Erdoğan, AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen partisinin Genişletişmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada, geçen hafta yapmayı planladıkları toplantının Soma’daki maden faciası nedeniyle ertelendiğini anımsatarak, Soma’da hayatını kaybeden 301 maden işçisine tekrar Allah’tan rahmet, yaralılara şifa, yakınlarına da başsağlığı diledi.
Soma’daki kazayı öğrendikleri andan itibaren yapılanları salı günü TBMM’de AK Parti Grup Toplantısında ayrıntılı şekilde anlattığını, genelden başlayarak tüm imkanları seferber ettiklerini, kazaya çok hızlı şekilde bütün detayları, bütün ayrıntıları hesaba katarak müdahale ettiklerini dile getiren Erdoğan, ilk etapta amaçlarının madendeki işçileri kurtarmak, yaralıları hastaneye ulaştırmak ve şehitlerin naaşlarına ulaşarak çıkarmak, eş zamanlı olarak definleri sağlamak, ailelere yardım eli uzatılarak ilçedeki tüm ihtiyaçların giderilmesi olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, maden faciası sonrasında arama-kurtarma, destek ve yardım faaliyetlerine 2 bin 743 personel, 258 kara, 9 hava aracıyla müdahale edildiğini, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, İçişleri, Sağlık, Aile ve Sosyal Politikalar, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor bakanlıklarının gerek arama-kurtarma gerekse şu anda devam çalışmalarda görev aldığını, Genelkurmay Başkanlığı, AFAD, Türk Kızılayı, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarının bölgede yaraları sarmak için canla başla çalıştığını, hala da çalışmaya devam ettiğini kaydetti.
“Kademe kademe değişiklikler yapılacak”
Şehit madencilerden emanet kalan yakınları için de adımlar attıklarını, atmayı sürdürdüklerini, çarşamba günü gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısında çok geniş çaplı olarak nelerin yapılabileceğini görüştüklerini hatırlatan Erdoğan, “Gerek Maden Yasası’nda gerek İş Sağlığı ve İş Güvenliği yasalarında ne gibi daha buna ilaveler yapılabileceğini üzerinde çalışmalarımızı yaptık. Buradaki değerlendirmeler doğrultusunda kademe kademe bu değişiklikleri yapacak, bu adımları atacağız” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, dün Soma’daki işçileri temsilen Ankara’ya gelen 10 işçi ile ilgili bakanlar ve kendisinin görüştüğünü ifade ederek, “Bu kazanın sebeplerini ve sorumlularını tespit etmenin yanında bundan sonra alınacak tedbirleri belirlemek, kazayla ilgili idari ve adli soruşturmaların da takipçisiyiz, onlar da devam ediyor, bu soruşturmaları bizler de titizlikle takip ediyoruz. Bundan sonra aynı kazaların yaşanmaması, bunu minimize etmek için her kademede çalışmaları başlattık” dedi.
“Hiç kaza olmaz diye bir anlayışının yanlış olduğunu söylemek zorundayım” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunu sadece maden ocakları için söylemiyorum, hayat risklerle doludur, her yerde birçok şeylerde istediğiniz kadar testler yapın, ne yaparsanız yapın, kaza oranını minimize etmek en ideal olanıdır, ama sıfırlamak dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir yaşamda, yaşam şeklinde mümkün değildir. Otobüsler, otomobiller, uçaklar vesaire bunlarda test azami ölçüde yapılır ve her şey sıfırlanır ondan sonra uygulamaya gelir, olmuyor mu? Yine oluyor. Maden ocakları olsun diğer işler olsun ama maden ocakları, kömür ocakları riski en yüksek olan işletmelerdir. Tabiki buralarda en ileri teknolojileri hayata geçirmek için bundan sonraki takipler çok daha farklı olacak.
TBMM’de bütün grupların desteğiyle bir araştırma komisyonu kurulma teklif ettik, kuruldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız yeni acıların yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler üzerinde çalışıyorlar, çalışıyoruz.”
“77 milyon tek yürek oldu”
Başbakan Erdoğan, Soma’daki maden faciasının 77 milyonun tamamına bir kez daha millet olma şuurunu, zor zamanlarda kardeş olma, birlik olma ruhunu çok güçlü şekilde hissettirdiğine vurgu yaparak, en son Van depreminde milletin tek yürek olduğunu, Van’daki vatandaşların acısını paylaştığını, 81 vilayetten yardımlar ve duaların Van için seferber olduğunu, Soma’daki kazanın ardından 77 milyonun yine tek yürek olduğunu, ayni, nakdi yardımlarıyla dualarıyla Soma’nın acısını yüreklerinde hissettiklerini müşahede ettiklerini anlattı.
Soma’daki maden kazasının ardından Türkiye’nin millet olarak yalnız olmadığını, tüm dost ve kardeş ülkelerin de Türkiye’nin acısını paylaştığını bir kez daha görüp, hissettiklerine dikkati çeken Erdoğan, Bosna Hersek’teki 1,5 milyon insanı etkileyen sel felaketinin ardından bölgeye ulaşan ilk uluslararası yardımın Türkiye’den geldiğini söyledi.
Dün bir gazetede, Bosnalı afetzedelerin Türkiye’nin yardım ekiplerini görünce, kendi sorunlarını, dertlerini bir kenara bırakıp, Soma’yı sorduklarını, başsağlığı mesajlarını ifade ettiklerini, belirten bir haberi gördüğünü anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
“İşte bunu herkes anlayamaz, anlayamadı. Bir Bosnalının bir yandan evindeki sel sularını, çamurlarını temizleyip, bir yandan da Türkiye’nin yardım ekiplerine merakla, endişeyle Soma’yı sormalarını inanın herkes anlayamaz ve nitekim anlayamadılar. Soma’daki kazanın hemen ardından ‘Somaliyi bırak Soma’ya bak’ diye insanlık dışı, insaf dışı, izan dışı ifadeler kullananlar oldu. Bizim Bosna Hersek’teki, Sırbıstan’daki sel faciasına yardım göndermemizden, el uzatmasından rahatsızlık duyanlar çıktı. Elhamdülillah artık 12 yıl önceki Türkiye yok. Hem kendi afetleriyle mücadele ederken öbür tarafta Bosna’ya, Sırbistan’a elini uzatabilecek güçte olan bir Türkiye var, biz bunu birçok yönleriyle ele alabilecek güce, anlayışa sahibiz. Ama bunların anlayışı nasıl bir anlayıştır, bu nasıl bir ufuksuzluktur, nasıl bir vicdansızlıktır, nasıl bir insafsızlıktır.
Twitter’da 140 karakterle dünyayı kurtaran adam gibi kendilerini görmeye başladılar
İnanın bu Somali’ye, Bosna Hersek’e, Sırbistan’a el uzatmamızı eleştirenler Soma’yı da bilmezler, haritada yerini dahi gösteremezler. Somali bunlara ne kadar uzaksa, inanın Yozgat’ta o kadar uzaktır, Soma’da o kadar uzaktır. Saraybosna bunlara ne kadar uzaksa emin olun Diyarbakır, Van, Şırnak, Sivas’ta bunlara o kadar uzaktır. Bunlar dünyayı kendi küçük semtlerinden ibaret zanneder bunlar, lüks kafelerde otururlar, boğaza nazır villalarında, köşklerinde demlenirler, ellerinde akıllı telefonlarıyla attıkları twitlerle ahkam keserler, yalan söylerler, provokasyon yaparlar, yaptıkları bu. Emin olun eğer Twitter’de gündem listesine girmiyorsa hiçbir mesele bunlar için anlam ifade etmez. Orada gündeme gelen konular hakkında da 140 karakterde mesaj yazınca kendilerine dünyayı kurtaran adam gibi bunlar görmeye başlarlar. Bir yoksulun elinden tutmazlar, bir yetimin başını okşamazlar, bir fakirin evine ayakkabılarını çıkarıp girmezler, bizim kültürümüzün gereği budur diye bilmezler. Niye? Beyefendi evine öyle girip çıkıyor da onun için. Sofralarımıza diz kırıp oturmazlar, oturamazlar, İstanbul’un doğusunda, İzmir’in, Ankara’nın doğusunda koca bir dünya olduğunu bilmez, o dünyayı asla umursamazlar.”
“Zihniyet bu, anlayışları bu”
“AK Parti’ye oy verdiler başlarına musibet geldi” diyenlerin terbiyesizlik yaptığını ifade eden Erdoğan, “Şu lafa bak. Yani hakimi mutlak olan Allah’ın iradesini kendinde görecek kadar aşağılık birisi. Sen kimsin? Sen böyle bir şeyi nasıl söylersin? Ondan dolayı musibet gelmiş. Lafa bak. Demek ki yaşanan her musibet bir siyasi irade sebebi öyle mi? Sormak lazım. Acaba siz bundan önce bu ülkede meydana gelen musibetlerde oyunu nereye vermiştiniz o zaman? Sormak lazım. Bunlar ne akılsız adamlar, bunlar ne densiz adamlar. Ellerinde kalem, çalakalem gidiyorlar. Böyle bir anlayış olabilir mi? Ama zihniyet bu, anlayışları bu. Ne olacak, bütün mesele kılavuzu karga olan meselesi. Mesele bu. Kargaya da hakaret etmeyelim. Böyle bir durum var” diye konuştu.
Erdoğan, gerilimin tarafı ve kaynağı olmadıklarının altını çizerek, medya ve sosyal medya yolu ile estirilen ırkçılığın, ayrımcılığın, şiddet çağrılarının içinde bulunmadıklarını söyledi. Erdoğan, 301 şehidin acısı taze iken, yürekler yanarken, şehitler üzerinden sokaklarda terör estirilirken sustuklarına dikkat çekerek, “Kan kustuk, kızılcık şerbeti içtik dedik. Ama kimse kusura bakmasın. Şımarıklık karşısında, had bilmezlik karşısında, nefret suçları karşısında daha fazla susacak değiliz. Somayı bahane edip, vuran, kıran, tahrip eden, polise saldıran, yeni cinayetler işleyen kan tacirleri karşısında elbette susmayacağız” diye konuştu.
“O evladı, o yavruyu aldatanlar da ortada”
İstanbul’da dün yeni bir olay olduğunu anımsatan Erdoğan, “Berkin Elvan’ı anmak için okulda törenler düzenleyeceklermiş. Şu hale bak. Biz bu ülkede, kusura bakmayın, her ölüm hadisesinde bir tören mi düzenleyeceğiz. O zaman bütün işleri bırakalım, törenlere bakalım. Ölmüştür, geçmiştir. Ama Kılıçdaroğlu’na göre tabii ekmek almaya giderken ölen birisi, gencimiz veya çocuğumuz. Dürüst ol, dürüst. Kimi aldatıyorsun, gerçek ortada, her şey ortada, resimlerle kayıtlarla her şey ortada Ama o evladı, o yavruyu aldatanlar da ortada. Şimdi dün ölüm yıl dönümüymüş. Ölüm yıl dönümü de değil. Olayların olduğunun yıl dönümü. Bunu gerekçe tuttular. Ne yaptılar, orayı adeta terörize ettiler. Molotofkokteylleriyle, maskelerle, her şeyle, havai fişekler, bütün bunlarla saldırdılar” dedi.
Atılan molotofkokteylerinden birinin polis aracının içine düştüğünü anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aracın içinde polislerimiz yanmaya başladı, kendilerini dışarı zor attılar. Nitekim kolları ve vücutlarının bazı yerleri yandı. Şu anda Okmeydanı SSK Hastanesinde bakımdalar. Arkadan gelen bir polis aracı orada müdahale etme noktasında gitti. Ama onları da yakıyorlar. Düşünebiliyor musunuz? Bütün bu araçların üzerine bu teröristler çıkarak, orada aracın camlarını kırmaya çalışıyorlar. Allah aşkına, bütün bunlara karşı polis eli kolu bağlı mı duracak, bir şey yapmayacak mı? Nasıl sabrediyorlar ben bunlara anlamıyorum. Ama hiçbir medya grubu hala kalkıp da yaralanan polislerin durumu ne olacak… Geçenlerde bir kızım Güneydoğu’da maalesef yine böyle polis aracının içinde yandı, hala yoğun bakımda yatıyor. Şuuru kapalıydı, şu anda bilmiyorum. Allah şifalar versin. Kendini camı kırarak dışarı zor attı, bu kardeşimiz. Ama ondan gazetelerde hiçbir haber duydunuz mu? Onu ananları duydunuz mu, gördünüz mü?”
“Anamuhalefet partisi lideri bunları savunuyor, bunların yanında yer alıyor”
Erdoğan, bunları ülkede sorumluluk mevkisinde olanlar yerine kimlerin konuşacağını sorarak, “Biz terörize olmuş olanları mı konuşalım? Ellerinde molotofkokteyllerle havai fişeklerle polisine, cam çerçeve tüm esnafa saldıranları mı savunacağız, onları mı konuşacağız. Ama bu ülkenin anamuhalefet partisi lideri bunları savunuyor. Bunların yanında yer alıyor. Kusura bakmasın biz onların yanında yer alamayacağız. Biz gerçek manada mağdur, mazlum halkımızın yanında yer alacağız” dedi.
Başbakan Erdoğan, bir CHP milletvekilinin dün SSK Okmeydanı Hastanesinin çevresini, bir diğerinin de Manisa’yı terörize etme gayreti içinde olduğunu ifade ederek, Gezi Parkı odaklı olaylar sırasında Kızılay’da polise küfreden milletvekillerinin görüldüğünü anımsattı. Onların milletvekili olmadığını, milletvekillerinin öncelikle halkını adil, dürüst bir şekilde temsil etmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da bu milletvekillerine “Siz ne yapıyorsunuz” uyarısı ve disiplin uygulaması yapmadığını belirtti.
“Biz oraya gideriz”
Soma’da şehit olanların acısı taze iken, yürekler yanarken sustuklarını ifade eden Erdoğan, “Bu mantık, bu anlayış, şu anda yarın Almanya’ya yapacağım ziyaret öncesinde son derece manidar şekilde orada sokakların karıştırılmasına, bazı mezhep mensupların tahrik edilmesine büyük şehirlerde kendilerine göre hazır kıtaların terör estirmesine gayret ediyorlar Türkiye’de” ifadesini kullandı.
Bunlara seyirci kalmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, “Bazıları ‘Ya Başbakanım, işte Almanya’ya gitmezseniz iyi olur, gitmeyin.’ Kusura bakmasınlar, biz gideriz. Bize o aklı verenler onu kendilerine saklasınlar. Biz bu ülkede siyaset yapıyorsak, biz Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı isek, benim orada 3 milyon vatandaşım varsa biz oraya gideriz” diye konuştu.
Erdoğan, 15 bin kişilik kapalı spor salonunda halkla bütünleşeceğini dile getirerek, Avrupalı Türk Demokratlar Birliğinin yıl dönümü kutlamasında beraber olacaklarını ancak eğlence olmayacağını, düşüncelerin yansıyacağını belirtti.
Soma’da şehit olanlar için Diyanet İşleri Başkanlığından alınan destekle hatmi şeriflerin indirildiğini, oradan Kur’an tilavetleri ile şehitlere duaların gönderileceğini söyleyen Erdoğan, konuşmaların ardından akşam Türkiye’ye dönecekleri bilgisini verdi.
“Gözlerini açmaları en büyük temennimiz”
Güçlenen Türkiye’den ve ekonomiden rahatsızlık duyanların, içerideki maşalarını devreye aldıklarına işaret eden Erdoğan, çözüm sürecinin, milli birlik ve kardeşlik projesinin kandan beslenenleri rahatsız ettiğini dile getirdi.
Erdoğan, Mısır ve Ukrayna’da olanları örnek gösterdiklerini belirterek, içeride ve dışarıdaki maşalar ve taşeronların, çeşitli bahanelerle saldırıları diri tutmaya çalıştığını söyledi.
Saldırıların şahsına, arkadaşlarına, hükümete, AK Parti’ye oy verenlere yönelik olduğuna inanların yanılgı içinde olduklarına işaret eden Erdoğan, bu saldırıların tartışmasız şekilde millete, milletin huzuruna, inançlarına, değerlerine, istiklaline ve istikbaline yönelik olduğunu kaydetti.
Erdoğan, saldırı ve eylemlerin Türkiye Cumhuriyeti’ni ve 77 milyonu hedef aldığını ve bunlardan çıkar sağlayacağının düşününlerin de büyük hata içinde olduklarını belirterek, şunları kaydetti:
“Bu saldıralardan, bu sokak eylemlerindan ne CHP’ye, ne MHP’ye, ne HDP’ye ekmek çıkmaz. Bu saldırılardan siyasi, idooljik, örgütsel çıkar sağlamaya çalışan hiçkimse rant devşiremez. Biz çeşitli bahanelerin, çeşitli provakasyonların arkasına sığınılıp yapılan bu saldırılara karşı dimdik durmaya devam edeceğiz. Milletimin büyük çoğunluğu bu saldırıların muhtevasını gördü ve 30 Mart’ta söyleyeceğini söyledi. Ancak bu saldırıların sokak eylemlerinin masum olduğuna ve masum gerekçelere dayandığına inanan kesimler varsa onların da gözlerini açmaları en büyük temennimiz.
Her gün okudukları o kışkırtıcı gazetelerin arkasında kimlerin olduğuna lütfen bir baksınlar. Ekranlarından kan damlayan, öfke ve nefret akan televizyonların arkasında kimlerin olduğunu lütfen araştırsınlar. Sokakları tahrik etmeye çalışan sahte tweet hesaplarının nerelerden yönetildiğini, nerelerden beslendiğini lütfen görsünler.”