Afganistan ve Pakistan’da yaşayan ve İslam dinini benimseyen batılı ülke vatandaşlarının varlığı bilinmeyen bir şey değil. Ancak içlerinden biri var ki, diğerlerinden kolaylıkla ayırt edilebiliyor. O kendisini hippi olarak tanımlayan batılı bir imam.
John Butt, 1969 yılında, esrar içen genç bir hippi olarak Güney Asya seyahatine çıktı. Aynı yıl Swat Vadisi’ne gelen Butt, buranın doğal güzelliğinden o kadar çok etkilendi ki ve diğer hippi arkadaşları bir bir evlerine dönüp, muhasebeci ve avukat olurken, o kalmayı tercih etti. 40 yılının çoğunu Afganistan ve Pakistan arasındaki bölgede yaşayan Peştun aşiretleriyle geçirdi.
1.90 boyunda, uzun beyaz sakalı ve entarileriyle John Butt, hala bir hippi olduğunu söylüyor. Pakistan’da yaşamaya devam eden Butt, bölgede barış ve sevgi mesajı vermeye devam ediyor, ancak artık imam olarak. Butt, olağan dışı hikayesini BBC’den Nadene Ghouri’ye anlattı.
John Butt, 1866 yılında İngiliz sömürgeciliğine karşı çıkan Müslüman Hindistanlılar tarafından kurulan Darul-Uloom Deoband medresesinden 30 yıl önce mezun oldu. "İslam öğretisinin Oxford’u" olarak tanımladığı okulundan mezun olan ilk ve tek batılı erkek o.
Camı bile olmayan yurt odasında, sekiz yıl boyunca, kendini dış dünyadan yalıtıp Kuran okumuş ve ibadet etti. Ancak medresede geçirdiği yıllar, John Butt’un olağandışı hayatının yalnızca bir yüzü.
FUTBOLA VE KRALİÇEYE HAYRAN
Hala bir hippi olduğunu söyleyen Butt, İngiltere Kraliçesi’ne hayran olduğunu söylüyor ve hayattaki en büyük tutkularından birinin futbol olduğunu da ekliyor. Bununla birlikte yaşadığı sınır aşiretleri için, o yerli bir Peştun olarak kabul ediliyor ve İslam alimi olarak saygı görüyor.
MÜCAHİTLERİN GELİŞİ
Peştu dilini öğrenen ve İslam üzerine araştırmalar yapan Butt’ın burada kurduğu hayat, 1980’lerde, Afganistan’da Ruslara karşı savaşmak için gelen mücahitlerle birlikte değişti.
Yakın zamana kadar da Swat Vadisi’nde, küçük bir köyde yaşıyordu. Eskiden turistlerin büyük ilgi gösterdiği vadi, şimdi Pakistan ordusu ile Taliban militanları arasında yaşanan çatışmalara ev sahipliği yapıyor.
"Çok sevdiğim, kırsal, dindar Peştun hayatının, özellikle de Orta doğu’dan gelen Araplarla zehirlendiğini gördüm" diye anlatıyor Butt o zamanları ve ekliyor: "Gelenlerin İslam anlayışı çok daha farklıydı ancak kendi değer yargılarını dayatmak için para ve etkinliklerini kullandılar."
Bunun üzerine Butt da, benimsediği bu kültür için mücadele etmeye karar verdi. Altı sene önce yeni bir radyo istasyonu kuran Butt, Afganistan ve Pakistan’da yayın yapan bu radyoyla, barış ve uzlaşı kültürünü yaymayı hedefliyor.
ARTIK GÜVENDE DEĞİL
Son zamanlarda dikkatini yeniden Afganistan’a çeviren John, ağırlıklı olarak Peştun nüfusa sahip Celalabad kentinde yeni bir İslam üniversitesi kurulmasının öncülüğünü yaptı.
"Bu çok anlamlı bir girişim. Şu anda, Afganistan’da genç bir erkeğin, İslam üzerine çalışabileceği herhangi bir yüksek öğretim kurumu yok. Onun yerine Pakistan’a gidiyorlar ve bir kısmının burada radikalleştiğini biliyoruz" diyen Butt, bu üniversitenin ılımlı bireylerler için bir alan yaratacağını vurguluyor.
Ancak eski hippinin barışçıl İslam mücadelesi, onu militanlarla karşı karşıya getirdi. Çok sevdiği Pakistan, artık onun için güvenli bir yer değil.
"Swat askeri bir bölge oldu. Benim yabancı olarak baktığım insanlar, 40 yıldır burada yaşamama rağmen bana yabancı muamelesi yapıyor" diyor John.
Butt’ı karşı karşıya kaldığı bu zor durumdan çıkaran ise, geçen yıl ülkede yaşanan sel felaketi oldu. Selde evini kaybeden Butt, "neredeyse rahatladım. Evimi kaybettiğim zaman, artık geri dönmeyeceğimi fark ettim" diyor.
ÖLÜM TEHDİTLERİ ALIYOR
Taliban’ın ölüm tehditlerinden sonra, Afganistan da artık Butt için güvenli değil. Taliban, öğrencilere üniversiteye gitmemelerini söyleyen ve John’un Hristiyan bir misyoner olarak niteleyen mektuplar göndermiş. Üniversitenin öğretim görevlileri ve çalışanları da ölümle tehdit ediliyor.
Butt, üniversitesi için "Bölgedeki en iyi İslam alimlerini seçtim, hepsi dini bütün, iyi ve cesur adamlar" diyor ve ekliyor: "Bunun Afganistan’ın yararına olduğunu biliyorlar ve tehlikelere rağmen benimle çalışmaya devam edeceklerini söylüyorlar."
Otobüsle Celalabad’a gitmeyi planlayan John Butt, saldırıya uğrayabileceğinin ve kolayca öldürülebileceğinin farkında. Ancak "insan yalnızca bir kere ölüyor" diyor, "yarın bir otobüs çarpabilir ve bu şekilde de ölebilirim."
BBC