İşte Gezi Parkı eylemlerinin mimarı

Olaylar
İstanbul Taksim’de başlangıçta bir çevre faaliyeti olarak ortaya çıkan eylemler bugün siyasi alana kaymış durumda. Eylemin perde arkasındaki uluslararası güç merkezi ve lobiler giderek belirginl...
EMOJİLE

İstanbul Taksim’de başlangıçta bir çevre faaliyeti olarak ortaya çıkan eylemler bugün siyasi alana kaymış durumda. Eylemin perde arkasındaki uluslararası güç merkezi ve lobiler giderek belirginleşiyor.

Ortaya çıkan bulgular bu organizasyonun geçmişte Kadife ve Turuncu Devrim olarak adlandırılan ya da daha yakın zamanda Arap Baharı olarak isimlendirilen organizasyonlarla aynı alt yapıya dayandığını gösteriyor.

Gezi eylemlerinde aktif rol alan Türkiye’deki büyük bazı holding, tanınmış büyük üniversiteler ve internet medyasının aynı zamanda Kadife ve Turuncu Devrimlerin arkasındaki isim olan George Soros’un fonladığı kurumlar olması dikkat çekiyor. Örneğin Soros’un kurduğu Açık Toplum Enstitüsü’ün danışma kurulu üyeleri arasında yer alan Eyüp Can’ın başında bulunduğu Radikal Gazetesinin bu süreçteki rolü dikkat çekici. Yine Gezi eylemlerini sosyal medya üzerinden destekleyen ve yönlendiren Çiğdem Mater’in Soros tarafından fonlanan Bianet’in kurucusu Nadire Mater’in kızı olması gibi ilginç bağlantılardan bahsedilebilir.

Taksim eylemlerinin “ağaç” meselesi üzerinden başlatılması da tesadüf değil. Daha önceki eylemler hep “Gül, Lale” ve benzeri simgeler üzerinden isimlendirildi. Soros ve ekibi tarafından geçekleştirilen devirme hareketlerini konu alan “The Shadow Parti” adlı kitapta anlatılanlarla Türkiye’nin son günlerde yaşadıkları arasında çok şaşırtıcı benzerlikler bulunuyor.

Soros, hedef seçtiği hükümetleri güç kullanarak düşürmekten sakınmayan biri. Uygulanabilir her aracı manipüle etmesi ile tanınıyor. Borsa manipülasyonları ile tüm dünyaya nam salmış bir isim. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gece Atatürk Havalimanında yaptığı açıklamada borsa üzerinden yapılan manipülasyonlara vurgu yapması ve faiz lobisini işaret etmesi tesadüf değildi.

Soros, “Amerikan Üstünlüğü Balonu” adlı kitabında “Düşman ülkelerde özgürlük ateşini canlı tutmak için sivil toplumu desteklemek önemlidir. Hükümet etkisine direniş göstererek, kitleler hükümetin otoritesini kötüye kullandığı şeklinde teyakkuza geçirilebilir” ifadelerini kullanıyor.

Başbakan Erdoğan için bir anda bir “diktatör” furyasının servis edilmesi bu açıdan önemli anlamlar taşıyor. 1984 yılında Macaristan’a kaçak Xerox makinaları sokan Soros, bir yandan da para fonlayarak on binlerce aktivisti sokağa dökmüştü. 1989’da rejim muhalifi bir oyun yazarı olan Vaclav Havel’i Çek Cumhuriyeti başkanlığı koltuğuna oturtan “kadife devrim”in finansörü de yine ondan başkası değildi. 1980’lerde Polonya’daki Dayanışma hareketinden Mart 2006’daki Belarus devlet başkanı Alexander Lukaşenko’nun yıkılmasına yönelik başarısız girişime kadar eski Sovyet bloğundaki çok sayıda gösteride Soros başroldeydi.

Türkiye Gazetesi’nde yer alan habere göre; George Soros komünizmin çöküşünden sonra da devirme programlarını sonlandırmadı. Amerikan Üstünlüğü Balonu adlı kitabında şöyle yazmaktadır: “Kurumlarım 1998 yılında Slovakya’da, 1999 yılında Hırvatistan’da ve 2000 yılında Yugoslavya’da Vladimir Meciar, Franjo Tudjman ve Slobodan Milosevic’in devrilmesi için sivil toplumu mobilize ederek demokratik rejim değişikliğine katkı sağlamıştır.”

DERİN DARBELERİN STRATEJİSİ

George Soros’un tüm dünyada uyguladığı bu yöntemler Harvard Üniversitesi’nde eski siyaset bilimci Gene Sharp’ın doktrinine dayanıyor. Kendisini savaş karşıtı olarak tanımlayan Sharp, hükümetleri silaha başvurmadan devirmek için geliştirdiği metotlarla biliniyor. “Şiddet İçermeyen Eylem Politikası ve Şiddet İçermeyen Mücadele Yöntemi” adlı kitaplarında bunun yöntemlerini detaylıca anlatıyor. Bugün dünyada olup biten pek çok toplumsal hareketin ana kaynağı da bu kitaplarda anlatılanlar. Sharp’a göre düşman bir hükümetin devrilmesinde kilit unsur, karşıtlarıyla savaşma yeteneğinin ortaya konulmasıdır. Bu, hedefteki hükümetin polis, asker ve istihbarat gibi stratejik birimlerine yayılan sabır gerektiren yavaş bir süreçtir. Sharp’ın iki öğrencisi Peter Ackerman ve Christopher Kruegler, “Şiddet İçermeyen Stratejik Çatışma: 21. Yüzyılda Halk Gücünün Dinamikleri” adlı kitaplarında, bu araçlar yoluyla hedefteki rejimin “insanlarını, silahlarını ve kaynaklarını artık iktidarda kalmak için yeterince iyi kullanamadığı şeklinde baskı altına alındığını” belirtiyor.

TAKTİK AYNI, ÜLKELER FARKLI: POLİSE ÇİÇEK VERİP MECLİ’İ BASTILAR

George Soros’un kullandığı yöntemler her zaman yumuşak olmayabiliyor. Gezi eylemlerinde en çok eleştirilen konulardan biri kullanılan şiddet ve vandalizm oldu. Soros’un 2000 yılında organize ettiği devrim hareketi tam da böyle bir görünüme sahipti. Soros’a bağlı Otpor aktivistleri, 5 Ekim 2000 tarihinde gerçekleştirdikleri darbe girişiminde yumruklar, silahlar ve molotof kokteyllerine başvurdu. Devrimci isyancılar Belgrad’da ayaklandı, Federal Parlamento binasını ve devlet televizyonu RTS binasını ateşe verdi. Janes Sentinel’in raporuna göre Otpor birimleri AK-47 silahlarıyla donanmış, kalkanlar ve anti-tank birimleriyle Belgrad sokaklarını ele geçirmişti. Diğer taraftan Sırp polisini yatıştırmak ve sempatilerini kazanmak için de başka bir görüntü veriyorlardı.

Gezi eylemlerinde, protestocuların polise çiçek verip, sempatik tavırlar göstermesi tesadüf değildi. Bakın Yugoslavya’daki darbeyi destekleyen Yeni Cumhuriyet gazetesi o dönemde darbeyi nasıl anlatmış: “Nihayetinde Otpor, kansız bir devrim gerçekleştirdi; Sırp polisiyle zekice bir uzlaşma ve pazarlık dahilinde. Oldukça planlı bir şekilde aktivistleri Belgrad ve Novi Sad gibi metropollerin dışına aktarıp, taşraya yönlendirdiler. Bu sayede rejim, aktivistleri tamamen ortadan kaldıracak gücü toparlayamamış oldu. Otpor, bu sırada askerlere çiçekler gönderdi; Sharp’ın esas öğretisi ışığında polis ve askerleri de kendi safına çekmiş oldular. Her eylem, polise yönelik fiziksel bir şiddet olmayacağı yönünde mizahi ve içten davranışlarla örülüydü.”

BELGRAD’DAN TAKSİM’E

Gezi Parkı eylemcileri, İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana’da polise çiçek vererek sempati kazandı. Ancak, bu Soros’un taktiklerinin bir parçası. Daha önce de Yugoslavya’da eylemciler polise ve askere çiçek vererek, devrimi gerçekleştirmişti.

TÜRKİYE BU KİTAPTA OLMAYACAK

Gene Sharp ve George Soros ekibinin kullandığı ve başarılı olduğu yöntemler bu kitapta detaylarıyla anlatılıyor.

DEVLET İÇİNDE DEVLET: EYLEMLERDE ÖĞRENCİLERİ KULLANIYORLAR

Soros, hedef ülkelere sızarken Sharp’ın bu öğretilerini birebir uyguluyor. Hırvatistan Devlet Başkanı Franjo Tudjman 1996 yılındaki bir konuşmada bu sürecin kendi ülkesinde nasıl uygulandığını şöyle anlatıyordu: “Soros ve ortakları kollarını toplumumuzun tüm alanlarına yaymıştır. Soros, insani yardım toplama ve dağıtma yetkisine sahiptir. Bununla birlikte biz ona neredeyse ne isterse yapma izni verdik. Lise öğrencilerinden gazetecilere, akademisyenlere kadar her yaştan ve sınıftan insanlar Soros ağlarına dahil oldu ve finansal yardım yoluyla onları kazandı. Bu insanlar kültürel, ekonomik, bilimsel ve yasal, yani tüm kesimlerden oluşmaktadır. Amaçları toplumun tüm katmanlarını kontrol etmek. Devlet içinde devlet oluşturmaktır.”

Tudjman, Soros operasyonlarını kökten bitirmeye kararlıydı, kısa süre sonra mide kanserinden hayatını kaybetti. Soros’un desteklediği Stipe Mesic başkanlığındaki kadife hükümet Ocak 2000’de yönetime geçti. Gezi parkındaki eylemlerden sonra gözaltına alınan 7 yabancı uyruklunun Erasmus’la gelen öğrenci olması eleştirilmişti. Oysa Soros’un eylemlerinde kullandığı aktivistlerin başında öğrenciler geliyor. 

DEVRİME HAZIRLIYORLAR: EYLEMCİLERİ BELGESELLE EĞİTİYORLAR

Gezi Parkı eylemlerinden önce Türkiye’deki iki kanalda diktatörleri anlatan belgeseller yayınlanmaya başladı. Soros bu yöntemi diğer ülkelerde de başarıyla uyguladı.

George Soros’un Gürcistan’da organize ettiği darbeyle Taksim eylemleri arasında da şaşırtıcı benzerlikler bulunuyor. Gürcistan Cumhurbaşkanı Eduard Shevardnadze 2002 yılında Soros’u iç politikaya karışmakla suçladı. Soros ise Moskova’da düzenlediği basın toplantısında uyarıda bulundu ve Shevardnadze’nin 2003 senesinde gerçekleşecek olan Gürcistan genel seçimlerine hile karıştırmaya yönelik planlar yaptığını öne sürdü. Seçimlere herhangi bir müdahale ihtimaline karşı sivil toplumu destekleyeceğini ifade etti. Soros, “Seçimlerin adilce yaşanması için sivil toplumun mobilize edilmesi gerekir” diyordu. Soros tehditler öne sürmeye devam ederken, İngiliz gazetesi Globe and Mail, yaşananları şöyle anlatıyordu:

“Geçtiğimiz Şubat ayından itibaren milyarder Soros, Gürcistan cumhurbaşkanı Shevardnadze’yi devirmek için çalışmalara başladı. Bu aydan itibaren Açık Toplum Vakfı’ndan fonlar aktarıldı ve 31 yaşındaki Tblisi’li aktivist Giga Bokeria, Sırbistan’a hareket ederek Otpor direniş hareketiyle buluşarak, sokak aktivizmi için gerekli taktikleri almaya başladı.”

 

RASTLANTIYA BAKIN 

 

Soros, Otpor aktivistleri aynı yılın yaz aylarında Gürcistan’a getirerek 1000 öğrenci aktivist yetiştirmeye başladı. Bu esnada, Soros tarafından desteklenen TV kanalı Rustavi-2, Amerika yapımı “Diktatorü Devirmek” isimli bir belgesel yayınlamaya başladı. Aktivistlerin yetişitirilmesinde çok önemli bir rol oynayan belgesel, adım adım Slobodan Milosevic’in iktidardan devrilişini anlatmaktaydı. New Republic gazetesinin aktardığı üzere, “aylar boyunca her Cumartesi, bağımsız TV kanalı Rustavi-2 ‘Diktatörü Devirmek’ belgeselini yayınladı. Belgeselin hemen ardından Gürcistan’daki durumun tartışıldığı bir programla devam ediliyordu. Devrimci bir lider, Washington Post’a şu sözleri aktarmıştı: “En önemlisi belgeseldi. Bütün göstericiler, Belgrad’daki devrimin taktiklerini biliyorlardı çünkü belgesel onlara hepsini göstermişti. Herkes ne yapması gerektiğini biliyordu.”

 

Tesadüf mü bilinmez ama Gezi olaylarından önce Türkiye’deki haber kanallarından birinde “Amerika Derin Devleti” diğerinde “Hitler” belgeseli bölümler halinde haftalardır gösteriliyordu. Seçim zamanı gelmeye yakın, komplocular iş başındaydı. Shevardnadze tam olarak seçim zaferini ilan etmek üzereyken, Rustavi-2 seçime hile karıştığı intibasını veren görüntüler yayınlamaya başladı. Bunun üzerine Sırp aktivist liderler tarafından yönetilen protestocular sokağa döküldü. Otobüsler kent dışından aktivistleri şehir merkezine taşırken, zamanla parlemento binasının etrafı sarıldı. Shevardnadze’nin çok az şansı vardı. Ülkesini iç savaşa sürüklemektense, 23 Kasım tarihinde geri adım atarak, başkanlıktan çekildi. Soros, Los Angeles Times’a verdiği mülaktta, “Gürcistan’da olanlar için için büyük sevinç duyuyorum, sürece olan katkımdan ötürü de ayrıca onurluyum” ifadesini kullanmıştı.

 

Türkiye Gazetesi