Belgelere göre Sarıgül, 2004’te ABD’nin ‘rutin’ uluslar arası ziyaretçi programı kapsamında bu ülkeye davet edilmesini, Türkiye’de “ABD benim başbakanlığımı destekliyor” diye satmaya çalışıyor; ancak Türkiye’deki ABD elçilerinden ‘ayar’ yiyor.
Yılmıyor, hem Ankara’daki büyükelçiliğin, hem de İstanbul’daki başkonsolosluğun kapısını aşındırıyor, “Büyük sermaye beni destekliyor, Koç, Eczacıbaşı arkamda. Dini cemaatler ve Gülen grubu da benden yana” diye destek arıyor, yine alamıyor.
ABD seyahati hakkında bir gazeteciye ‘anamuhalefet lideri gibi karşılandığı’ yönünde ‘yandaş’ yazılar yazdırıyor; ancak geziyi izleyen gazetecilerin “kimse dikkate almadı, turist gibi gezdi, çok sinirlendi” haberleri gerçeği ortaya çıkarıyordu.
SARIGÜL’ÜN ABD’DEN DESTEK ARAYIŞLARI
Bayer: Anamuhalefet lideri gibi!
Hürriyet yazarı Yalçın Bayer, Sarıgül’ün ABD ‘temaslarını’ iki gün üst üste şöyle yazmıştı: “ABD, Mustafa Sarıgül’ü tanıyor. ‘Washington’dan selamlar’ diyor Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, henüz yataktan kalkmış. ‘Ne yapıyorsunuz’ dediğimizde ‘Kurultay konuşmamı hazırlıyorum’ diyor gülerek… Washington’da ‘anamuhalefet lideri’ gibi karşılandığını, dört gün ‘önemli’ temaslarda bulunduğunu söylüyor; buradan da Florida, Arkansas, Kaliforniya ve New York’a geçeceğini anlatıyor. Temaslarını şöyle anlatıyor: “(…) Seçim başarılarım üzerinde duruldu; gecekondu mahallelerinde aldığım yüksek oy oranlarına özellikle dikkat çekildi. Uluslararası lobilerle temaslarım oldu.” Sarıgül, “Bu geziye liderlik turu diyebilir miyiz?” sorusuna, “Aynen öyle. CHP’yi ben şahlandıracağım” cevabı veriyor.”
Süzal: Kimseyle görüşemedi!
Oysa, o günlerin VATAN gazetesi Washington muhabiri Savaş Süzal, “Sarıgül ve Amerika yalanları” başlıklı makalesinde şunları yazıyordu: “Zafer Mutlu’nun talimatıyla kendisiyle (Sarıgül’le) görüşmek için Ritz Carlton oteline gittim. Adamın görüşmeleri konusunda anlattıkları hiç hoşuma gitmemişti. İçi boştu hatta haber olacak hiçbir şey yoktu, ama onun bana söylediği bir şey ABD’ye gelme amacını açıklıyordu. “Amerikalı yetkililer beni CHP Genel Başkanı olarak görmek istiyor.” Bana çok sayıda Amerikalı yetkili ile görüştüğünü söylemişti ama gerçekte böyle bir şey olmamıştı. Genelde USIA tarafından düzenlenen bu tür geziler 3 hafta sürmesine rağmen bu kişinin gezisi kısa kesildi ve gezi iptal edildi. Sonradan duyduğumuz, Türk bayan tercümana cinsel tacizde bulunduğu ve bu nedenle gezinin öteki ayaklarının iptal edildiği yolundaydı. Bu konudaki ayrıntılar arkadaşım Yılmaz Polat’ın ‘Washington’da Akrobasi’ adlı kitabının 72. sayfasında mevcut. Orada Washington’da bir zamanlar darbe söylentilerini başlatan Zeyno Baran ile yemek yediği de var. Amerikalılar Sarıgül’ün ne olduğunu, kapasitesini ve arkasından hangi pisliklerin çıkabileceğini gayet iyi biliyor. Bu nedenle bu denli açıkları fazla bir siyasetçi üzerine Washington yatırım yapmaz.”
Sopp: Sarıgül’den bir şey çıkmaz
Süzal’ı 29 Kasım 2004’te Milliyet’te çıkan bir haber de doğruluyordu: “Amerika, CHP’ye Sarıgül’ü sordu – ABD elçilik görevlisi Sopp, geçen hafta CHP Genel Sekreter Yardımcısı Sinan Yerlikaya’yı TBMM’de ziyaret ederek Sarıgül’le ilgili gelişmeleri sordu.Yerlikaya, “CHP’yi içeriden, dışarıdan kimse satın alamaz. Sarıgül’ün birden çıkması tesadüf değil. Zaten sizin de haberiniz vardır” dedi. Sopp, “Sarıgül olayı ile bizim ilgimiz yok” yanıtını verdi. Yerlikaya’nın “Merak ediyorsunuz ama” sözleri üzerine Sopp, “Türkiye’yi yakından takip ediyoruz, ancak biz de Sarıgül’den bir şey çıkmayacağını düşünüyoruz” diye konuştu.”
Baykal: CHP’ye rüşvet virüsü soktu
Bu haberden iki ay sora yapılacak olaylı CHP Kurultayı’nda da Baykal şöyle konuşacaktı:
“- İki YDK üyesi ellerinde para dolu torbayla bir başka YDK üyesine gidecekler, ‘artık sen gereğini yapıver’ diyecekler, ‘bunu alıver’ diyecekler.
– Bundan önce kim bilir kaç defa bu yöntemleri kullanmışlarsa belki de ilk kez karşılarında ‘böyle bir şeyi kabul edemem’ diyen bir CHP’li bulmuşlar.
– Rüşvet veren mi, reddeden öbür arkadaşımız mı CHP’lidir? Hangisi CHP’li?
– İstanbul’dan Şişli’den giren rüşvet virüsü, Balıkesir’e gitmiş, oradan Ankara’ya canevine kadar girmiş. Onu oradan söküp çıkaracağız, CHP’yi arındıracağız.
– Bu çok açık; 300 bin dolar rüşvet alındı mı alınmadı mı, onun karşılığında o ruhsat verildi mi verilmedi mi?
– Sarıgül, çocuklarının onurunu düşünürken, rüşvet vermeye çalıştığı Ergün Aydoğan’ın eşinin çocuklarının onurunu düşünüyor mu?
– İsmet Paşa, ‘eşkıyanın gece ne yapacağı belli olmaz’ demişti
– CHP 1999 seçimlerinde barajın altında kalınca sen partiden ayrıldın. Bugün CHP barajın altında kalacak olsaydı gelmezdin. Sen iyi gün dostusun, sen kara gün dostu değilsin.
– Sarıgül ‘Hacı Bektaş edebiyatı’ yapıyor. Garaj operasyonu ile Alevileri bu partiden atan sen değil misin?”
ABD RAPORLARINDA MUSTAFA SARIGÜL
Wikileaks’in yayınladığı ABD büyükelçilik yazışmalarında Mustafa Sarıgül’den şöyle bahsediliyor:
Mafya ile şirketleri ‘silkelemiş’
ABD Ankara Büyükelçisi Eric Edelman, 23 Nisan 2004: “Baykal Genel Başkanlığa sımsıkı tutunurken, CHP içindeki ve dışındaki kökten “laik” muhalifler, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ü hem Baykal’a hem de de AKP’ye karşıt olarak Ankara elitlerine kabul ettirmeye çalışıyor. Aralarında eski Başbakan Ecevit’in yardımcısı Hüsamettin Özkan’ın da bulunduğu kontaklarımız, İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu ve şu anda Kara Kuvvetleri Kumandanı olan Aytaç Yalman’ın Sarıgül’ü destekleyenler arasında olduğunu söylüyorlar. Özkan, Sarıgül’e ilgisinin gittikçe azaldığından sözediyor. Uzun zamandır temasta olduğumuz finans sektöründen bir kontağımız, Sarıgül’ün geçmişindeki büyük bir yolsuzluğun ayrıntılarını anlattı. Sarıgül, bir şirketler grubunu epey bir “silkelemiş”.
Edelman, 8 Haziran 2004:“Bir grup koyu Kemalist tarafından pompalanan Sarıgül’ü, sol cepheden kontaklarımız temelden defolu görüyor. Kendini sosyal demokrat olarak tanımlayan Sabah yazarı Soli Özel, Sarıgül’ün Türkiye’nin yolsuzlukta zirvede olan politikacılarından biri olduğunu söyledi ve “eğer CHP Sarıgül’ü seçerse parti bitmiştir” dedi.”
ABD ziyaretini ‘destek’ diye satıyor
Edelman, 12 Ocak 2005:“Sarıgül, dikkatle işlenmiş bir koreografi ile, kendisini dinine bağlı bir Müslüman olarak gösterip laik ve dindarların bir arada olduğu Şişli belediye seçimlerinde yüzde 70 oy aldı. CHP Milletvekili Hasan Aydın, -ayrıntılara girmeden- Türkiye’nin önde gelen iki dinî toplumunun Nakşibendi Dergâhı ve Fethullah Gülen cemaati mensuplarının Sarıgül’ü desteklediklerini söyledi. Sarıgül taraftarları onu Başbakan Erdoğan’ın karşısında laik fakat CHP içinde dindar birisi olarak görüyor. Karşıtları ise, küstah, yeteneksiz, yolsuzluklara bulaşmış ve aşırı derecede otoriter diyor onun için.
Sarıgül basında imajını pompalamada usta fakat kontaklarımızın çoğuna göre bir sahtekâr. 2004’de IV 1 programına (Uluslararası Ziyaretçi) katılımını kendisini Amerika tarafından destekleniyormuş gibi göstermek için kullandı; bu asılsız algı Baykal’ın etrafındaki kronik paranoyak yandaşları (örneğin, eski Büyükelçi Onur Öymen) tarafından tutuldu fakat biz CHP’nin içindekilere böyle olmadığını anlattık.”
CHP’liler Sarıgül’e güvenmiyor
ABD Ankara Siyasi Müsteşarı John Deutsch, 28 Ocak 2005:“Pek çok CHP’li muhbirimiz Baykal’ın otoriter liderliğini beğenmiyor ve bunun partiye zarar verdiği kanısında fakat aynı zamanda, yolsuzluklara karışmış, eğitimsiz ve otoriter gördükleri Sarıgül’e de güvenleri yok. Baykal ve taraftarları, ABD Ordusu’nun Türkiye üzerinden Irak’a girmesi için 1 Mart 2003’deki meclis tezkeresinin CHP’nin karşı çıkması yüzünden kabul edilmediğinden dolayı Baykal’ı cezalandırmak için ABD’nin Baykal yerine başka birini getirmeye çalıştığını açıkça söylüyorlar.”
Sarıgül, Baykal’a göre ‘boş’
Edelman, 1 Şubat 2005:“CHP’nin 28-29 Ocak Olağanüstü Kongresinde, Sarıgül ve taraftarları salona girdiklerinde kavga çıktı. Pek çok kişi yaralandı ve üç delege hastanelik oldu. Sarıgül, Bakırköy Belediye Başkanı’nı yumruklarken kamera görüntüsündeydi.
Sarıgül taraftarları tarafından devamlı konuşması kesildiği halde Baykal –pek çok eğitimli Türk’ün gözünde üstün yetenekli bir hatip– Sarıgül’ün iddia edilen politik yolsuzlukları ve CHP Parti Disiplin Kuruluna rüşvet verme çabaları hakkında bilgi verdi.
Sarıgül kongrede bir buçuk saat kadar konuştu; biz de medya yorumcuları ve Elçiliğin kontakları gibi konuşmasını etkisiz ve Baykal’la karşılaştırıldığında ‘boş’ bulduk.”
Başkonsolos: Destek vermedik, bozuldu
ABD İstanbul Başkonsolosu Deborah K. Jones, 19 Aralık 2006: Türkiye’de bir avuç CHP’li Belediye Başkanlarından biri olan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, kendinden emin olarak, gelecek seçimlerde AKP’nin hâkim olacağını, CHP lideri Baykal’ın liderlikten atılacağını ve kendisinin parti lideri olarak gelip seçimleri kazanıp başbakan olacağı kehanetinde bulunuyor. … Hevesli bir politikacı ancak ulusal ve dış politika deneyimi çok kısıtlı. 11 Aralık telefon konuşmamızda Sarıgül bize, kendisi başbakan olarak dengelediği süre, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı ile bir sorunu olmadığını söyledi. Çok daha güçlü bir Türkiye-ABD ittifakını Atatürk’ün en önemli rüyası olarak adlandırarak, ABD’yi eleştiren CHP ve diğer politikacıları fırçaladı.
Sarıgül kendisi, beyan etti: eğer bu konuşmayı ABD’ye Uluslararası Ziyaretçi vizesini aldığından birkaç yıl önce yapmış olsa idi, “bu gün başbakandı”. Dediğine göre, ziyareti esnasına, ABD dışişlerinden bir tercüman hakkında şikâyette bulundu ve CHP başkanlığını 100 oyla kaybetti.
Sarıgül’de ego ve enerji eksikliği yok; konuşma esnasında anlattığını pekiştirmek için iki defa sıçrayarak ayağa kalktı. Her fırsatta kendini göstermeye çalışıyor. Aralıkta, Papa’nın ayininde ön sırada idi (kayınvalidesi Alman Hıristiyan) ve Atlantik Plak şirketi sahibi Ahmet Ertegün’ün cenazesinde tabutu taşıyanlardandı.
Sarıgül’ün 2005’de CHP parti genel başkanlığı seçimlerini kaybetmesini 2004’deki Uluslararası Ziyaretçi programı esnasındaki olayla –her ne ise bu olay‑ bağlantılı görmesi, kendisinin ABD ile ilişkilerinin önemine ve CHP’nin demokratik olmayan iç politikasındaki kıskacın kırılması için dışarıdan müdahale gerekeceğine inancını güçlendiriyor. Hevesle istediklerini daha ileriye götürebilmek için devamlı ABD’den olumlu bir işaret bekleyen Sarıgül, yalnızca Türkiye’de dinamik çoğulcu bir siyaseti teşvik ederek siyasi beklentilerine destek olmayı reddettiğimizde kuşkusuz hayal kırıklığına uğradı.”
Kendini Obama’ya benzetiyor ama…
ABD İstanbul konsolosluğu görevlisi Wiener, 23 Mart 2009: Görüşmemiz esnasında, Sarıgül tekrar tekrar kendini ABD Cumhurbaşkanı Obama ile karşılaştırdı fakat o daha çok yerine geçmeyi umut ettiği Türkiye Başbakanı Erdoğan’a benziyor.
Fakat Erdoğan açıkça dindar ve fakir aile geçmişi ile gururlu Sarıgül ise laik ve kentli olma heveslisi.
Koç beni destekliyor
Winer, 4 Mayıs 2009: “Geçenlerde üçüncü defa Belediye Başkanı seçilen Mustafa Sarıgül 2011 seçimlerinden sonra Türkiye’nin Başbakanı olacağından son derece emin. Sarıgül bize, yakında, Başbakan Erdoğan’ı koltuğundan edecek bir yeni siyasi parti kuracağını söyledi. Ayrıca, Koç, Şahenk ve Eczacıbaşı gibi Türkiye’nin en zengin ailelerinden bazılarının kendisini desteklerini sözlerine ekledi. Daha önceki görüşmemizde olduğu gibi Sarıgül yine kendini Başkan obama ile karşılaştırdı. Sarıgül bize, önümüzdeki birkaç ay içinde Washington’a gideceğini ve Başkan’ı Beyaz Saray’da ziyaret etmeyi planladığını söyledi. Sarıgül bize, KKTC’de 19 Nisan seçimlerinde, Derviş Eroğlu’nun seçim kampanyası masraflarının tümünü cebinden ödediğini söyledi.”
Patrik’ten rica: ABD’de lobi yap
Wiener, 23 Ekim 2009: Patrik (Bartholomeos), Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ü bir muhalefet partisi kurmada desteklediğini ve muhalefet olarak CHP’nin başında Sarıgül’ü Baykal’a tercih ettiğini söyledi. Patrik, 2006’da ABD ziyareti esnasında görüştüğü ve yakındaki ABD ziyaretinde de tekrar görüşmeyi umut ettiği, kendi arzusuyla sürgünde yaşayan filozof Fethullah Gülen hakkında yalnız olumlu şeyler söyledi.
Patrik, yıllar önce Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün kendisini ziyaret ettiğini, kendisinden ABD’de yaşayan tanıdığı Rumlara, Başbakanlık koltuğu yolundaki hevesine desteği arttıracak şekilde Sarıgül’ün güvenilir bir kimse olduğunu söylemesini istediğini söyledi. Patrik, bunun Türk siyasetinde sıra dışı bir şey olduğunu ‑fakat kendisinin hoş karşıladığını‑ ve ABD’deki dostlarına Sarıgül’ü olumlu şekilde tanıttığını ancak bundan öteye gitmediğini anlattı.
En önemli konusu: İsrail’le ilişkiler
Wiener, 19 Kasım 2009: “Zeynep Dereli, TDH başkan yardımcısı. Dereli, TDH’nin dış politikasının ana hatlarını şöyle belirtti: NATO, AB’ne katılım ve İsrail ile ilişkiler; sonuncusu Sarıgül’ün bize yaptığı sunumun konusu idi.”