İyi de Suriye bu çılgınlığı niye yaptı?

Olaylar
Suriye krizi üzerine yaptığı yorumlarla dikkat çeken Radikal yazarı Fehim Taştekin bugünkü yazısında uçak krizi sonrası akıllardaki soruya yanıt aradı. Suriye Türk jetini neden düşürdü? Böyle bir haml...
EMOJİLE

Suriye krizi üzerine yaptığı yorumlarla dikkat çeken Radikal yazarı Fehim Taştekin bugünkü yazısında uçak krizi sonrası akıllardaki soruya yanıt aradı. Suriye Türk jetini neden düşürdü? Böyle bir hamlenin gerçek gerekçeleri ne olabilir?

Taştekin, "Suriye bu çılgınlığı neden yaptı?" sorusuyla başladığı yazısında BAAS iktidarının bazı senaryolara inandığını ya da inandırıldığını vurguladı. Yazısında bu senaryoları paylaşan Taştekin spotları tartışmanın Suriye cephesine çevirdi.

İşte Taştekin’in yazısınaki ilgili bölüm:

Senaryolar
Gerçek ya da düzmece, makul ya da mantık dışı ama Suriye’deki refleksin kodlarını çözmeye yarayabilecek bazı spekülasyonları sıralayalım:

Şam’daki kaynaklara göre yaklaşık bir ay önce İsrail uçağı Suriye hava sahasını ihlal edince uçaksavar bataryalarına ‘tetikte olun’ emri verildi. Bunu ‘vurma yetkisi verildi’ diye aktaranlar da oldu.

* Suriyelilerin inandığı ya da inandırıldığı komploya göre son dönemlerde ciddi bir silahlı milis aktivitesi gözlemlendi. Hula ve Haffe katliamlarıyla krizi derinleştirip tampon bölge koşulları oluşturulmak istendi. Haffe’de binlerce silahlı muhalif mevzilenmişti. Haffe’dekiler, Türkiye sınırındaki silahlı muhaliflerle eşzamanlı olarak Lazkiye’ye akın edip burayı kurtarılmış bölge ilan edecekti. Türkiye’nin denizden verdiği koruma desteğiyle tampon bölge oluşturulacaktı. Ancak kısa bir süre önce Lazkiye’nin Kesep bölgesinde kurulan Rus radar sistemi bu planı bozdu. Bu radar ve teknik perdeleme sayesinde Haffe’dekilerin Türkiye sınırındakilerle iletişimi kesildi. Türkiye sınırından gelen çok sayıda silahlı kişi de yakalandı.

* Geçen hafta saf değiştiren Suriyeli bir pilot uçakla Ürdün sınırına kaçınca, devamının geleceği endişesiyle Suriye hava sahası içinde tüm askeri uçuşlar yasaklandı, ‘havalanan uçak olursa vurun’ emri verildi. Dün Suriye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cihad Makdissi de “Uçak Türk değil de Suriye uçağı olsaydı da vururduk” dedi.

Amaç neydi?
Suriye’deki bir sıkışmışlık psikolojisi. Uçağın nasıl ve hangi koşullarda vurulduğuna dair sonu gelmez tartışmalar bir kenara Şam yönetiminin bunu kasti yaptığı varsayımından hareket edilirse bunun bir amacı olmalı. Öyle anlaşılıyor ki Şam biri Türkiye, diğeri uluslararası toplum ve ötekisi Suriye kamuoyuna olmak üzere şu 3 mesajı vermek istedi:

* Türkiye’ye: “Eğer Suriye rejimini çökertmeye yönelik çalışmalara ve silahlı muhalifleri desteklemeye devam edersen, seni de uçurama çekerim. Bu ateş seni de yakar.”

* Uluslararası topluma: “Suriye, Libya değildir, hava savunma kapasitesi caydırıcı boyuttadır. Olası bir dış müdahalenin bedeli de ağır olur.”

* Suriye içine: “Eğer hava kuvvetlerinden firar eden uçak olursa vurulur. Rejim güçlü ve kararlıdır.”
Suriye’nin Türk uçağını vururken Türkiye’nin savaş çıkarmak gibi askeri bir yanıt vermeyi göze alamayacağı öngörüsünden hareket ettiği anlaşılıyor. Zira Şam’da bir panik havası yok. Hatay’da çatışmalar bizim sınırımızı geçip iki Türk görevli yaralandığında Türkiye, NATO’nun bir üyeye yapılan saldırıyı tüm ittifak ülkelerine yapılmış sayan 5. maddeyi gündeme getirip meseleyi uluslararasılaştırmak isteyince ABD’den ‘sözkonusu olamaz’ yanıtı almıştı. Nitekim Türkiye, Hatay’dakinden çok daha vahim bir durum karşısında bu kez NATO’nun 4. maddesini yani istişare mekanizmasını çalıştırmayı tercih etti. Esad rejiminin Rusya kalkanı önünde durduğu sürece NATO’nun işin içine çekilemeyeceği hesabından hareket ettiği görülüyor.

Radikal