‘Kendi adıma utanıyorum’

Olaylar
Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, Soma’daki maden faciasını köşe yazısına taşıdı. ‘Kendi adıma utanıyorum’ diyen Kılıçaraslan kendini eleştirerek kapitalist sistemi eleş...
EMOJİLE

Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, Soma’daki maden faciasını köşe yazısına taşıdı. ‘Kendi adıma utanıyorum’ diyen Kılıçaraslan kendini eleştirerek kapitalist sistemi eleştirdi. 

İsmail Kılıçarslan’ın o yazısı

Utanıyorum

Öncelikle kendi adıma utanıyorum. O insanlar orada, o kahredici dumanın altında can vermişlerken sorguya çekiyorum kendimi. Bu lanet olası düzenin değişmesi için elimden geleni yapmadığım için utanıyorum kendimden. Yere batası kapitalist düzenin kölesi olarak çalışmak zorunda olan milyonlarca insan adına gerçekten hiçbir şey yapmadım/yapamadım. Orada, yerin yedi kat altında ‘ekmek’ için savaşan insanlar için esaslı tek bir cümle kurmadım/kuramadım. Bir sürü şey engel oldu bana.

Utanıyorum. Daha oradaki insanların cenazesi soğuk hava depolarındayken işi gücü bırakıp siyasi kavgalara girdiğim için utanıyorum. Sağa sola laf yetiştirmeyi insanların hayatından daha çok önemsediğim için utanıyorum. Her seferinde kendime yakalandığım için utanıyorum.

Utanıyorum. Bir çeşit üzgünlük efektiyle ve bir çeşit çaresizlikle olanı biteni seyredip sonra sidikli hayatıma kaldığım yerden devam edebildiğim için utanıyorum. Kendimde olanı değiştirmeye uğraşmaktan çok başkalarını değiştirmeye uğraştığım için utanıyorum.

Sonra başkaları adına utanıyorum. Mesela bir genç adam var. Başbakan müşaviri imiş… Birini tekmeliyor. Haklı olabilir, haksız olabilir. Olayın iç yüzünü inanın bilmiyorum. Ama o genç adam kendine geldiğinde ‘her ne olursa olsun yaptığım yanlıştı, bana düşen istifa etmektir’ demiyor ya. Utanıyorum onun adına.

Mesela bir başka genç adam var. Bu olayın kahramanı olan müşaviri savunmak adına sosyal medyada ‘her bir tekme bizim yerimize de atılmış bir tekmedir’ yazıyor / yazabiliyor. Ya da bir başka genç kız ‘Soma’da son seçimlerde AK Parti %43 oy almış. Bilmem anlatabildim mi?’ cümlesini kuruyor. Utanıyorum her ikisi adına da.

Mesela bir sunucu var. ‘Bu arada madenin sahibi de bu kazanın kurbanlarından biri oldu’ cümlesini kuruyor yayında. Utanıyorum onun adına. Başımı çevirecek yer arıyorum.

Mesela bir bakan var. Denetlemesi bakanlığının sorumluluğunda olan bir madende 300’e yakın insan ölmüş. Hiç değilse o 300 insana saygısından ‘zaten sağlığım da el vermiyor artık, benden bu kadar’ demiyor ya. Utanıyorum onun adına.

Mesela kendini gazeteci zanneden biri var. Seçimlerdeki AK Parti başarısının hemen ardından ‘Manisa, İzmir ve çevresinde kiraz ve üzümler dolu sebebiyle zarar gördü. Zarar yüzde 40. Bu daha başlangıç, ben deprem bekliyorum’ yazmıştı. Şimdi, Manisa’daki felaketin ardından hükümeti bütünüyle suçlu ilan edip veryansın ediyor. Bir de yıllardır kendini gazeteci zanneden bir başkası… Köşesinin yarısını bir yıl önce ‘yaşam odaları kurdum’ yalanını söyleyebilen maden sahibini aklamaya, diğer yarısını hükümetin katilliğini ispata ayırıyor. ‘İnsan mı acaba bunlar’ diye soruyorum kendime. Utanıyorum.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN