Memurun başörtüsü sorunu nasıl çözülür?

Olaylar
Sorunun çözümü için ise yapılması gereken değişiklikler neler?   Peki, mevzuatlarda kılık kıyafet konusu nasıl yer almaktadır? İşte bu sorunun cevabı ve çözüm yolu… 657 sayılı Devlet M...
EMOJİLE

Sorunun çözümü için ise yapılması gereken değişiklikler neler?  

Peki, mevzuatlarda kılık kıyafet konusu nasıl yer almaktadır? İşte bu sorunun cevabı ve çözüm yolu…

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Kıyafet Mecburiyeti” başlıklı Ek 19.maddesinde; “Devlet memurları, kanun, tüzük ve yönetmeliklerin öngördüğü kılık ve kıyafet kurallarına uymak mecburiyetindedirler.” şeklinde kılık kıyafet zorunluluğu yer almaktadır.

Ve aynı kanunun “Disiplin Cezalarının Çeşitleri İle Ceza Uygulanacak Fiil Ve Haller” başlıklı 125. maddesinde; “Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

A-Uyarma: Memura, görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir.

Uyarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

g) Belirlenen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranmak.” şeklinde kılık kıyafet kurallarına uymayanların uyarma cezası ile uyarılmasını öngörmektedir.

Peki, kılık kıyafet kuralları nerede belirtilmektedir?

Kamu kurumlarında kılık kıyafet dayatması, 12 Eylül döneminde çıkarılan bir yönetmeliğe dayanmaktadır. Yani sınırlama kanundan değil yönetmelikten kaynaklanmaktadır

Genel ve katma bütçeli kurumlar, mahallî idareler, döner sermayeli kuruluşlar ve kamu iktisadî teşebbüsleri ile bunların iştirakleri ve müesseselerinde çalışan her sınıf ve derecedeki memurlar, sözleşmeli ve geçici görevle çalışan personel ile işçilerin kılık ve kıyafetlerinin düzenlenmesine ilişkin esasları kapsayan yönetmelik 25.10.1982 tarih ve 17849 sayılı Resmî Gazete de yayımlanan Kamu Kurum Ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık Ve Kıyafetine Dair Yönetmeliktir.

Bu yönetmeliğin 5. maddesinde sözü edilen personelin kılık ve kıyafette uyacakları hususlar aşağıdaki şekilde belirtilmiştir.

“a) Kadınlar;

Elbise, pantolan etek temiz, düzgün, ütülü ve sade, ayakkabılar ve/veya çizmeler sade ve normal topuklu, boyalı, görev mahallinde baş daima açık, saçlar düzgün taranmış veya toplanmış, tırnaklar normal kesilmiş olur. Ancak bazı hizmetler için özel iş kıyafeti varsa görev sırasında kurum amirinin izni ile bu kıyafet kullanılır.

Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri pantolonlar giyilmez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz. Terlik tipi (sandalet) ayakkabı giyilmez.

b) Erkekler; Elbiseler temiz, düzgün, ütülü ve sade; ayakkabılar kapalı, temiz ve boyalı giyilir. Sandalet veya atkılı ayakkabı giyilmez. Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur. Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. Hergün sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz. Bıyık tabiî olarak bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu geçemez, üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir. Kravat takılır, kravatı örtecek şekilde balıkçı yaka veya benzeri sü­veterler giyilmez. Hizmet gereğine uygun olarak verilmişse tek tip elbise giyilir.

Bina içinde gömleksiz, kravatsız ve çorapsız dolaşılmaz.”

Peki, uygulamada ne yapılmaktadır?

657 sayılı Devlet Memurları Kanununda, "Belirlenen kılık kıyafet hükümlerine uymamak" fiilinin cezası yukarıda yer verdiğimiz gibi Uyarma’dır. Ancak 28 Şubat döneminde kanun zorlanmış ve başörtüsü takan memurlar, "İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükûn ve çalışma düzenini" bozmak ile suçlanarak haklarında "Devlet memurluğundan çıkarma cezası" uygulanmıştır.

Bu kararların hukuki bir karar olmaktan ziyade, dönemin şartlarına uygun siyasi kararlar olduğu bugünden daha net görülmektedir.

Çünkü Yargı her ne kadar objektif karar veren bir organ olarak gözükse de, siyasi konularda hukuksal karar değil yine siyasal karar alınmaktadır.

Ancak, 2010 yılında yapılan referandum düzenlemesi sonrasında yargının ideolojik kimliği değiştirilmiştir.

Örneğin Danıştay, başörtülü olduğu için Açıköğretim Sınavı’ndan çıkartılan Gülsüm Okumuş’un haklı bulmuş ve uygulama Danıştay’dan dönmüş, Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kurallarında yer alan avukatların “başları açık” görev yapacaklarına ilişkin düzenlemenin yürütmesi de yine Danıştay tarafından durdurulmuştur.

Peki, sorunun çözülmesi için ne yapılmalıdır?

Yönetmeliği Bakanlar Kurulu yürüttüğü için Bakanlar Kurulu tarafından yönetmeliğin 5. maddesinde sözü edilen personelin kılık ve kıyafette uyacakları hususlar yeniden düzenlenerek sorun çözülmelidir.

Sorunu yaşayan memurlar ise; kanunlardaki hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine, yönetmeliklerdeki hükmün iptali için ise Danıştay’a başvurulduğundan yönetmeliğin 5. maddesinde sözü edilen personelin kılık ve kıyafette uyacakları hususlardan bazıların iptali için Danıştay nezdinde dava açmalıdır.

Ancak yıllar önce çıkarılan bir yönetmelik hükmüne ortada bir uygulama yok iken Danıştay nezdinde dava açılamamaktadır.

Fakat Danıştay nezdinde dava açılabilmesi için, sendikalarca yapılan kılık kıyafet eylemleri sonucunda bir memurun ceza alması veya bir eyleme dayanmaksızın memurun kılık kıyafetinden, başörtüsünden dolayı ceza alması ve bu cezanın memura tebliğinden itibaren 60 gün geçmemiş olması gerekmektedir.

Örneğin; Başörtüsü için ceza alan bir memur, yönetmeliğin 5. maddesinde yer alan “baş daima açık” ibaresine alınan disiplin cezasının iptalini de içerecek şekilde yürütmenin durdurulması için Danıştay’da dava açması gerekmektedir.

Danıştay en son kararında, Anayasa’da yer alan çalışma hak ve hürriyetinin, yasal bir düzenlemeye dayandırılmaksızın sınırlandırılmayacağını karara bağlamıştır. Bu karar emsal niteliktedir. Zira başörtüsü yasağı da kanuna değil bir yönetmeliğe dayanmaktadır. Bu yönde bir sınırlama olabilmesi için yasal düzenleme gerekir. Danıştay’ın son içtihadına göre, açılacak bir davanın olumlu sonuçlanması çok yüksek bir ihtimaldir.

Memurlar.net