Sivil ve demokratik anayasa bir ihtiyaç

Olaylar
Başbakan Erdoğan 21-22 Kasım’da St.Petersburg’a gerçekleştireceği ziyarete büyük önem verdiğini söyledi. İki ülke arasındaki Üst Düzey İşbirliği Konseyi çerçevesinde siyasi, askeri, ticari-ekonomik ve...
EMOJİLE

Başbakan Erdoğan 21-22 Kasım’da St.Petersburg’a gerçekleştireceği ziyarete büyük önem verdiğini söyledi.

İki ülke arasındaki Üst Düzey İşbirliği Konseyi çerçevesinde siyasi, askeri, ticari-ekonomik ve kültürel ilişkiler alanında önemli adımlar atıldığını kaydeden Başbakan Erdoğan St.Petersburg’da atılan adımların ve gelecekte yapılabilecek işlerin değerlendirileceğini belirtti.

Rusya ile Türkiye arasında enerji alanındaki işbirliğinin stratejik düzeye ulaştığını ve ciddi atılımlar yapıldığını vurgulayan Erdoğan, turizm alanında da ciddi ilerlemenin söz konusu olduğunu söyledi.

Başbakan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 35 milyar dolara ulaştığını ve bu rakamı daha yükseğe taşımak için çaba gösterdiklerini bildirdi: “Hedefimiz ticaret hacmini 100 milyar dolara ulaştırmak. İki tarafta da bu hedefe doğru ilerleme yönünde görüşbirliği ve irade var. Bu nedenle de bizim için bunun sorun teşkil edeceğini düşünmüyorum” 

Rusya ile Türkiye arasındaki diyalog gelecek kuşaklar için örnek teşkil edecek 

“Rusya Devlet Başkanı’yla kişisel diyalogunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna cevap olarak Başbakan Erdoğan, “Elbette, bu kişisel ilişkilerin geleceğinin daha pozitif olmasını ve daha önemli ortak adımlarla taçlandırılmasını istiyorum” dedi. 

Başbakan, zengin tarihi geçmişe sahip iki komşu ülke olan Rusya ile Türkiye arasındaki diyalogun gelişmesinin gelecek kuşaklar için iyi örnek olacağından emin olduğunu bildirdi.

Erdoğan, Türkiye’nin Rusya’da çok ciddi projeler gerçekleştirdiğini ve bunun karşı tarafta yüksek değerlendirildiğini söyledi:

“Türk şirketleri sizin ülkenizde önemli bir misyonu gerçekleştiriyor. Onların Rusya’da gerçekleştirdiği yatırımların toplam hacmi 50 milyar dolar teşkil ediyor ve bu, işbirliğinin hangi düzeye ulaştığının bariz göstergesi”

Başbakan Erdoğan, iki ülke arasında vizelerin kaldırılmasının çok önemli adım olduğunu ve bu konuda artık her hangi sorun kalmadığını vurguladı:

“Biz Rusya vatandaşlarından vize talep etmediğimiz gibi, artık Rusya da Türk vatandaşlarından vize istemiyor. Tabi ki bu da karşılıklı ilişkilerimizi güçlendiriyor. Vatandaşlarımızın karşılıklı ziyaretlerinin sayısı belirgin şekilde artıyor. Bugün Rusya’dan Türkiye’ye yaklaşık 4 milyon turist geliyor. Biraz da artarsa, siz Almanları geride bırakacaksınız – Almanya şu an birinci sırada, onu Rusya takip ediyor. Ama Rusya bu açığı kapatıyor. Rus dostlarımız Türkiye’nin turizm yönünden zengin olduğunu ve dört mevsim turizm hizmeti verebildiğini çok iyi anlıyorlar”

ENERJİ EN ÖNEMLİ AYAK

Başbakan Erdoğan, iki ülke arasındaki işbirliğinin en önemli ayaklarından birisini de enerjinin oluşturduğunu bildirdi:

“Biz doğalgaz ihtiyacımızın %56’nı Rusya’dan aldığımız doğalgazla kapatıyoruz. Bu çok büyük bir rakam. Bu alanda yeni istikametlerde de karşılıklı ilişkilerimizi güçlendirmek istiyoruz. Bu çerçevede süren çalışmaların en önemli ayağını nükleer enerji alanındaki işbirliği oluşturuyor. Bilindiği gibi, biz bu alanda ciddi bir adım attık – Akkuyu’da Rusya ile birlikte nükleer güç santrali yapıyoruz. Çalışmalar artık başlamış – projenin gerçekleştirilmesinin üçüncü yılındayız. Genç uzmanlarımız – mühendislerimiz şu an sizin ülkede eğitim alıyor. Teknik eğitimin ardından onlar Rus uzmanlarla omuz-omuza bu çalışmalarda yer alacaklar ve birlikte projenin gerçekleşmesini sürdürecekler. Biz buna büyük önem veriyoruz. Bu alandaki ilk adımı Rusya ile atmamız da bu gerçeği anlatıyor” 

NATO üyesi Türkiye’nin Rusya ile askeri-teknik alandaki işbirliğine ilişkin sorunun cevabında Başbakan Erdoğan, NATO üyeleri arasında Rusya ile bu tür ilişkileri olan tek ülkenin Türkiye olmadığını söyledi.

ERDOĞAN’DAN FÜZE AÇIKLAMASI

Bunun yanı sıra, Başbakan askeri-teknik alanda sadece Rusya ile değil, Çin’le de işbirliği yaptıklarını bildirdi:

“Füze savunma alanında adım atmamızın ardından Çin’le ortak askeri tatbikat gerçekleştirdik. Son aşamada 4 katılımcı kaldı. En ucuz fiyatı ve en uygun şartları Çin tarafı teklif etti. İkinci sırada Fransa-İtalya konsorsiyumu, üçüncü sırada ABD yer aldı. En yüksek fiyat veren Rusya ise dördüncü oldu. Bu nedenle de biz şimdi Çin’le ticari anlaşmanın tamamlanması yönündeki görüşmeleri sürdürüyoruz. Bizim için şu parametreler çok önemli – üretim süresi, ortak üretim imkanı, ortak yatırım fırsatı, fiyat ve üçüncü ülkelere ihracat olasılığı. Tüm bu parametrelere göre Çin gerçekten daha pozitif yaklaşım sergiledi. Bu nedenle şu an süreç Çin’in lehine devam ediyor. Elbette, birilerinde bu rahatsızlık doğuruyor. Ancak biz faaliyetlerimizin ve testlerin NATO’nun teknik standartlarına aykırı olmaması için çaba göstereceğiz. Öte yandan, biz yine NATO standartlarını göz önünde bulundurarak  Rusya Federasyonu ile bazı ekipmanların alımı için görüşmeler yapıyoruz. Bazı ekipmanları  ise artık alıyoruz”

GENÇLİĞİMDE DOSTOYEVSKİ OKUDUM

İki ülke arasında kültür alanındaki ilişkileri de değerlendiren Başbakan Erdoğan Nazım Hikmet’in Rusya’da defnedilmesini, Türk gençlerin Dostoyevski’nin eserlerini okumasını en bariz örnekler olarak değerlendirdi:

“Gençlik yıllarımda Dostoyevski’yi ben de okudum. Tabi ki bu gerçekler bir tarafa konulamaz. Tüm bunlar bizim ilişkiler için zemin oluşturuyor. Gelecekte Rus sanatı Türkiye’nin gelişiminde önemli yer tutacak. Mesela, daha önce Rusya Devlet Orkestrası ile Türk Mehter takımının ortak programları düzenleniyordu. Bu, yılın en önemli olayı oluyordu. Gelecekte de Rus-Türk kültür işbirliğinin korunması büyük önem arz ediyor. Bu açıdan bizim bakanlıklarımız ve ilgili kurumlarımız ciddi başarılar elde etmişler”

AB’NİN OYALAMAYA ÇALIŞMASI ÇOK ÜZDÜ

Türkiye-AB ilişkilerine dair soruyu da cevaplayan Başbakan Erdoğan AB’nin Türkiye’yi yanıltmaya devam ettiğini ve bunun çok üzücü olduğunu söyledi:

“Uzun yıllar sonra görüşmelerde yeni başlık açıldı. Biz Avrupalılara hemen 23. ve 24. fasılları da açmayı önerdik. Türkiye bunu tüm Avrupa ülkelerinden daha çok istiyor. Biz bu adımı gecikmeden atmaya hazırız. Ziyaret ettiğimiz tüm Avrupa ülkelerinde bu konuyu görüşüyoruz. Geçtiğimiz hafta ben Finlandiya, İsveç ve Polonya’yı ziyaret ettim. Bu ülkeler bizim haklılığımızdan eminler ve Türkiye’nin dostları olduklarını bildiriyorlar. Bu gerçekten böyle, onlar her zaman bizi desteklediler ve destekliyorlar.  Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından benim umutlarım arttı. Şu an Türkiye’de kurduğumuz AB Bakanlığımızın katılımıyla çalışmaları aktif şekilde sürdürüyoruz. Bizi engellemekten vazgeçmelerini ve AB ile görüşmelerde somut sonuçlara varmamızı istiyorum. Çünkü dile kolay, 1963 senesinden artık 50 sene geçti, 2013 sona eriyor. Bir ülkeyi 50 yıl bu şekilde oyalamak doğru değil”

133 BİN İNSANIN ÖLÜMÜNÜ NASIL KABUL EDERİZ

Başbakan Erdoğan, Türkiye ile Rusya arasında Suriye konusundaki yaklaşım farklılıklarının bulunduğuna ve krizin nasıl aşılabileceğine ilişkin soruyu da yanıtladı:

“Bir konuya dikkat çekmek zorundayım. Ortak sınırın uzunluğu açısından hiçbir ülke Suriye’ye Türkiye kadar yakın değil. 911 kilometre sınırımız var. Biz Suriye ile tarihi, dini açıdan ve akrabalık bağlarıyla bağlıyız. Yakın ilişkilerimiz var. Rusya ile böyle ilişkileri yok, İran’la da yok, ama bizimle var. Kuşkusuz, biz şu an Suriye’de yaşananlardan dolayı en çok bedel ödeyen ülkeyiz.  Benim bildiğim son verilere göre, Suriye’de 133 bin insan öldü. Bizim ülkemize gelen göçmen sayısı 600 bini geçti. Bu alandaki harcamalarımız iki milyar doları aştı. Uluslararası toplumdan gelen yardım 135 milyon dolar. Bunun 50 milyon doları  Suudi Arabistan’dan, 25 milyonu BM’den, geri kalanı diğer kaynaklardan geliyor. Yani faturayı biz ödüyoruz. Şu an 200 bin Suriyeli çadır ve konteyner kasabalarında yaşıyor. 400 bin Suriyeli de çeşitli illerimizde, evlerimizde kalıyor. Biz bu sorunu Rusya, İran, Irak, Lübnan, Ürdün’le birlikte çözmek isterdik. Ama maalesef, Rusya ile neredeyse 3 yıldır süren görüşmelerimizin olumlu sonuç verdiğini söylemeyeceğim. Ancak ben bu sorunun çözülmesini, ilerleme kaydedilmesini istiyorum. Rusya, Türkiye, ABD, İran gibi üç-dört önemli ülke birlikte bu işe eğilirse, buna odaklanırsa ve diğer BMGK üyeleri de katılırsa, biz sorunun çözümüne daha çabuk ulaşırız. Aksi takdirde Suriye rejimiyle, özellikle de Beşar Esed’le herhangi bir sonuca varmak mümkün değil. Biz demokratik şartlarda politika ile uğraşan insanlarız. Orada 133 bin insanın – ki onlardan yaklaşık 6 bini çocuk ve çoğu kadın – ölümünü kabul edemeyiz. Buna nasıl “evet” deriz? Ben Rusya’nın da bunu kabul edemeyeceğinden eminim.  

Kıbrıs konusunda kimsenin birbirini kandırmasının anlamı yok, gelin oturalım ve bu işi sonlandıralım…

Kıbrıs sorununun çözümünü nasıl gördüğüne ilişkin sorunun cevabında Başbakan Erdoğan bu konuda tek taraflı şekilde her hangi açıklama yapmanın doğru olmayacağını söyledi:

“St.Petersburg’daki son G20 zirvesinde ben BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’la görüştüm ve ona çözüm önerisinde bulundum. Bu yöndeki çalışmaların geciktiğini hatırlattım. Ben Başbakanlığımın ilk yılında sayın Annan’la bu süreci başlatmıştık, sonra siz bu göreve geldiniz, Sayın Moon, ancak her hangi gelişme sağlanamadı. Ancak biz yine de Güney Kıbrıs ve Kuzey Kıbrıs yöneticilerinin bir masa arkasına geçerek sorunu görüşmesi için çaba gösterebiliriz. Biz ise garantör ülkeler olarak bu çalışmalara katılabiliriz. Gelin biz – Türkiye, Yunanistan, İngiltere – bu işe eğilelim ve  toplanarak bu acil sorunu bitirelim. Çözüme ulaşıncaya kadar çalışmalara son vermemeyi öneriyorum. Sorunun etkili çözümünü bulmak için samimi yaklaşmak ve kendi ön şartlarını kapı arkasında bırakmak lazım. Güney Kıbrıs Kuzey Kıbrıs’ın ne söyleyeceğini biliyor, Kuzey Güney’in ne söyleyeceğini biliyor. Bu nedenle kimsenin bir-birini kandırmasının anlamı yok. Gelin görüşme masasının arkasında oturalım ve bu işi sonlandıralım. Ve sonuçta bütün bir Kıbrıs ortaya çıksın. Çünkü Avrupa Birliği’nde Kıbrıs dendiğinde adanın tamamı kastedilmiyor. Halen adayı “yeşil hat” ayırıyor. Yani görünen o ki, onlar kendi kendilerini kandırıyorlar.  Bakın, kısa süre önce Kuzey ve Güney Kıbrıs futbol federasyonları tüm adayı temsil etme ve uluslararası yarışmalarda tek takım olarak yer alma konusunda anlaştı. Ben bu adımın siyasi süreci de olumlu etkilemesini istiyorum”

MAFYALAR HÜKÜMET DEVİRİYORDU

Başbakan Erdoğan, 11 yıllık görev süresinde Türkiye’nin elde ettiği ekonomik başarıları da değerlendirdi. 

Erdoğan, ekonomideki başarıların en önemli nedeninin yolsuzlukla başa çıkmak olduğunu söyledi: 

“Bu kablo kesildi. Daha önce yolsuzluklar çok fazlaydı. Mafyalar, suç örgütleri hükümet oluşturup ve hükümet feshettirebiliyorlardı. Ama bu geçmişte kaldı. Şimdi Türkiye’de güven ve istikrar var ve bu, uluslararası sermayenin ülkeye gelişi için geniş yollar açıyor. Biz iktidara gelmeden önce Türkiye’de yabancı yatırım hacmi 9 milyar dolar idi. 11 sene içerisinde yabancı sermaye hacmi 122 milyar dolara ulaştı. Bu, çok önemli bir gösterge. Bu göstergeleri biz ekonomi ile demokrasiyi ayırmamamız, birlikte geliştirmemiz sayesinde elde ettik. Bunun yanı sıra, ihracata yönelik sistem kurarak ülkenin finans sektörünü geliştirdik. Biz iktidara gelene kadar kamu bankalarının büyük borçları vardı ve bu, ülke için sorun yaratıyordu. Bizim gelişimizle durum değişti. Bankalar, özellikle de kamu bankaları karla çalışmaya başladı. Mesela, bize kadar Ziraat Bankası sürekli borç içerisindeydi, şimdi ise Türkiye’de ve Balkanlarda en büyük banka haline geldi. Bakın, bizim iktidara gelişimize kadar Türkiye ihracatı 36 milyar dolardı, şimdi biz 155 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiriyoruz. Daha ilginç bir konu var. Bize kadar banknotlarda rakamdan sonra 6 sıfır vardı. Biz bunu da düzelttik, sıfırları kaldırdık. Paramızın değeri arttı. Biz Rusya ile Rus rublesi ile ticari operasyonlar gerçekleştirebiliriz. Aynı şekilde Çin’le, İran’la çalışabiliriz. Birkaç gün önce gayrimenkul ve konut inşaatı alanındaki hisse paketimizi sattık. Bu hisselerin karşılığında onların değerinin 2-3 katı kadar teklif aldık. Bu sayede son dönemin en büyük anlaşmasını gerçekleştirdik. Yaklaşık 1,4 milyar dolarlık. Daha önce Halk Bankası varlıklarını satışa çıkardı, çok büyük ilgi çekti ve çok iyi satış gerçekleşti. Bu, uluslararası bakış açısından çok önemli. Bizim özgüvenimizin, demokrasi ve ekonomiyi birlikte götürmemizin Türkiye’ye yabancı sermaye akışının artmasına, istikrara ve ülkeye duyulan güvene yansıdığından eminim. Rusya sermayesinin Türkiye ekonomisinde çok önemli rol oynayabileceğinden de eminim. Bizim ülkelerimizi sadece iki saatlik bir uçuş ayırıyor. Çok ortak noktamız var. Türkiye, Kış Olimpiyat Oyunlarının yapılacağı Soçi’de çok ciddi işler yapıyor. Rusya’nın 2014 Olimpiyatları sayesinde tarihe geçeceğinden, bizim orada çalışan müteahhitlerin de bu tarihte yer alacağından eminim. Bütün bunların yanı sıra biliyorsunuz, 29 Ekim’de biz Asya ile Avrupa’yı birleştiren devrim niteliğindeki Marmaray projesinin açılışını yaptık. Bu hamle Avrupa ile Asya arasındaki mesafeyi kısaltıyor. Herhangi fors majör durumu olmazsa, yılın sonuna kadar Ankara ile İstanbul arasındaki hızlı tren projesini tamamlayacağız. 2015 senesinde iki önemli projenin daha açılışını planlıyoruz. Bunlardan birisi Boğaz’daki üçüncü köprü. Diğeri ise Boğaz’ın altından geçecek iki  tünel. Tüm bunların sonucunda İstanbul’daki ulaşım durumunun daha sakin ve yükten arınmış hale geleceğine inanıyorum” 

Sivil ve demokratik Anayasa bir ihtiyaç 

Başbakan Erdoğan’a yeni Anayasa’nın neden önemli olduğu da soruldu.

Erdoğan, mevcut Anayasa’nın darbe dönemlerinin ürünü olduğunu ve daha sivil, daha demokratik bir Anayasa’ya ihtiyaç olduğunu söyledi:

“Tabi biz bu konuda istediğimiz sonuçları tam olarak elde edemedik. Neden diye sorarsanız, parlamentoda bulunan 4 siyasi parti bu konuda kararlılık gösteremiyor. Biz iktidar partisi olarak onların üzerinde konsensüs sağlanan 60 maddeyle ilgili çalışmaları 15 gün içerisinde tamamlamalarını ve komisyonun diğer maddeler üzerinde çalışması için fırsat yaratılmasını öneriyoruz. Ancak diğer partiler bunu istemiyor. Bunun yanı sıra, ana muhalefet partisi çalışmalara tüm vekiller katılmadığı sürece çalışmayacağını bildirdi. Ancak biz 550 üyeli parlamentoda 26 vekil görüşmelere katılmayı reddetse bile yeni Anayasa çalışmalarını sürdüreceğiz. Şu an Meclis Başkanımız komisyon üyeleri ile konsensüs elde edilmesi için toplantılar yapıyor. Sonuç elde etmesini isterdim”

YAN GELİP YATSAK BU SONUÇLARA ULAŞAMAZDIK

Röportajı gerçekleştiren Mihail Gusman, Başbakan Erdoğan’a 10 senedir hep formda kalmasının ve değişmemesinin sırrını da sordu.

UYUMAYA SADECE 6 SAAT KALIYOR

Başbakan, kilosunu korumaya dikkat ettiğini söyledi: “Kilom hep aynı. Bu, formda kalmama yardımcı oluyor. Gün içerisindeki çalışma sürem çok uzuyor, uyumaya sadece 6 saat kalıyor. Şu an Türkiye çok hızla gelişiyor, daha güçlü bir ülke haline geldi. Halkın refah düzeyi önemli ölçüde arttı. Bizim iktidara geldiğimiz dönemde milli gelir 230 milyar dolardı, şimdi ise 900 milyar dolara yaklaşıyor. Bu, çok uzun ve sıkı çalışmanın sonucudur. Yan gelip yatsaydık, bu sonuca ulaşamazdık”.

TRTTURK