Yıldırım, avukatı Serkan Bayram aracılığıyla verdiği dava dilekçesinde, Kılıçdaroğlu’nun 4 Şubat ve 6 Mayıs’taki grup toplantılarında yaptığı konuşmalarda “devlet ihalelerinin dağıtılmasında usulsüzlük yapıldığını”, “ihaleleri almak isteyen kişilerden para toplandığını”, “bu paraların bir havuzda biriktirildiğini” ve “bu havuzu idare edenin Binali Yıldırım olduğunu” ileri sürdüğü kaydedildi.
Dilekçede, Kılıçdaroğlu’nun, “Binali dersek yanlış olur ‘Milyon Ali’ dememiz lazım buna”, “Milyon Ali devreye giriyor, herkesten 10 bin, 20 bin değil milyonlar istiyor”, “Niye Milyon Ali diyoruz? İşte bunun için. Salmayı salıyor”, “Hepiniz bu paraları vereceksiniz”, “Sen neymişsin be Milyon Ali, haberimiz bile yokmuş senden!”, “Milyon Ali sen İzmir’in sokaklarında hangi yüzle gezeceksin”, “Binali Yıldırım’ın koordinatörlüğünde para toplanıyor Sabah ve ATV için”, “Havuz Medyası, Milyon Ali’nin başkanlığında oluşturulan Havuz Medyası vardı. 630 milyon dolarlık paranın nasıl toplanacağı görüşülüyordu” ifadelerine yer verildi.
– “Ses kayıtlarının gerçekle ilgisi yok”
Kılıçdaroğlu’nun iddialarının hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığı vurgulanan dilekçede, şunlar kaydedildi:
“Davacı müvekkilin bahsi geçen kişi ve kurumlar ile davalı tarafın yaptığı grup konuşmasında belirttiği şekilde hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır. Bu sebepledir ki davacı müvekkile hakaret edilerek ve iftira atılarak kişilik hakları ihlal edilmiştir. Davalı tarafın grup konuşmasında, toplum gözünde 17 Aralık süreci olarak bilinen birtakım ses kayıtlarına dayanılarak yapılmış olsa da bu ses kayıtlarının gerçeklikle ilgisi yoktur. Söz konusu ses kayıtları ile ilgili İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikayetler neticesinde, soruşturmalar başlatılmış ancak yürütülen bu soruşturmalar neticesinde suç deliline rastlanılmadığından kovuşturmaya yer olmadığı kararları verilmiştir.
Bir siyasetçi, bir milletvekili, bir siyasi partinin genel başkanı ve her şey den öte sorumluluk sahibi bir insan olarak toplum ahlakını ve kişilik haklarını hiçe sayarak, bu tür hakaretler ve iftiralarda bulunması davalı tarafın bulunduğu konuma yakışmamaktadır, yakıştıramamaktayız. Kişilik hakkının, ‘toplum içindeki saygınlığını ve kişiliğini serbestçe geliştirmesini temin eden öğelerin tümü üzerindeki hakları’ olarak tanımlamak mümkündür. Kişinin onur ve saygınlığının toplum içinde ortadan kaldıran veya zedeleyen tüm eylemler, kişilik hakkına yapılmış saldırı olarak kabul edilmelidir.”
– “Müvekkilin kişilik hakları zedelenmiştir”
Dava konusu bu hakaret ve iftiraların Yıldırım’ı yıpratmaya, toplum nazarında şeref ve onurunu zedelemeye, yönelik bir amaçla yapıldığı aktarılan dilekçede, “Bu sebepledir ki; müvekkilin kişilik hakları (ve manevi şahsiyetini) zedelemiştir. Davalı tarafın yaptığı dava konusu eylem hukuka aykırı ve sayın müvekkilin kişilik haklarını ihlal eder bulunmaktadır” denildi.
Dilekçede, bu gerekçelerle Kılıçdaroğlu’ndan 10 bin lira manevi tazminat istendiği belirtildi.
Dava, 6. Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek.