Cuma Hutbesi (1 Eylül 2023)

İnanç
SAKIN İNCİTME BİR CÂNI! Muhterem Müslümanlar! Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in müezzini olma şerefine nail olmuş Bilâl-i Habeşî (r.a) ile sahabenin önde gelenlerinden Ebû Zer (r.a) bir defasında tartışm...
EMOJİLE

SAKIN İNCİTME BİR CÂNI!

Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in müezzini
olma şerefine nail olmuş Bilâl-i Habeşî (r.a) ile
sahabenin önde gelenlerinden Ebû Zer (r.a) bir
defasında tartışmışlardı. Ebû Zer (r.a), bu tartışma
esnasında Hz. Bilâl’e “Siyah kadının oğlu” demişti.
Yaşanan bu hadiseden haberdâr olan Allah Resûlü
(s.a.s), Ebû Zer’i şöyle uyardı: “Ebû Zer!
Annesinin siyahi olmasından dolayı Bilâl’i
küçümsüyor ve ayıplıyor musun? Demek ki sen,
kendisinde hâlâ cahiliye izleri olan bir
kimsesin.”

Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam’a göre dili, ırkı, rengi,
cinsiyeti, mezhebi ve meşrebi ne olursa olsun her
insan değerlidir, hürmete layıktır. İnsan, eşref-i
mahlûkattır; haysiyetine yakışır bir şekilde
yaşamayı hak etmektedir. Her insanın canı, malı ve
onuru saygındır, dokunulmazdır. Takvamız yani
Rabbimize karşı gelmekten sakınmamız, emirlerine
itaat edip O’nun hoşnutluğunu kazanmamız dışında
birbirimize üstünlüğümüz yoktur. Nitekim hutbeme
başlarken okuduğum ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak
bu hakikati bizlere şöyle haber vermektedir: “Ey
insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir
kadından yarattık ve birbirinizle tanışasınız diye
sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında
en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok
sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir,
hakkıyla haberdâr olandır.” Hutbeme başlarken
okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz
(s.a.s) tüm insanlara şöyle seslenmektedir: “Ey
insanlar! Dikkat edin; Rabbiniz birdir, atanız da
birdir. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın
Arap’a; beyazın siyaha, siyahın beyaza takva
dışında bir üstünlüğü yoktur.”

Kıymetli Müslümanlar!
Bizler, insanların ayaklarına dolanan bir taşı
bulunduğu yerden kaldırmayı imanın parçası gören İslam medeniyetinin temsilcileriyiz. İnsanların onur
ve haysiyetini ayaklar altına alacak tutum ve
davranışlar bize asla yakışmaz. Bizler, merhameti,
adaleti, sevgiyi, saygıyı ve birlikte yaşama ahlakını
dünyaya hâkim kılmış aziz bir milletin evlatlarıyız.
Ayrıştırmak, ötekileştirmek, dışlamak, hor görüp
ayıplamak hayatımızın hiçbir alanında yer bulamaz.
Bizler, nebevi ahlakı kuşanan Anadolu irfanının
temsilcileriyiz. Rabbimizin nazargâhı olan bir kalbi
kırmak, bir gönlü incitmek, Müslüman kimliğimizle
asla bağdaşmaz. Cenâb-ı Hak Kur’an’da beş defa
“Hiçbir günahkâr
başkasının günahını yüklenmez.”
buyurmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’i kendisine rehber edinen bir
mümin, suçun şahsiliği ilkesini unutmaz. Aile, etnik
köken, inanç ve mezhep gibi aidiyetleri kötülük
işleyenle bir tutmaz. İşlenilen suçu genelleştirerek
hiçbir masum cana kıymaz.

Değerli Müminler!
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber
Efendimiz (s.a.s) bizleri şöyle uyarmaktadır:
“Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize sırtınızı
dönmeyin. Birbirinize kin ve nefret beslemeyin.
Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun!” O halde
birbirimizin hak ve hukukuna saygı gösterelim.
Farklılıklarımızı en büyük zenginliğimiz bilelim.
Ülfet ve muhabbet bağıyla birbirimize bağlanalım.
“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin
arasını düzeltin.”
ayetinde buyrulduğu üzere
yıkıcı değil, yapıcı olalım. Ayrıştırıcı değil,
birleştirici olalım. “Sakın incitme bir cânı, yıkarsın
arş-ı Rahmân’ı” hassasiyetiyle her insana, canlı
cansız tüm mahlûkata sevgi ve şefkatle muamele
edelim. Birlik ve beraberliğimizi, toplumsal barış ve
huzurumuzu zedeleyecek her türlü söz, tutum ve
davranışla topyekün mücadele edelim.
Unutmayalım ki, birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi
koruduğumuz müddetçe aşamayacağımız hiçbir
engel, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sıkıntı
yoktur.