Ramazan’a dair en güzel hatıralar çocukluk yaşlarından geliyor. İlk iftarlar, ilk sahurlar, gizlice oruç bozmalar, susuzluğa sabretmeler… Çocukların en etkili ve kalıcı öğrenme yolu görme, model alma olduğu için, aile içinde yaşanan Ramazan heyecanı ve coşkusu, kişinin tüm hayatına tesir edebiliyor.
Çocuklara ibadeti, orucu, namaz kılmayı, Kur’an okumayı sevdirmek için özel muameleler yapmak da önemli, ama sadece bir ay değil yılın her günü ev içinde doğal olarak yaşanan uhrevi hayat ve güzel ahlak örneği bir ortam çocukların ruh dünyasında yer ediyor. Çocuklar için yazdığı birçok hikâye ve şiiri bulunan eğitimci Zarife Canan da, ailenin inandığı değerleri kendi hayatına aksettirerek örnek olmasının en etkili terbiye metodu olduğunu söylüyor. Bunun için Ramazan’ın en güzel mevsim olduğunu ifade eden Zarife Canan, "İnsanı insan yapan dört unsur vardır: Zeka ve fikir terbiyesi, ruh terbiyesi irade terbiyesi, ve dil terbiyesi. Ramazan’da bunların hepsi bir arada yaşanıyor." diyor.
Zarife Canan‘a göre, zeka ve fikir terbiyesinden kasıt çocuğun müşahede etmesi, bunlardan kendi fikir ve yorumlarını çıkarması ve karar verebilme kapasitesinin gelişmesidir. Çocuk doğru, yanlış gibi yargılara duyu organlarıyla aldığı mesajlardan çıkaracağı neticelerle ulaşır. Ruh terbiyesi, çocuğun hayatta başına gelen olaylara karşı dirençli olması, yıkılmaması ve en doğru durumu sergilemesidir. İrade terbiyesi, duygularını zapt etmesi, iradesini kontrol etmesi aklına gelen her şeyi istediği zaman yapamayacağını öğrenmesidir. Dil terbiyesi ise, neyi nerede nasıl konuşacağını bilmesidir.
Terbiyenin en güzel mevsiminin Ramazan olduğunu belirten Zarife Canan şöyle konuşuyor: "Çocuklar, ailede yaşanan manevi iklimi müşahede ederek zeka ve fikir terbiyesini alır. Dile, göze, kulağa, hür türlü azaya oruç tutturulur bu ayda. Kulağıyla okunan Kur’anları duyar. Sadakaların, zekatların, iftar davetlerinin verildiğini görür.
Misafir ağırlamayı öğrenir. Teravihte namaz kılmayı ve cami adabını görür. Ramazan, sabır ayıdır. Karşınızdaki sizi deli etse bile ‘oruçluyum’ deyip sustuğunuzu fark eder evladınız. Ramazan bize Cenab-ı Hakk’ın ‘Rab’ olduğunu hatırlatır. Özgür olmadığımızı, sınırlarımızın olduğunu gösterir. Eskiden büyükler sahura kundaktaki bebeklere kadar bütün aile fertlerini kaldırırmış, bereketinden istifade etsin diye. Bütün şartlarına riayet ederek önce bizim yaşamamız, çocuğumuza da her anını yaşatmamız lazım. Böyle bir atmosfer içinde çocuklara sevdirmek için özel bir gayrete girmeye gerek bile kalmaz."
Zarife Canan, Ramazan’ı ‘manevi yoğunluğun fırtına gibi estiği bir ay’ olarak tanımlıyor. 6 kız, bir oğul annesi olan Canan, onları hem örnek olarak hem de teşvik ederek terbiye etmeye çalıştığını anlatıyor. Çocukların, yılın her günü Ramazanlaşan bir aile ortamında büyütülmesi gerektiğini vurgulayan Canan şunları söylüyor:
"Her sene bir ay oruç tutuyoruz, ama aslında bütün ömrümüzün Ramazan havasında geçmesi lazım değil mi? Ramazan’da gıybet yasak da Ramazan’dan sonra serbest mi? Ramazan’da sabırlı olacağız da diğer zamanlarda olmayacak mıyız? Kur’an’ı Ramazan’dan sonra okumayacak mıyız? Her günümüzü Ramazan’ın Kadir Gecesi’ni yaşadığımız gibi şuurlu, duyarlı, iman ve ibadet üzere yaşamamız lazım. Biz bunları kendimiz yaşarsak çocuklara ayrıca bir şey yapmaya gerek yok ki, o zaten görecektir. Ramazan’da kendimize verdiğimiz çekidüzeni devam ettirmek için Cenab-ı Allah yıl içinde başka fırsatlar da veriyor."