Suudiler servetleriyle İİT’yi nasıl kontrol ediyor

Olaylar
Bazı yazarların iddia ettiği gibi Suudi Arabistan’ın “feodal” değil, basbayağı bir aşiret devleti olduğunu ifade eden Bardakçı Suudi Arabistan’da devletin hâkimden de öte, tek ...
EMOJİLE

Bazı yazarların iddia ettiği gibi Suudi Arabistan’ın “feodal” değil, basbayağı bir aşiret devleti olduğunu ifade eden Bardakçı Suudi Arabistan’da devletin hâkimden de öte, tek sahibi Suud ailesi olduğunu vurguladı.

Bardakçı, petrol gelirinin yarıdan fazlasının krala ve bu ailenin mensubu olan binlerce prense aktığını, devlete ise meblâğın ancak geri kalanının gittiğini belirterek böylelikle Suudi Arabistan’ın gelirinin aslında nasıl muazzam bir servet olduğunun çok daha iyi farkedileceğini kaydetti.

Suudi aşiretinin General Sisi’ye pervasızca destek vermesi ile İslam Konferansı Teşkilâtı olan İslam İşbirliği Teşkilâtı’nın elinin-kolunun bağlı olmasının tek sebebinin ve diğer bütün şımarıklıklarının kaynağının da bu devâsâ servet olduğunun altını çizen Bardakçı, “İslam Konferansı’nın ismine yahut genel sekreterinin değişik İslam ülkelerinden seçilmesine bakıp da örgütü İslam dünyasının biraraya gelerek teşkil ettiğini ve üye olan her ülkenin eşit söz hakkına sahip bulunduğunu zannetmeyin… Teşkilât, Suudiler’in gölgesi altında faaliyet gösterir ve fakir ülkeler alacakları hemen her karar konusunda tepelerinde Suudiler’in veto kılıcının sallanmakta olduğunu gayet iyi bilirler” diye yazdı.

Bardakçı, teşkilâtı kuranların Suudiler olduğunu anlatarak şöyle devam etti: 

“1969’da Michael Rohan adındaki çatlak bir Avusturyalı’nın Mescid-i Aksa’yı kundaklamaya kalkıp Selâhaddin-i Eyyûbî’ye ait olduğuna inanılan mihrabı yakmasından sonra Suudi Arabistan’ın o zamanki kralı Faysal’ın öncülüğünde Rabat’ta kurulan örgüt o zamandan buyana bütün İslâm dünyasının sesi olarak görünmesine rağmen her zaman için ağırlığı Suudiler’in teşkil ettiği bir kuruluş olagelmiştir.

Türkiye’nin Kenan Evren tarafından devlet başkanı seviyesinde ilk defa temsil edildiği 1984’tekiCasablanca zirvesini takip etmiş bir gazeteci olarak söyleyeyim: Arap dünyası, özellikle de Suudiler zirveye en yüksek seviyede katılmış olmamızdan memnunluk duymuşlardı ama memnuniyetlerinin sebebi İslâmî işbirliğinin yayılması falan değil, “Laik olduğunu söyleyen Türkiye’yi eninde sonunda bir İslâm örgütüne getirdik” düşüncesi idi ve bunu açıkça ifade etmişlerdi…

Dolayısıyla, İslam İşbirliği Örgütü’nün Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’nun eli-kolu zaten bağlıdır. General Sisi’ye kiralık katil tutarcasına utanmaz tekliflerde bulunan Suudiler’e Mısır’da akan kanlardan, insanlıktan, hattâ dinden ve imandan bahsetmek ise abesle iştigaldir, zira bu konularda nasipleri yoktur, anlamazlar!

Haber7