Suriyelilere verilen eğitimde büyük tuzaktan nasıl dönüldü?

Olaylar
Mehmet Acet’in Yenişafak gazetesinde yayınlanan bugünkü köşe yazısının bir bölümü şöyle; Kısa adı AFAD olan Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı stratejik değeri yüksek bir kurumdur. Ülkenin he...
EMOJİLE

Mehmet Acet’in Yenişafak gazetesinde yayınlanan bugünkü köşe yazısının bir bölümü şöyle;

Kısa adı AFAD olan Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı stratejik değeri yüksek bir kurumdur.

Ülkenin herhangi bir yerinde, hatta sınır dışında herhangi bir bacadan duman çıkmaya başladığı zaman, alarm zilleri önce bu kurumda çalmaya başlıyor.

Depremde, yangında, savaş halinde, mülteci akımında, sel felaketinde, maden kazasında, kısacası her türlü afet ve olağan üstü hal durumunda bu böyle oluyor.

 

Haliyle FETÖ’nün zamanında yatırım yaptığı, nüfuz edip el altından yönetmeye çalıştığı yapılardan birisi de burası olmuş.

Bunu nereden mi biliyoruz?

15 Temmuz gecesinden…

Kalkışmayı yapanlar, AFAD’ın başına Kıdemli Albay Murat Karakuş isimli bir darbeciyi getirmeyi planladılar.

O gece bu durumu haber alan mevcut Başkan Halis Bilden, tabancasını beline takarak kurumda nöbet tutmaya başladı.

Zorbalara karşı görev yaptığı makamı korumak için.

O gece asıl şaşırtıcı haber İstanbul’dan geldi.

AFAD’ın İstanbul İl Müdürünün ismi, darbe yapanların beyin takımını oluşturan Yurtta Sulh Konseyi’nin listesinde yer alıyordu. 

İl Müdürü Gökay Attila Bostan gece saat 03.00’te yıldırım hızıyla görevden uzaklaştırıldı.

Şimdi cezaevinde hakkında yargının vereceği karar gününü bekliyor.

FETÖ SURİYELİLERE OKUTULAN KİTAPLARA DA MI NÜFUZ ETTİ?

Şimdi buraya televizyonculuk deyimiyle bir virgül koyalım, üzerinde durduğumuz konu ile yine bir şekilde ilişkisi olan ve yine vahamet düzeyi yüksek bir başka konuya geçelim.

Geçen hafta ülkemizdeki Suriyeliler meselesi, sosyal medyada yürütülen kara kampanya ve Sakarya’daki vahşetle karşılığını bulunca, bu mesele üzerinde biraz derinleşmeye karar verdim.

Derinleştikçe çok enteresan verilere ulaştım.

FETÖ’nün okullarda okutulan ders kitaplarına nasıl nüfuz ettiğine dair örneklerle daha önce karşılaşmıştık.

“Subliminal” kavramının yaygınlaşması o haberler üzerine olmuştu.

Mesela ilkokul kitaplarının birinde, “İyilik perisi” bir gezginin Pensilvanya’ya yaptığı ziyaret, görseller eşliğinde köpürtülerek küçük çocuklara anlatılıyordu.

Bu fark edildikten sonra müfredattaki FETÖ izleri hızlıca silindi.

SIĞINMACILARA HATAY’I, İSKENDERUN’U  SURİYE TOPRAKLARINDA  GÖSTEREN HARİTALAR OKUTULMUŞ

Üzerinde durduğumuz konu ise, “Subliminal” kavramının da ötesine geçiyor.

Şöyle bir şeyden söz ediyorum:

Türkiye’ye sığınan 3 milyon Suriyeli sığınmacının çocuklarına okutulan Arapça coğrafya dersinde, bir dönem 17 harita görseli kullanılmış ve bu haritaların tamamında İskenderun bölgesi Suriye toprağı gibi gösterilmiş.

T.C devletinin parasını ödeyerek Türkiye’deki okullarda Suriyeli çocuklara okutulan kitaplardan bahsediyorum.

Konuştuğum yetki sahibi bir isim bana, tıpkı yukarıdaki hikayede olduğu gibi burada da bir FETÖ izinin olduğundan bahsetti.

Bu sorun geçen yıl fark edildi.

Tarihin garip bir cilvesi olsa gerek, tam da 15 Temmuz gününün gündüzünde Suriye konulu bir koordinasyon toplantısında Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak esaslı bir konuşma yaptı.

Devamında eski kitaplar geri çekilirken, yeni hazırlanan müfredat Suriyeli çocukların eğitim gördüğü okullara ve kamplara gönderildi.

SİYASETE DÜŞEN GÖREV UYANIK VE DİKKATLİ OLMAK

FETÖ mantalitesi diye bir şey var.

FETÖ’nün Ergenekon kafasından bire bir taklit ederek bir dönem yüklenmeye çalıştığı/yüklendiği bir mantalite.

Kendisini ülkenin asıl sahibi olarak gören, siyasetçiye fotoğraf vermekten öteye bir rol vermeyen, seçilmiş iktidarları gelip geçinceye kadar idare etmeyi görev bilen, temel meselelerde kendi pozisyonunu dayatan bin mantalite.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bunca senedir hedef yapan ana nedenlerden birini de burada aramak gerekir.

Halkın verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanmak istemesi, bürokratik oligarşiye karşı mücadelesi.

15 Temmuz’dan sonra devlet kademelerinde ciddi anlamda bir “Mıntıka temizliği” yapıldı.

Şimdi bu mıntıkayı siyasetin iradesine uygun düşecek şekilde tanzim etmek için uygun bir zemin var.

Yapılacak iş belli.

-Siyasi iktidarla senkronize olabilecek, derdi olan insanlarla çalışmak.

-Yürütülen görev sahasında kimin ne yaptığından haberdar olmak, bütün detaylara hakim olmak.

Türkiye’de yaşayan 3 milyondan fazla sığınmacının üçte biri eğitim çağındaki çocuklardan oluşuyor.

Son bir yıldır çalışmalar hızlandırıldı ve 960 bin çocuktan 525 bininin okullulaştırılması sağlandı.

Artık Suriyeli çocukların okuduğu ders kitaplarında Türkiye ve Suriye’nin “Tarihdaşlığı” hem gerçeğe daha uygun, hem de pozitif bir dille anlatılıyor.

Yarın Suriye ve Suriyeliler meselesine devam edeceğim.

Yapılması gereken daha çok şey var.

Bir de, Suriye savaşı başladıktan sonra yardım kuruluşu adı altında yürütülen ajanlık faaliyetlerinden söz edeceğim.

Duyduklarım beni ziyadesiyle şaşırttı.

Eminim siz de şaşıracaksınız.

Köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız