Fatih’teki Saraçhane Parkı’nda toplanan grup, “Dünyanın sessizliğine rağmen susmayan, cuntanın katliamına karşı yılmayan, direnen Mısır halkına bin selam” yazılı pankart açtı.
Grup, “İslami hareket engelenemez”, “Darbeciler yenilecek, İslami direniş kazanacak”, “İstanbul’dan Mısır’a direnişe bin selam” ve idam kararlarını eleştiren sloganlar attı.
Burada konuşan araştırmacı-yazar Hamza Türkmen, Mısır’da küresel emperyalizmin müttefiklerinin darbe yaptığını ve binlerce kardeşlerinin tutuklandığını, öldürüldüğünü belirterek, süreç boyunca yaşanan haksızlıklara, ihtilale Katar ve Afrika Birliği ülkeleri dışında kimsenin “darbe” diyemediğini söyledi.
İran ve Suudi Arabistan’ı bu konuda eleştiren Türkmen, Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii’nin Adeviye Meydanı’nda darbe karşısında direnişe ve bunun sonuçlarına hazır olduğunu ifade eden sözlerini hatırlattı.
Türkmen, darbecilerin Mısır’ın birçok alanında İhvan yöneticilerini tutukladığını ancak onların kimliklerini teslim alamadığını kaydederek, onların ahlakının Kur’an-ı Kerim ahlakı olduğunu, bu kişilerin canlarıyla imtihan edildiğini anlattı.
– “Rabia’yı yeniden ümmet dayanışmasının sembolü yapmalıyız”
Bu kişilerin tutuklanmasının onlar için bir onur olduğunu dile getiren Türkmen, tutuklananlardan 528’inin tamamen iftira ve yalanlarla 20 dakikalık bir celsede idama mahkum edildiğini ifade etti.
Türkmen, “Bu bir vahşet ve insanlık, Batı, insan hakları savunucuları buna susuyor. Kardeşlerimizin haklı davasının mutlaka yanında olmalıyız. Yerel, küresel zalimlere karşı bu kardeşlerimiz gibi ‘la’ demeliyiz. Kardeşlerimizn haklı davasını önce Türkiye, sonra dünya kamuoyuna haykırmak için meydanları doldurmalıyız. ‘Rabia’ işaretini yeniden ümmet dayanışmasının sembolü yapmalıyız” diye konuştu.
– “Ordu tarafından verilen kararın açıklanmasıdır”
Gazeteci-yazar Ahmet Varol da 528 kişiye idam cezası verimesinin bir yargı kararı değil “savaş” olduğunu söyledi.
“İdam kararı, ordu, terör ve zulüm rejimi tarafından verilmiş olan kararların yargı mekanizması tarafından açıklanmasıdır” diyen Varol, bu durumun başka bir düşünceyle açıklanmasının izahı olmadığını kaydetti.
Varol, kararların, zulme karşı gerçekleştirilen direnişi ortadan kaldıramayacağını kaydederek, bu direnişin zulmün üzerine gitmesine vesile olacağını dile getirdi.