İnsanın yalnız dili konuşmaz. İnsanın konuşan başka yönleri de vardır. Hali konuşur, tavrı konuşur ve nihayet giyimi kuşamı, kılığı kıyafeti konuşur.
Demek ki, insan diline dikkat ettiği gibi, üstüne başına, kılık kıyafetine de dikkat etmeli. Merhum Nasrettin Hoca "Ye kürküm ye" dediği gibi…
Belli bir misyon üstlenen bir insan her haliyle örnek olmalı, her şeyiyle temiz ve düzenli bulunmalı, ders vermeli, dili hakikatleri ifade ederken, üstü başı "başka dilden" konuşmamalı.
Her konuda olduğu gibi, bu konuda da en güzel örnek, Peygamber Efendimizdir.
Peygamberimizin eşi Hz. Aişe anlatıyor:
Resulullahın sahabilerinden bir grup onu kapıda bekliyordu. Henüz evden çıkmamıştı. Su dolu küpün yanına vardı, suya bakarak saçını, sakalını düzeltmeye başladı.
Yanına vardım, "Yâ Resulallah" dedim, "Siz de mi bunu yapıyorsunuz?"
"Evet" dedi, "Birisi kardeşlerinin yanına çıkacağı zaman kendisini hazırlasın. Çünkü Allah güzeldir, güzeli sever."
Cündeb bin Mekis‘in anlattığına göre ise Peygamberimize yabancı bir heyet geldiğinde en güzel elbisesini giyer, sahabilerin ileri gelenlerine de aynı şekilde hareket etmelerini tavsiye ederdi.
Kinde heyeti geldiğinde Peygamberimizin üzerinde bir Yemen elbisesi vardı. Aynı elbise Hz. Ebû Bekir’in ve Hz. Ömer’in üzerinde de bulunuyordu.
Peygamberimizin en önemli ve en esaslı görevi insanlara İslâm’ı, hakkı ve hakikati anlatmak, sözleriyle ve halleriyle de İslâm’ı temsil etmekti.
O bir tebliğ Peygamberiydi. Bir davası vardı; cihanı kucaklayan bir dava, bütün insanlara, bütün asırlara ve bütün medeniyetlere ulaşan bir dava…
Böyle bir dava adamının her haliyle temiz, düzgün ve düzenli olması gerekmez mi? Bu davranış aynı zamanda Kur’ân’ın tavsiyesidir.
"De ki: Allah’ın kulları için yarattığı giyecekler ile hoş ve temiz rızıkları kim haram etti? De ki: Bu nimetler dünya hayatında iman edenler içindir; kâfirler de o arada istifade ederler. Kıyamet gününde ise o nimetler sadece mü’minlere mahsustur…" (Araf, 7:32)
Güzel ve temiz giyinmek Allah’ın verdiği nimetlere bir şükrün ve onu açığa vurmanın bir alameti sayılmaktadır. "Şüphesiz Allah verdiği nimetin eserini kulunun üzerinde görünmesini sever" buyuran Peygamberimiz bu noktaya dikkatleri çekiyor.
Yine bir defasında Sevgili Peygamberimiz, "Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez" buyurunca, Sahabeden bir zat, "Yâ Resulallah, şüphesiz insan elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasını ister. Bu kibirden sayılır mı?" diye sordu.
Peygamberimiz onun bu istifhamını şu sözlerle cevapladı:
"Allah güzeldir, güzeli sever. Kibir ise hakkı kabul etmeyip insanları hakir/küçük görmektir."
Peygamberimiz sadece elbisenin değil insanın bineğine ve aracına da dikkat etmesini istiyor ve şu ölçüyü veriyor:
"Elbisenizi güzel (ve temiz) yapın (ve öyle giyinin). Binek ve yük hayvanlarınızın cinsini ıslah edin. Ta ki siz insanlar için bir ben gibi (seçkin ve şerefli bir örnek) olasınız."
İmam-ı Azam’ın, hali vakti yerinde olan birisine söylediği şu söz de bu gerçeği dile getiriyor:
"Din kardeşinin sana acımaması için kılık kıyafetini değiştirmen gerekir."
Bugün