Türk İncili: Batı’daki Kuran

Dinler
Avrupalıların Kuran‘ı nasıl ve ne denli sağlıklı tanımış olacağını hiç merak ettiniz mi? Avrupalıların Kuran‘ı doğrudan Arapçadan ard niyet olmadan dillerinde okuması hiç kolay olmadı. İşt...
EMOJİLE

Avrupalıların Kuran‘ı nasıl ve ne denli sağlıklı tanımış olacağını hiç merak ettiniz mi? Avrupalıların Kuran‘ı doğrudan Arapçadan ard niyet olmadan dillerinde okuması hiç kolay olmadı. İşte Haber7’den Zehra Yavuz’un araştırmasıyla Avrupalıların Kuran’ı okuma macerası…

Avrupalılar Kuran’ı doğrudan Arapçadan kendi dillerine çevrilmiş hali ile okuma şansını ancak 17. yüzyılda bulabildi. Kuran ilk önce Yunanca, sonra Latince, daha sonra Almanca‘ya çevrildi. David Friederich Megerlein 1772’de Kuran’ı Arapçadan Almancaya çevirdi ve ismini, “Türk İncili“ olarak değiştirdi.

İlk Kuran tercümeleri yanlışlarla doluydu! Ancak o haliyle bile bazı din adamlarını etkilemişti. Ünlü Katolik ilahiyatçı Johann Adam Möhler 1830’daKuran bize değişik-özgün dini duygular, dokunaklı bir tefekkür (yaşatıyor) ve çok değişik ilahi şiirsel sanat eseri gibi karşılıyor“ yazıyordu.

Kuran’ın Avrupa dillerindeki meallerinin tarihi hikâyesi hayli uzun ve çarpıcı. Elimden geldiğince kapsam daraltmamaya gayret ederek özetlemeye çalışayım. Konu hayli uzun ve üzerinde bilimsel tezler yazılmaya devam edilen bakir bir alan olduğu için uzunluğu ve eksiklerim maruz görülür diye umuyorum.

13. yüzyılın sonlarına doğru İtalya’nın Floransa kenti yakınlarında ikamet eden Dominiken Rahibi Ricoldo da Monte Croce, Arapça bilen bir misyonerdi. Uzun yıllar Ortadoğu’da yaşamıştı. Zamanın Kuran alimleriyle bilimsel tartışmalar yapmıştı.

Ricoldo, Kuran‘ı usûl ve içerik olarak İncil ile karşılaştırılıyor ve mantığında bir yere oturtamıyordu. Olumsuz yorumlarının etkileri derin oldu ve Avrupalıların İslamiyet’e olumsuz bakışında önemli rol oynadı.

Latince kaleme aldığı "Gegen das Gesetz der Sarazenen" yani "Sarezenliler’in kanunlarına karşı" adlı kitabında Batılılar için Kuran’ın hazmedilemeyecek kitap olduğunu savunuyordu. (Sarazen, Akdeniz Bölgesinde yaşayan Arap asıllı Müslümanlara batıların verdiği isimdi) Ricoldo da Monte Croce, Kuran’da düzen göremediğini, her şeyin bağlantısız ve çelişkili olduğunu savunuyordu.

Ricoldo’nun Kuran hakkında yazdığı kitap büyük yankılar uyandırmasının yanı sıra 1500 ricoldosenesinden itibaren çok sayıda basıldı ve Latince‘den diğer dillere de çevrildi.

Hatta ünlü reformcu Martin Luther bile, Ricoldo’nun Kuran hakkında yazdığı kitabı 1542‘de Latince’den Almanca’ya çevirenler arasında yer aldı. Luther, vaizlerine bu kitabı okumalarını özellikle tavsiye ediyor ve halka açıklamaları ricasında bulunuyordu. Amacı, Hristiyanların İslam’a kanmamasını(!) sağlamaktı. (O yıllarda Türk Ordularının Akdeniz Bölgesinde fırtına gibi estiğini göz ardı etmemek gerekiyor.)

İslamiyet’i kötüleyen Ricoldo yalnız değildi. Onun yazdıklarından hareketle, birçok ilahiyatçı yazar Kuran ve İncil’i karşılaştırıyordu.

Hepsi, Kuran’ın değersiz ve İncil’den kısmen kopyalarla birleştirilmiş "Yalan kitabı" olduğu inancını yayıyordu. “Kuran’ı Muhammed yazdı”, “Bilgili olmadığından çoğu içeriği yanlış anladı”, “Kuran asla Tanrısal metin olamaz" diyorlardı.

En çok eleştirdikleri bölüm, 4. Sure Nisa’nın 171. ayeti idi. Bu ayetteki bilgiler Hristiyanların Teslis inançlarına uymuyor, "Tanrı – İsa – Kutsal ruh" üçlemesine ters düşüyordu. Kuran’ın Zuhruf Suresi, 59. Ayetinde ise “İsa, ancak kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları’na örnek kıldığımız bir kuldur” deniliyordu ki Hz. İsa’nın sadece "kul" olduğu bilgisi yıllarca Teslis’e iman etmiş din adamlarınca kabullenilemiyordu.