar ederler. Yahudi hükümlerinin, yasalarının tartışılıp, değişik şekillerde yorumlanabileceğini kabul ederler. Mensupları genelde orta tabakadandır. İncillerde Ferisîlerin İsa Mesih’e düşmanca davranışları zikredilmektedir –İsa Mesih hakkında gösterime giren filmlerde, İsa Mesih’e düşmanlık eden, çarmıha geren Yahudilerin Ferisî mezhebine mensup kişiler olduğu gözlemlenmektedir.- M.S. 70 yılına kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Ferisîler, Allah’ın her şeyi kontrol ettiğine, hür iradenin varlığına, ölümden sonra dirilmeye, öldükten sonra ceza ve mükâfata, Davud (a.s)’ın soyundan bir Mesih geleceğine, cennete, cehenneme, cinlere ve meleklere inanmışlardır.

c) Sadukîler; Ferisîliğe karşı olan bir mezheptir, mensupları aristokrat sınıftandır, bunlarda İsa Mesih’e düşmanca davranışlar sergilemişlerdir. Sadece Tevrat’a bağlı olup Talmut’a itibar etmemişlerdir. Bir hüküm Tevrat’ta yoksa onu kabul etmemişlerdir. İnsanın kendi kaderini kendisi belirlediğine, yeniden dirilmenin olmadığına ve ruhun ölümlü olduğuna inanmışlardır. M.S. 70 yılına kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir.

d) Essenîler; Bu mezhebe girişin belirli kuralları vardır, mezhebe giriş süreci 3 yıl sürmektedir, mistik yönleri ağır basmaktadır. Bu mezhebe bağlı olanlar daima beyaz giymişler, el sanatları ve çiftçilikle uğraşmışlar, yiyecek ve giyecekleri ortak kullanmışlardır. Ticaretle uğraşmamış ve kanaatkâr olarak yaşamaya gayret etmişlerdir. Bedenlerinin şişman olmamasına dikkat etmişler, lüks olacağından yünden elbise giymemeye özen göstermişler, silah imal etmemiş ve savaşa karşı çıkmışlardır. Evliliğe neslin devamı açısından büyük önem vermişler, mal mülk edinmemeyi ilke edinmişlerdir. Büyük günah işleyenleri toplumdan dışlamış, yiyecek-içecek vermemişler ve büyük günah işleyen kişi eziyet çekip pişman olana kadar aralarına kabul etmemişlerdir. Ancak, Yahudilikte bu kadar sağlam inançları olmasına rağmen Essenîler güneşe tazim göstermiş ve tenasuh/reenkarnasyon (ruh göçü)’ne inanmışlardır. M.S. 70 yılına kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir.

c) Zelotlar; Dini bir mezhep olmaktan çok siyasi ve ideolojik bir mezheptir. Roma imparatorluğuna haraç ödemeyi reddetmişler, Roma İmparatorunu “Rab” olarak tanımayı kabul etmemişler, bunu dinden dönme olarak görmüş ve ayaklanmışlardır. Yahudi işbirlikçilere ve Romalılara karşı gerilla savaşı vermişler, 73 yılına kadar erkek, kadın, çocuk 960 Zelot savaşmışlar, teslim olmaktansa ölmeyi tercih etmişler, İmparatora Rab demeyi reddettikleri için işkencelerle öldürülmüşlerdir. İnanç bakımından Ferisîlere benzerlik gösterirler.

İslam Sonrası Yahudi mezhepleri…

İslam sonrası Yahudi mezhepleri şunlardır;

1-Rabbânî Yahudiler

2- Karaîlik

3-İseviyye

4-Yudganiyye.

Şimdi bunları kısaca, her mezhebi diğer mezheplerden ayıran özellikleriyle zikretmeye çalışalım;

a) Rabbânî Yahudilik; Ferisîliğin devamıdır, Tevrat’ı sadece ibadetlerde kabul etmiş, Talmut’a ağırlıklı önem vermiş, onunla amel etmişlerdir.

b) Karaî Yahudilik; Sadukîlerin devamıdır, bu mezhebin kurucusu hapiste İmam-ı A’zam ile görüşmüştür. Tevrat’a bağlıdırlar, Talmut’u kabul etmezler. Bu mezhebin adı Arapça “kıraat” kelimesinden türemiştir, Tanah’ı çokça okuduklarından bu ismi almışlardır, az sayıda da olsa günümüze kadar varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Günümüzde küçük bir grup Mısır’da ve İsrail’de yaşamaktadır. Hazar Türklerinden bir grup da Karaim mezhebini benimsemişlerdir ve Türkçe Tevrat okumaktadırlar. Karaîler’e göre, Kudüs’deki Mabed, “Dünya İdarecisinin” makamıdır, bu âlem hâdistir, bütün varlıkları yaratan Allah’tır, Tevrat ilk ve son gönderilmiş kitaptır, Tanrı Tevrat’ı kelime kelime yazdırmıştır, hesap günü vardır, Mesih gelecektir, Allah âlem yaratılmadan önce de vardır ve yardımcısı yoktur, Tevrat’ta yer almayan ibadetler kabul edilmemektedir.

c) Îsevî Yahudilik; Bu mezhebin kurucusu Ebû İsa İshak b. Yakub el-İsfahânîdir, Emevi halifelerinden Halife Mansur zamanında yaşamıştır, bu kişi kendisinin beklenen Mesih olduğunu ilan etmiş, Allah’ın kendisini Yahudileri kurtarmak için gönderdiğini söylemiş ve Yahudilerin büyük çoğunluğu da kendisine inanmıştır, günde 3 defa olan ibadeti 7’ye çıkarmış, Kudüs dışındaki yerlerde et yenilmesini ve şarap içilmesini yasaklamıştır.

d) Yudgâni Yahudilik; İseviyye mezhebinin kurucusunun ölümünden sonra yerine geçen Yudgân’a mensup mezheptir, zühdü emretmiş, fiilin kula ait olduğunu savunmuş, et ve içkiyi yasaklamıştır. Bu mezhebin en ilgi çekici yanı, Hz. Muhammed (s.a.v) ve Hz. İsa (a.s)’ı her ikisini birden peygamber olarak kabul etmeleridir.

Çağdaş Dönem Günümüz Yahudi mezhepleri…

Günümüzdeki Yahudi mezhepleri şunlardır;

1-Ortodoks Yahudiler

2- Reformist Yahudiler

3-Muhafazakâr Yahudiler

4-Yeniden Yapılanmacı Yahudiler

5-Sâmirîler.

1789 Fransız ihtilali Yahudi dünyasını da etkilemiştir. Çünkü Fransız ihtilalinden sonra Avrupa’da Yahudilere karşı tavırlar değişmiş ve Yahudiler önceye göre büyük rahata kavuşmuşlardır. Bu rahatlık Yahudilerin dini anlayışlarını da değiştirmiştir. Zira Yahudiler Mesih gelecek diye yüzyıllardır sıkıntılara katlanmış ve çekilen sıkıntılara beklenen Mesih’in ayak sesleri diye bakmışlardı. Ancak yüzyıllardır beklenen kurtarıcı Mesih’in gelmemesi Yahudilerin ümitlerini kırmıştı. Hem bu ümitsizlik ve hem de Fransız ihtilaliyle gelen rahatlamanın da etkisiyle Yahudiler artık bulundukları Avrupa ülkelerinde yaşamaya karar vermişlerdir. Bu durum onların dini inançlarını gözden geçirmelerine itmiş ve dini inançlarını modern dünyanın şartlarına uydurmaya gitmişlerdir, zira Yahudi inançları mevcut modern dünyaya uymamakta idi. İşte bu isteğin neticesinde de çağdaş dönem mezhepleri çıkmıştır.

a) ORTODOKS YAHUDİLER (İSRAİL YAHUDİLERİNİN MEZHEBİ); Bu mezhebin İsrail’in resmi mezhebi olması hasebiyle iyice bilinmesi gerekmektedir. Mezhep, Ferisîlikle başlamış, Rabbani Yahudilikle devam etmiş ve günümüzde de Ortodoks Yahudilik olarak ortaya çıkmıştır. Ortodoks Yahudilik günümüzde mensubu en çok olan mezheptir. Bu mezhep çoğunlukta İsrail’de hâkimdir ve günümüzdeki İsrail devletinin resmi mezhebidir. Daha yakın zamana kadar bu mezhebin haricindeki diğer Yahudi mezheplerinin İsrail’de faaliyet göstermesine izin verilmemekte idi. Ortodoksluk dışındaki diğer Yahudi mezheplerinin son yıllarda İsrail’de faaliyet yapmalarına izin verilmiş olsa da, resmî mezhebin dışındaki diğer mezhepler devlet desteği alamamaktadırlar.

Tevrat ve Talmut’a ikisine birden inanırlar. Ortodokslara göre Yahudiler, Tevrat’ın kanunlarına uymadıkları için sürgüne gönderilmişlerdir ve eğer Yahudi halkı tevbe eder ve Tevrat’ın bütün kurallarını gözetir, yerine getirmeye gayret ederlerse Mesih gelecek, Yahudiler gerçek evine dönecek ve Süleyman Mabed’i yeniden inşa edilecektir. Ortodoks Yahudiler Yahudi şeriatında bir değişiklik yapmayı veya yorumlamayı kabul etmezler. Bununla beraber günümüz şatlarında yaşayabilmek için şer’î hilelere başvururlar. Şer’î hilelerine örnek verecek olursak; Yahudi şeriatına göre cumartesi günü ateş yakmak yasaktır, Ortodoks Yahudiler, otomatik elektrik ayarlayıcı ile elektrikli eşyalardan o eşyaya dokunmadan faydalanırlar.

Ortodoks Yahudiler cumartesi günü araba kullanmazlar ve elektrikli aletlere dokunmazlar. Yiyecek ve içeceklerdeki dine uygunluk kuralı olan “KOŞER” (KAŞER), kuralına sıkı sıkıya uyarlar. Koşer kuralına uygun olmayan yiyecek ve içecekleri tüketmezler ve bu kurala uygun yiyecek ve içecek satmayan dükkânlardan alış-veriş yapmazlar. Yine Koşer kuralı gereği, et ile sütü bir arada yemezler, et pişen kapta süt, süt pişen kapta et pişirmezler.

Ortodoks Yahudiler kendi dışında kalan Yahudileri gerçek Yahudi kabul etmezler ve onlara günahkâr olarak bakarlar. Ortodoks Yahudilerin büyük çoğunluğu SİYONİST’TİR. Gördüğünüz gibi İsrail bir din devletidir, kanunları, kurumları, kuruluşları her şeyi dine göre belirlenmiştir. Eğer Tevrat’ın kurallarını hayatlarına tatbik ederlerse yeryüzünün hâkimi olacaklarına ve Süleyman Mabedini yeniden inşa edeceklerine inanmışlardır. İşte yeryüzündeki tek din devleti İsrail’dir ve yaptıkları da ortadadır, inançları doğrultusunda yaşamakta ve buna ulaşmak için de her şeyi caiz görmektedirler. Zira İsrail Yahudileri’nin inançlarına göre onlar, dünyanın efendileridir ve bunu onlara Tanrı tahsis emiştir.

b) REFORMİST YAHUDİLER; Reformist Yahudilik 19. y.y. başlarında Alman Yahudiler arasında çıkmıştır. Bu mezheptekiler Yahudilikteki bazı hususlarda reform yapmışlardır. Tıpkı şimdi İslam dininde de reform yapmak istedikleri gibi. Aşağıda yapılan reformların hangi alanlarda ve hangi hususlarda olduğunu okudukça, dinimizde yapılmak istenen reformların ve nerdeyse her gün bir yenisi eklenen fetvaların nerelere varacağını rahatlıkla tahmin edebilirsiniz.

Yahudilerin reform yaptıkları hususların bazısı şunlardır;

1- Din ile dünya işlerinin birbirinden ayrılması

2- Yahudilik ile Çağdaş Modern anlayışın birleştirilmesi

3- Başka toplumlar ile karışmaya engel Yahudi kültürünün yumuşatılması

4- Kadın-erkek ayırımının kaldırılması

Evet, yukarıda gördüğünüz birkaç madde uzun uzun açıklamaya muhtaç aslında. Lakin her akıl sahibi için, Yahudilerin kendi dinleri için yaptıklarının aynısını İslam dini için de yapmaya çalıştıkları aşikârdır. Bu hususlarda ayık olup bilinçli veya bilinçsiz, onların oyununa alet olmamalı, Selef-i Salih’in yolunu öğrenip ona sımsıkı sarılmalıdır.

Almanya’da başlayan reform hareketi daha sonra Amerika’ya taşınmış ve asıl gelişimini oradaki Yahudiler arasında tamamlamıştır. Amerikan Yahudilerinin % 40’ı reformisti Yahudilerdir. İsrailde ise 6-7 bin civarında bulunmaktadırlar.

Reformist Yahudiler 1885 Pittsburg Platformu’nda aldıkları kararlar neticesinde Ortodoks Yahudilerin inançlarını reddetmişlerdir.

Reformist Yahudiler, Yahudilikte reform yapmış ve bu reformun sonunda inanç olarak şu noktaya varmışlardır;

1- Yeniden dirilme yoktur. Öldükten sonra ceza ve mükâfat ve ruhun ölümsüzlüğü yoktur.

2- Yahudilerin Filistin’e dönüşü araştırılmaz, Kutsal Toprak ülküsü yoktur ve Mesih’in gelişi beklenmez.

3- Yahudiler bir millet değil, bir cemaattir. Sosyal adaleti sağlamak Yahudilerin görevidir!!!

4- İsrail tek Tanrı öğretisini telkin eden bütün dinlere (sözde) hoşgörülüdür.

5- Eski Yahudi Şeriatından sadece modern hayata uygun olanlar kabul edilebilir. Yiyip-içme, temizlik, giyinme ile ilgili dini kurallar kaldırılmıştır.

6- Tevrat Tanrı’dan inen bir kitap değil, ataların yaşadığı dini tecrübe ve olaylardır ve bu nedenle Tevrat bağlayıcı değildir.

7- Yahudilik bilim ile çatışmaz.

8- Sinagog’da kadınlar ve erkekler yan yana oturur. Sinagog’da erkeklerin başını örtme zorunluluğu yoktur. Dışarıdan evlenilebilir. Diğer din ve inançlara saygıyla bakılır. Sinagog ayinleri azaltılmalıdır, müziğe yer verilmelidir. Yahudi olmayanlar da kendi din ve inançları ile kurtuluşa erebilirler.

İşte sonuç olarak müslümanları vardırmaya çalıştıkları nokta ve İslam dininde reform yaparak ulaşmaya çalıştıkları hedef nihayet yukarıda okuduğunuz maddelerdir.

c) MUHAFAZAKÂR YAHUDİLER; Muhafazakâr Yahudilik 19. y.y.’da Almanya’da Reformist Yahudiliğe bir tepki olarak meydana çıkmıştır. Muhafazakâr Yahudiliğe asıl kimliğini “Solomon Schatter” vermiş olup “Katolik Siyonist İsrail” teorisini ortaya koymuş ve böylece Muhafazakâr Yahudilik Siyonist bir anlayışa bürünmüştür. Muhafazakâr Yahudiler günümüzde Amerika da Reformist Yahudilikten sonra, İsrail’de ise Ortodoks Yahudilikten sonra ikinci büyük mezheptir. Muhafazakâr Yahudiler ile Reformist Yahudiler arasındaki en büyük fark ibadetlerini İbranice yerine İngilizce yapmalarıdır.

Muhafazakâr Yahudiler, Yahudi şeriatı hükümleri olan “Halakha”’nın değişebileceğini kabul etmişler, Sinagog’da kadın erkek yan yana oturmuşlar ve kadınlardan haham olmasını meşru görmüşlerdir.

d) YENİDEN YAPILANMACI YAHUDİLER; Bu mezhep, 102 yaşında ölen Amerikan Yahudi’si Menahem Kaplan tarafından 1983 yılında kurulmuştur. Bu kişi bir Yahudi düşünür ve filozofudur. Bu mezhebe göre, Tevrat Tanrı’nın vahyi değil İsrailoğullarının tarih boyunca oluşturdukları bir eserdir ve Sinagog’da kadın erkek yan yana oturur ve kadınların hahamlığı da kabul edilir.

e) SÂMİRÎLER; Bu mezheptekiler Yahudi olmakla birlikte, diğer Yahudiler tarafından Yahudi olarak kabul edilmemektedirler. Sâmirîlerin tarihi oldukça eskidir. Kuzey İsrail Krallığı yıkılınca, Asur İmparatoru Sargon, İsrail halkını yerlerinden alıp “Asur’a” ve “Medler’in” şehirlerine sürmüş ve Bâbil, İsrail haricindeki şehirler olan Kuta ve Avya’dan insanlar getirerek İsrailoğullarının yerine yerleştirmiştir. Böylece Samron şehrinin sakinleri ortaya çıkmış ve bunlara “Sâmirîler” denilmiş ve bunlar Yahudiliği din olarak seçmişlerdir. Ancak Yahudiler, Yahudi olan bu insanları kabul etmemişler ve bahane olarak da bu Sâmirîlerin Yahudilikte samimi olmadıklarını ileri sürmüşler ve devamlı bunları dışlamışlardır. Hatta diğer Yahudiler Sâmirîler kullanıyor diye İbrânî harfleri ile yazılan “Aramca’yı” bile kullanmayı terk etmişlerdir. Sâmirîler günümüzde Nablûs ile Telaviv yakınlarındaki Holon kentlerinde yaşamaktadırlar. Diğer Yahudilerin Tevrat’ı ile Sâmirîlerin Tevrat’ı arasında 6 bin faklılık bulunmaktadır. Sâmirîlerin mabedlerinde sıra ve masa bulunmamaktadır, ibadetlerinde rükû ve secdeye benzeyen hareketler vardır. İbadetlerinden önce de abdeste benzeyen temizlikleri var olup bu temizlikte sırasıyla eller, ağız, burun, yüz, kulaklar ve ayaklar yıkanmaktadır ve bu temizlik yapılırken Tevrat’tan parçalar okunur.

Böylece Yahudilik hakkındaki yazı dizimizi tamamlamış bulunmaktayız. Okuyuculardan gelen talep üzerine bu yazı dizisine başlamıştım ve inşallah sizlere Yahudilik hakkında yeterli seviyede akademik bilgiler aktarabilmiş olmayı ümit etmekteyim. Yine siz okurlardan eğer istek olursa Hıristiyanlık hakkında yazı dizisine veya VEHHÂBÎLİK konusunu tarihi çıkışı, yayılması, görüş ve fikirleri doğrultusunda ele alarak sizlere arz etme düşüncesindeyim. Yahudilik ve Hıristiyanlık dinleri mensuplarının yaptıklarını bilmemiz niçin önemli diye bir soru yöneltilir ise, Buhari’deki meşhur hadis-i şerif bu soruya cevap olacaktır: “Sizden öncekilerin izlerini, kuşkusuz karış karış, arşın arşın takip edeceksiniz. Onlar bir kertenkele deliğine girmiş olsalar, siz de gireceksiniz.” (Sahabeler), dedik ki; “Yahudi ve Hıristiyanlar mı?” Rasûlullah (s.a.v); “Ya kim olabilir? dedi.” (Buhari, İ’tisam) İşte karış karış takip edeceğimiz dinlerin mensuplarının neler yaptığını bilip sakınmak, tedbir almak ve bu hususlarda ayık olmak için onların ne yaptıklarını bilmemiz luzumiyet arz etmektedir.

Kaynak: Seyfullah KILINÇ, Rehber dergisi,sayı:118


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/on5y/public_html/wp-includes/functions.php on line 5464

Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/on5y/public_html/wp-content/plugins/really-simple-ssl/class-mixed-content-fixer.php on line 107