KALPLER ALLAH’I ZİKRETMEKLE
HUZURA KAVUŞUR
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz
idrak sahibi müminleri şöyle tanıtıyor: “Onlar
ayakta dururken, otururken, yatarken Allah’ı
zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışını
tefekkür eder, düşünürler…”
Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili
Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Rabbini
zikreden ile zikretmeyenin durumu, diri ile
ölünün durumu gibidir.”
Aziz Müminler!
Zikir, Rabbimize kulluğumuzun ve
sadakatimizin ifadesidir. Manevî berekete açılan
kapıdır. Gönüllerin huzur kaynağıdır. Kalbimizin
gıdası, derdimizin devasıdır. Zikir, Rabbimizin her
zaman ve her yerde bizi gördüğünü, işittiğini ve
koruduğunu unutmamaktır. Bizler, Rabbimizin
rahmet ve inayetine zikirle kavuşuruz. O’nun
muhabbetine zikirle mazhar oluruz. Gafletten zikirle
uyanır, vesveselerden zikirle kurtuluruz. Dünya ve
ahiret selametine zikirle ulaşırız.
Kıymetli Müslümanlar!
Mümin, kalbini zikirle Rabbine açar.
” Siz beni anın ki ben de sizi
anayım.” ayetine bütün benliğiyle icabet eder.
Zikirle Allah’ın varlığını, birliğini ve kudretini
tefekkür eder. Rabbinin gözetiminde olduğu
bilinciyle bir ömür sürer. Her daim iyiliklere
ulaşmanın kötülüklerden uzaklaşmanın gayretinde
olur. Müminin gönlü zikirle ferahlar.
َ” Bilesiniz ki kalpler ancak
Allah’ı zikretmekle huzura kavuşur.”
ayeti gereğince müminin ruhu zikirle sekinete erer.
Yuvası zikirle huzura kavuşur.
Değerli Müminler!
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Ey
iman edenler! Allah’ı çokça zikredin. Ve O’nu
sabah akşam tesbih edin.” Bu ayeti kendine
düstur edinen Peygamber Efendimiz (s.a.s), her işine
Allah’ın adıyla başlardı. Elbisesini giyerken, evine
girerken, evinden çıkarken, bineğine binerken
Allah’ı anardı. Yemeğe başlarken besmele çeker,
sonunda da elhamdülillah derdi. Uyumadan önce de
uyandıktan sonra da Allah’ı zikrederdi.
Aziz Müslümanlar!
Zikir, Allah’ı zihinde tutmak, dil ile belirli
kelimeleri tekrar etmekle birlikte, söz, tutum ve
davranışlarımızla Allah’ın rızasını kazanma
çabasıdır. Nefsimizi ıslah etme, iyilik ve hayır
yolunda olma, huzur ve mutluluğa ulaşma gayretidir.
Zikrin gerçek anlamını idrak eden bir mümin,
Kur’an ve sünnete uygun bir hayat sürer. Kardeşlik
hukukunu korur. Toplumda birlik ve beraberliği
pekiştirmek için çaba gösterir. Zikri kendine şiar
edinen bir mümin, yaratılış gayesini unutmaz. Hak
duyarlılığını kaybetmez.
Değerli Müslümanlar!
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bizleri
şöyle uyarmaktadır: “Ey iman edenler! Mallarınız
ve evlatlarınız sizi, Allah’ı zikretmekten
alıkoymasın.” Bu ayet-i kerime rızkımızı
kazanırken, işimizi yaparken, sorumluluklarımızı
yerine getirirken her an Allah’ı hatırlamamız
gerektiğini bizlere emrediyor. Varlıkta ve yoklukta,
rahatlıkta ve zorlukta Rabbimize kulluk etmeye,
O’nu anmaya ve O’ndan yardım istemeye bizleri
çağırıyor.
Öyleyse Aziz Müminler!
Yüce Rabbimizin rızasını, yardımını ve affını
umarak her daim O’nu zikredelim. Esmâ-i
Hüsnâ’sından güzel isimlerinden olan ya Allah, ya
Rahmân, ya Rahîm, ya Selâm isimlerini dilimize
tesbih ederek zikrimizi eda edelim. Zikrin en büyüğü
olan namazlarımızı ihmal etmeyelim. Bir ismi de
“Zikir” olan Kur’an-ı Kerim’i okuyalım, anlayalım
ve yaşayalım.
Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in bize
öğrettiği şu dua ile bitiriyorum:
” Allah’ım! Sana şükretmek, seni zikretmek ve sana güzelce ibadet
etmekte bize yardım et.”