Türkiye, son günlerde ortaya dökülen ses kayıtlarını konuşuyor. Telekulak, geçmişten bu yana süren bir yöntem. Bu dinlemeler yüzünden kimler mağdur olmadı ki… Siyasetçilerden işadamlarına, sporculardan sanatçılara kadar birçok isim… Amaç bazen siyaset mühendisliği oldu, bazen eşler arası kıskançlık, sanayi casusluğu… Eskiden PTT memuru aracılığıyla yapılan dinlemelerde, artık son teknoloji ürünü böcekler kullanılıyor. Geçmişten bugüne dinleme olaylarını bir kez daha hatırlayacağınız bu yazı dizisinde Adnan Menderes’i mahkum ettiren ‘Telefoncu Ayten’in hikayesini okuyacaksınız, emniyetteki çetenin MGK’yı nasıl dinlediğine şahit olacaksınız, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ve diğer siyasetçilerin dinlenmeye karşı nasıl önlem aldıklarını göreceksiniz.
***
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, internet ortamında kendi ses kayıtlarının yayınlanmasından sonra “Öyle şeyler geliyor ki önümüze, Cumhurbaşkanı’nın dinlenmesinden Meclis Başkanı’na varıncaya, benim dinlenmeme kadar… Ailelerimize, çocuklarımıza varıncaya kadar herkesi dinlemişler” dedi. Bu bir ilk değildi. Geçmişte de bir çok siyasetçi dinleme mağduru olmuştu. O isimlerden biri de merhum Başbakan Adnan Menderes’ti. Günümüzde telefon dinlemelerinde teknolojinin son imkânları kullanılırken geçmişte tarihe “Telefoncu Ayten” olarak geçen bir telefon memuresi kullanılmıştı. Türk Siyasi Tarihi’nin en önemli dinlemelerinden biri Demokrat Parti Genel Başkanı ve Başbakan Adnan Menderes’in yargılandığı Yassıada Mahkemeleri’nde ortaya çıktı. 27 Mayıs 1960 darbesini gerçekleştiren askeri cunta tarafından kurulan Yassıada Mahkemeleri’ndeki davalar dizisinin birini de “Demokrat İzmir” davası oluşturuyordu. Menderes’in de aralarında bulunduğu 24 sanık 2 Mayıs 1959’da “Halkı Demokrat İzmir Gazetesi’nin matbaasını tahrip etmeye teşvik” suçlamasıyla yargılanıyordu.
PTT MEMURESİ
Davaya yakın siyasi tarihte “Telefoncu Ayten” olarak anılacak olan İzmir şehirlerarası telefon memuresi Ayten Akturan’ın ifadeleri damga vurdu. Akturan, Park Otel’den arayan Adnan Menderes’in telefonunu DP Milletvekili Muzaffer Kurbanoğlu’na bağlayan memureydi. İkili arasındaki konuşmalarını detaylı bir şekilde mahkemede anlattı. 1961 Ocak’ında dinlenen memurenin net ifadeleri mahkeme heyetini ve salondakileri şaşırtsa da ifadeler Milliyet gazetesinde şu şekilde yer aldı: “Olay gecesi Adnan Menderes, Muzaffer Kurbanoğlu’nu aradı. Aranılıp bağlandı. Kurbanoğlu, Menderes’e Alsancak’ta DP İl Merkezi’ne dinamit konulduğunu, bir iki cam kırıldığını zayiat olmadığını söylüyordu. Menderes, ‘Peki öteki ne oldu?’ dedi. Kurbanoğlu da Demokrat İzmir Matbaası’na yapılan tecavüz olayını anlattı. Menderes, ‘Alçaklar bir işi beceremediniz’ diye Kurbanoğlu’na çıkıştı. Çok sinirliydi. Kurbanoğlu ‘Muhterem beyefendi arz edeyim arkadaşlar bütün gayretleri ile çalıştılar’ dedi. Bundan sonra her ikisi birbirini dinlemeden telefonda konuştular. Menderes Park Otel’den konuşuyordu”
16 SANIK MAHKÛM
Duruşmada Akturan’ın ifadesi sanıklar tarafından reddedildi. Ancak yargılama sonucunda 24 sanıktan 8’i beraat etti. İçlerinde Adnan Menderes’in de bulunduğu 16 sanık mahkûm oldu. Davanın savcısı Cumhuriyet savcısı Ömer Altay Egesel’di. Davanın ardından Akturan’ın Egesel’in metresi olduğu iddiaları ortaya atıldı. PTT’de bir odacı, Akturan’ın Egesel’e ait mektuplarını çaldı ve bir gazeteye verdi. Suçüstü yakalanan odacı Firuz Ak hâkim önüne çıktı. Son Havadis Gazetesi Ankara Temsilcisi Barlas Küntay iddiaların peşine düştü. Kimliğini gizleyerek Akturan ile arkadaş oldu. Akturan, Küntay’a Egesel’le beraberliğini anlattı; en mahrem bilgileri verdi. Küntay, önce Akturan ile Egesel’in aşk mektuplarını, ardından da ikilinin Kızılcahamam kaçamağı sırasında çekilen fotoğraflarını yayımladı. Akturan’ın iç çamaşırı dahi olay oldu. AP senatörü Rıfat Öztürkçine, Yüksek Adalet Divanı Başsavcısı Egesel’in evinde bulduğunu ve Akturan’a ait olduğunu iddia ettiği iç çamaşırı Meclis koridorunda herkese gösterdi. Gazetecilerin “Bu külotu Egesel’in evinden nasıl aldınız” sorusuna “Bu külot Egesel’in balkonunda asılıydı. Önce fotoğrafını çektirdik. Sonra da bir kadın vasıtası ile ede ettik” dedi.
KÜLOT DAVASI
Öztürkçine bunları söyledikten sonra gazetecilere “Siz onu bunu bırakın, şimdiye kadar Meclis’e beş kanun teklifi verdim. Hepsi de memlekete milyonlarca lira kazandıracak teklifler. Hiç ilgi gösteren olmadı. Bir külotun ucunu gösterdik. Yer yerinden oynadı” dedi. Akturan, Öztürkçine’ye İzmir’den yanıt verdi ve “Bu külot benim değil, olsa olsa sayın senatörün bir akrabasınındır” dedi. İç çamaşır, Akturan’ın mektuplarını çaldığı için yargılanan odacı Firuz Ak’ın mahkemesinde de izdiham yarattı. Sarı zarf içinde duruşmanın yapıldığı 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne getirilen çamaşırın mahkemede teşhir edileceğinin söylenmesi üzerine duruşma salonunda anormal bir kalabalık oluştu.
SADECE YERİ DEĞİŞTİRİLDİ
Peki tüm bunlar sonunda ne oldu?
Akturan, şehirlerarası servisindeki görevinden alınarak muhasebe servisine verildi. Bir ihtarname ile uyarıldı. İhtarnamede “Bundan böyle gazetelere mevzu teşkil edecek hallere sebebiyet vermemesi aksi takdirde başka yere nakledileceği de bildirilmektedir” denildi. Kimse bir başbakanın telefonunun dinlenmesini, bu kanunsuz dinleme nedeniyle ceza almasını konuşmadı.