Soruşturmanın Ankara ayağında iki yıl fiziki ve teknik takibi yapılan 26 kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. MOSSAD’ın ihbarıyla başlatılan soruşturma, paralel yapının İsrail’in taşeronluğunu yaptığını belgeledi.
Yenişafak’ta yer alan habere göre; paralel yapı tarafından Kudüs Selam Tevhid Örgütü adı altında binlerce kişiyi dinlenmesinin nedeni ortaya çıktı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmanın Ankara ayağına ilişkin 26 kişi için kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Kararda, istihbaratın İsrail’den servis edildiği belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan Kudüs-Selam Tevhid Örgütü soruşturmasının Ankara ayağına ilişkin verilen ‘Kovuşturmaya yer olmadığına’ ilişkin karar paralel yapının İsrail’in taşeronluğunu yaptığını belgeledi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Dairesi Başkanlığı tarafından gönderilen, ‘İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Güçleri Unsurlarının Türkiye’deki eylem planlamasına ilişkin olarak İsrail İstihbarat Servisinden ‘Türkiye’deki İsrail hedeflerine yönelik olarak bir terör saldırısının beklendiğinin..’ ihbarı üzerine harekete geçti. 27 Haziran 2012 tarihinde şüpheliler hakkında teknik ve fiziki takip kararı alan savcılık 2014 yılı şubat ayına kadar takibi sürdürdü.
ÖNCELİKLİ ŞÜPHELİLER
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2012/155889 tarih ve soruşturma numarasıyla 10 kişi hakkında dosya açtı. İsrail istihbaratının ihbarında ‘öncelikli şüpheliler’ listesi de yer aldı. MOSSAD tarafından verilen listede 6 Türk vatandaşı ile 4 İran vatandaşı öncelikli şüpheliler olarak lanse edildi. Kaldırılan Özel Yetkili Savcılık tarafından başlatılan ve bu savcılığın talebiyle yine özel yetkili mahkeme tarafından verilen dinleme kararıyla 10 kişilik öncelikli dinleme listesi daha sonra 26 kişiye çıktı. Dinlenenler arasında Başbakan Erdoğan’ın ev sahibi eski AK Parti Milletvekili Faruk Koca ile İsrail’in Filistin’deki zulmüne demokratik yollarla karşı çıkan dernek yöneticileri ile Umut davası sanıkları ve yakınlarının olması dikkati çekti.
HEDEF İSTANBUL
MOSSAD tarafından planlanan ve paralel yapının emniyet ve yargı ayağınca uygulamaya konulan Kudüs Selam Örgütü tezgahı İsrail istihbaratının, ‘İsrail’in İstanbul Başkonsolosluğu ve Ankara Büyükelçiliğinde görevli İsrail diplomatlarının hedef alınabileceğinin, eylem için İstanbul’un seçilmesi ihtimalinin Ankara’ya oranla daha yüksek göründüğünün…’ raporuyla başlatıldı. Eylem için İstanbul ihtimalinin Ankara’ya oranla daha yüksek göründüğü’ denildiği için de asıl soruşturmanın İstanbul’da yürütüldüğü ortaya çıktı.
HİÇBİR İLGİLERİ BULUNAMADI
10 şüpheliyle başlayıp bir anda 26 kişinin teknik ve fiziki takibine dönüşen soruşturmada, ‘Kovuşturmaya yer olmadığına’ karar veren Savcı Tekin Küçük, şüpheli olarak belirtilen isimlerin cenazede bile dinlenip, fiziki takibe uğradıklarını ortaya çıkardı. Kararda şu ifadeler dikkat çekti: ‘Dosyada mevcut bulunan iletişimin tespiti tutanakları, fiziki takip tespit tutanakları ve tüm belgelerin incelenmesi sonucunda şüphelilerin yaptıkları telefon görüşmelerinde, lokanta, kafe, kültür merkezi gibi yerlerde yaptıkları toplantılarda, katıldıkları cenaze töreninde suç teşkil eden herhangi bir söz veya eylemlerine rastlanmadığı, şüphelilerin yasa dışı Selam Kudüs Terör Örgütüne üye olduklarına ve bu terör örgütünün faaliyetleri doğrultusunda herhangi bir suç işlediklerine dair soyut iddia dışında kamu davası açmaya yeterli delil elde edilemediği anlaşılmakla…’
SAVCI BİLE ANLAM VEREMEDİ
Savcı Tekin kararında şüpheli olarak gösterilen isimlerin terör saldırısında bulunacaklarına dair nasıl bir irtibat kurulduğunun, sonradan teknik ve fiziki takibe katılan 16 ismin soruşturmaya nasıl dahil edildiklerinin anlaşılamadığına dikkati çekti. Kararda şöyle denildi: ‘İsrail istihbarat servisinden İsrail diplomatlarına yönelik olarak terör saldırısında bulunulacağına dair ihbarda bulunulması üzerine başlayan soruşturmada, şüphelilerin bu saldırı iddiası ile nasıl bir irtibat kurularak soruşturmaya dahil edildiklerinin ve haklarında iletişimin tespiti, teknik araçlarla izleme işlemleri yapılmasına gerek duyulduğunu belirlenemediği..’