Paralel devlet, Hakan Fidan’dan ne istiyor?

Olaylar
Aslan Değirmenci’nin analizi Paralel devlet ve Hakan Fidan -İstihbarat oyunları ve KCK- Yani diyalog ortamının oluşması, silahların susması ve akan kanın durması için başlayan Oslo sürecini yerl...
EMOJİLE

Aslan Değirmenci’nin analizi

Paralel devlet ve Hakan Fidan

-İstihbarat oyunları ve KCK-

Yani diyalog ortamının oluşması, silahların susması ve akan kanın durması için başlayan Oslo sürecini yerle bir ederek MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı hedef tahtasına oturtan yapılar boş durmuyor. Hiç lafı çevirmeye gerek yok. Suriye tarafından düşürülen Türk askeri uçağına ilişkin soruşturma kapsamında savcılığın, MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında soruşturma açılabilmesi için Başbakanlığa yazı yazmaya hazırlanması yeni bir operasyondur. Ama bu tek başına Hakan Fidan’a değil yeni devlet anlayışına karşı yürütülen bir karanlık operasyondur. Bu operasyon 2009 yılında TSK, MİT, Polis birlikte hareket ederek karanlık yapıların üzerine gittiği dönemde başlamıştır. PKK’nın şehir yapılanması KCK’ya yönelik yapılan operasyon kapsamında gözaltına alınan 9’u belediye başkanı toplam 34 kişi Adliye’ye tek sıra halinde getirilerek düğmeye basılmıştır. (Tam da Oslo görüşmelerinin başladığı süreç. Görüşmeleri ise o dönem yürüten eski MİT Müsteşarı olan Emre Taner) Üstelik hepsinin bileklerinde plastik kelepçeler. O görüntünün servisi ile birlikte istihbarat savaşları resmen başladı. Ancak derin devlete karşı tarihinde hiç olmadığı kadar mücadeleye kararlı gözüken yeni devlet ileri adımlarını da sürdürdü.

-Heron skandalları ve karanlık oyunlar-

Yeni devletin hedefi Kürt sorununu çözmek ve paralel devletin bugüne kadar millet ile devlet arasına ördüğü seti yerle bir etmekti. Tabi bu o kadar basit değildi. Olmadığını da PKK’ya yönelik operasyonlarda verilmeye başlanan zayiatlar ile görmeye başladık. Karakollara yapılan saldırılarda istihbarat paylaşımlarının yapılmadığını ya da yapılan bilgilendirmelerin ilgili kurumlara ulaştırılmadığını bu yüzden çok sayıda kayıplar verildiğini gözlemledik. Derken heron skandalları,  termal kameraların ve gece görüş dürbünlerinin yetersizliği, internete düşen ses kayıtları ile de paralel devletin ve küresel karanlık yapıların oyunlarını daha iyi anladık.

-İsrail, oda tv, Aydınlık ve Neo-Con-

Yıl 2010 olduğunda yani Milli İstihbarat Teşkilatında Hakan Fidan’lı yıllar başladığında ise yaşanan olaylar ile yapbozun parçalarını bir araya getirmeye başladık. İsmi gündeme geldiği günden itibaren organize saldırılara maruz kalan Fidan’ı ilk olarak İsrail ardından oda tv ve Aydınlık hedef aldı. İstihbarat teşkilatının yeni yapısı ve çalışma şekilleri ortaya çıktıkça, içimizdeki gizli Neo-Concular harekete geçti. Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu’nun oluşturulduğu, bu kurulda istihbaratın birleşeceği ve ilgili birimlere dağıtılacağı netleştiğinde ise sistematik olarak yıpratma-karalama haberleri ile Fidan’a karşı istihbarat ve psikolojik harekât operasyonları devreye girdi.

-Oslo, derin PKK, Mossad-

Ve Oslo görüşmelerinin gizli kayıtları internete düştü. Olayın üzerine ilk başta Ergenekon medyası atladı. Yazıp çizmedikleri kalmadı ama plan tutmadı. Çünkü millet artık akan kanın durması için ne gerekiyorsa yapılmasını istiyordu. Ancak birkaç ay sonra MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş KCK kapsamında ifade vermeye çağrıldı. Ergenekon medyasına bu kez farklı cenahlardan da destek gelince ülkenin gündemi değişti. Her haberden-köşeden damlayan kan, nefret, kin ve öfke oldu. Bu dezenformasyona örgüt içindeki infazlar ile tanınan derin PKK, şiddet eylemleri ile destek verdi. Ancak siyasi irade oyunu yine bozdu. Başbakan Erdoğan’ın “Devletin işleyişine çomak sokuluyor” ve “Alacaksanız gelin beni alın” diyerek Hakan Fidan’a sahip çıkması paralel devletin oluşturmaya çalıştırdığı dengeleri alt üst etti. Ufak tefek cılız sesler çıksa da onları kamuoyu susturmayı başardı.

-Uludere, Taraf, Ortadoğu-

Uludere olayının hemen ardından ise paralel devletin istihbaratçıları hiç beklenmeyen yerden servise başladı. Hava operasyonu istihbaratını MİT’in verdiği yönündeki haberler, sayfa sayfa çete soruşturmalarını başlatan gazetede yer aldı. Süreç oldukça manidardı. Çünkü MİT bu kez Ortadoğu açılımları başlatmış, dünyanın en etkili 10 gizli servisinden biri olmak için çalışmalarını hızlandırmıştı. Bu durum elbette en fazla Mossad’ı rahatsız ederken, güvenilir olduğu düşünülen bir gazete (bilmeyerek!) İsrail’in değirmenine su taşıyordu. Ancak yükselen tepkiler, raporlar ve MİT’ten gelen açıklamalar söz konusu gazeteyi boşa çıkartırken, yeni devlet anlayışına kurulan tuzak yine yerle bir oluyordu. (Yalnız bu tuzakta MİT’in içinde halen aktif olan ve paralel devlete hizmet eden bir yapının varlığını da es geçmemek lazım.)

-Derin kulak, Türk jeti-

Ancak paralel devletin destekçileri ileri teknolojiye de sahipti. Mossad yardımıyla Oslo görüşmelerinin sızdırılması buna en büyük delildi. Ve bu çabuk unutuldu. Unutulunca da Başbakan’ın yanına kadar sızma sağlandı. Ve dinlenme skandalı patladı. Verilen gizli mesaj yine açıktı: “Hakan Fidan oldukça başarısız, baksanıza Başbakan Erdoğan’ın dinlenmesini bile engelleyemedi.” Yani hedef alınan isim yine Fidan ve onun üzerinden Milli İstihbarattı. Fakat yine bekledikleri olmadı. Aksine Başbakan Erdoğan güvenini belli etmek için ilk incelemeleri MİT’e ardından soruşturmayı derinleştirmek için yetkiyi Başbakanlık Teftiş Kurulu’na verdi. Bizler bu soruşturmanın sonucuna odaklanmış iken,  Hakan Fidan bir kez daha Akdeniz’de düşürülen Türk uçağıyla bağlantılı olarak hedef tahtasına konuldu. Hedef alındığı tarih ise yine Kürt sorununa çözüm arayışlarının başladığı haftaya denk geldi. Kodlar benden, şifreleri çözmek size kaldı.

Milat