İNSAN,ÖZÜ İTİBARİYLE DEĞERLİDİR
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz
şöyle buyuruyor: “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle
bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışasınız diye
sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında
en değerli olanınız, O’na karşı sorumluluklarını en
iyi yerine getireninizdir. Şüphesiz Allah her şeyi
hakkıyla bilendir, her şeyden hakkıyla
haberdardır.”
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber
Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Allah sizin
görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz,
kalplerinize ve davranışlarınıza bakar.”
Aziz Müminler!
İnsan, yeryüzünün en değerli varlığıdır. Onun bu
değeri, dış görünüşünde, malında, mülkünde, şan ve
şöhretinde değildir. İnsanın, vahye muhatap olan bir
aklı vardır. İyiyi kötüden, hakkı batıldan ayırabilen bir
iradesi vardır. Sevgi, şefkat ve merhamet gibi güzel
duygularla donatılması gereken bir kalbi vardır. İşte
insan, aklını, iradesini ve kalbini, imanın, ibadetlerin
ve ahlakın güzellikleriyle donatırsa değerine değer
katar, kâmil bir insan olur.
Kıymetli Müslümanlar!
İnsanlık, saygınlığını ve gerçek değerini
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’den öğrenmiştir. O, hiç
kimseyi, dış görünüşüne, malına ve mülküne, makam
ve mevkiine göre değerlendirmemiştir. İnsan olması
hasebiyle herkese değer vermiş, sevgi, saygı, şefkat ve
merhametle davranmıştır. Allah Resûlü (s.a.s)
insanları engelli ya da engelsiz diye ayırmamıştır.
Engelleri sebebiyle hiç kimseyi dışlamamıştır. Farklı
engel gruplarında yer alan sahâbîlere yakın ilgi
göstermiş, her daim destek olmuştur. Birikim ve
yeteneklerine göre önemli görevler vermiş, onları
topluma kazandırmaya çalışmıştır. Nitekim görme
engelli Abdullah b. Ümmü Mektûm’u Medine’de
kendi yerine vekil bırakmıştır. Ortopedik engelli genç
sahâbî Muâz b. Cebel’i vali olarak tayin etmiştir.
Değerli Müminler!
Dinimize göre engellilik; görememek,
konuşamamak, yürüyememek değildir. Asıl engellilik,
hakkı duymamaktır. Hakikati görmemektir. Doğruyu
söylememektir. Kişinin kalbini imandan, gönlünü
İslam’dan, söz ve davranışlarını güzel ahlaktan
mahrum bırakmasıdır. İmkânlarını Allah’ın rızası ve
insanlığın faydası için kullanmamasıdır. Samimiyetini
riyakârlığa feda etmesidir. Hâsılı asıl engellilik;
insanın, kendi eliyle değerini yitirmesidir. Kur’an-ı
Kerim, gerçek engellileri bizlere şöyle tanıtmaktadır:
“…Onların, kalpleri vardır ama hakkı anlamazlar;
gözleri vardır ama gerçeği görmezler; kulakları
vardır ama hakikati işitmezler…”
Aziz Müslümanlar!
İnanç, azim ve gayret hiçbir engel tanımaz.
Önemli olan birbirimize engel çıkarmamak, hayatı
birbirimize zorlaştırmamaktır. Engelli kardeşlerimizin
ve ailelerinin hayat mücadelesinde yanlarında
olmaktır. Onları ziyaret ederek, hal ve hatırlarını
sormak, dualarını almaktır. Kendilerine içten ve
samimi davranmaktır. Onlara karşı komşuluk ve insani
görevlerimizi yerine getirmektir. Çalışmalarını ve
üretmelerini zorlaştıran bütün engelleri ortadan
kaldırmaktır. Yollarımızı, sokaklarımızı, binalarımızı
ve hayatın her alanını onların kullanabileceği şekilde
planlamaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu
hadis-i şerifini kendimize şiar edinmektir:
“Kolaylaştırın,zorlaştırmayın! Müjdeleyin, nefret ettirmeyin!”
Kardeşlerim!
Hak ve hukuk tanımayan vicdan yoksunu
siyonist zalimler; kadın, çocuk, yaşlı, engelli demeden
Filistinli kardeşlerimize top yekûn bir soykırım
gerçekleştirmektedir. Bu zulme engel olmak, din, dil
ve ırk ayrımı olmaksızın bütün insanlığın ortak
görevidir. Bugün bizler de Cuma namazının farzından
hemen sonra dünyada zulüm altında inleyen bütün
kardeşlerimiz için Yüce Rabbimize dua edeceğiz.
Cenâb-ı Hak, dualarımızı kabul buyursun. Başta
Filistinli kardeşlerimiz olmak üzere bütün mazlumları
zafere ulaştırsın.