İşgal istikrarsızlık, yıkım ve kaos getirdi

Olaylar
11 Eylül 2001’de El Kaide tarafından ABD’nin New York kentinde bulunan Dünya Ticaret Merkezi ile Washington’daki ABD Savunma Bakanlığı’na sivil uçakların kaçırılmasıyla gerçekl...
EMOJİLE

11 Eylül 2001’de El Kaide tarafından ABD’nin New York kentinde bulunan Dünya Ticaret Merkezi ile Washington’daki ABD Savunma Bakanlığı’na sivil uçakların kaçırılmasıyla gerçekleştirilen terör saldırılarının ardından El Kaide’yi dağıtmak için Afganistan’ı işgal eden ABD, daha sonra Irak’ın o dönemki devlet başkanı Saddam Hüseyin’in El Kaide’ye destek verdiği ve ülkesinde kimyasal ve biyolojik kitle imha silahları ürettiği gerekçesiyle Irak’ı işgal etti.

Sputnik’te yer alan habere göre; “Irak’a özgürlük operasyonu” adı verilen işgal, 20 Mart 2003’te ABD öncülüğünde İngiltere, Avustralya ve Polonya’nın da katılımıyla oluşturulmuş Çokuluslu Koalisyon Kuvvetleri’nin askeri harekâtıyla başlamıştı. Irak’ta sözü edilen kitle imha silahları hiç bulunamazken Irak işgalinin ülkede etnik ve mezhepsel bölünmeyi körüklediği, işgal neticesinde ortaya çıkan kaos nedeniyle yüz binlerce kişi hayatını kaybettiği, milyonlarca insanın mülteci olarak yaşamak zorunda kaldığı kaydediliyor. Irak’ın işgali resmen 15 Aralık 2011’de Irak’ta kalan ABD askerlerinin çekildiğinin açıklanmasıyla son bulmuştu.

2015 yılında ortaya çıkan CIA raporunda da Irak işgali öncesinde hazırlanan istihbarat raporunda, Saddam Hüseyin yönetiminin kitle imha silahı ürettiği iddiasının teyidi için yeterli delil olmadığının dönemin ABD Başkanı George Bush ve yönetimine bildirildiği ortaya çıkmıştı.

CHP’Lİ YILMAZ: MEŞRU ZEMİNİN OLMADIĞI GEÇEN ZAMANDA DAHA İYİ ANLAŞILDI

Irak işgalinin ardından yaşanan gelişmeleri Sputnik’e değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, ABD’nin Irak’a müdahalesinin hiçbir meşru zeminin olmadığının geçen zaman içerisinde daha iyi anlaşıldığını söyledi. ABD ve İngiltere istihbaratının siyasetin uhdesinde yönlendirme yaptığını ve müdahalenin zeminini hazırladığını kaydeden Yılmaz, “Ama BM Güvenlik Konseyi kararı yok ayrıca kimyasal silah denildi çıkmadı ve orada El Kaide denildi, El Kaide ise Saddam zamanında değildi, Saddam devrildikten sonra Irak’a yerleşti” dedi. Bunlar hep birlikte değerlendirildiğinde bu müdahalenin uluslararası meşruiyet açsından sıkıntılı olduğunun bilindiğini vurgulayan Yılmaz, bunun sonucu olarak da Irak’ın istikrarsızlaştığını, bugün Irak’ta defakto bir yapının yönetilmesi zor bir yanının ortaya çıktığını kaydetti. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

BÖLGE İSTİKRARSIZLAŞTI, BU GAYRİ MEŞRU MÜDAHALE İLE İYCE TAŞERONLAŞTI, UFALANDI

“Irak şu anda tam yönetilebilir, bütünlüklü bir ülke olmaktan çıktı. Toprak bütünlüğü şeklen sağlansa da hala çok ciddi tartışmalar oluyor. Irak’ta etnik ve mezhebi fay hatları keskinleşti, iç savaş yaşandı ve Irak’ta 1 milyona yakın insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan Irak’ı terk etmek zorunda kaldı. Esasen Afganistan’daki Taliban’ın devrilmesinin meşruiyeti vardı. Çünkü Taliban bir şekilde El-Kaide ile işbirliği içerisinde İkiz Kulelere dönük bir saldırıda önemli rol oynamıştı ve bunun bir meşruiyeti vardı. Ama Irak savaşının uluslararası meşruiyeti yoktu ve bölge karıştı. Bölge istikrarsızlaştı. Bölge bu gayri meşru müdahale ile iyice taşeronlaştı ve ufalandı. Bugün biz bu bölgede şu anda yaşadığımız zorlukların önemli bir kısmı da buradan kaynaklanıyor.

Elbette Saddam çok akılsızca Kuveyt’e saldırmıştı veya saldırtılmıştı, bu büyük bir hataydı. Ama uluslararası müdahalenin olması ve Irak’ın parçalanması ciddi manada bugün Ortadoğu’daki en önemli fay hatlarıdır. Bunun çok ciddi sonuçları oldu. Birincisi İran, ABD’nin parası ve müdahalesi ile Irak’ta daha güçlendi, Şam’da güçlendi, Lübnan’da güçlendi. İlk defa Irak savaşında Sünni-Şii ayrımı tam manada yüzlerce yıl sonra tekrar su üstüne çıktı bu kadar keskin bir şekilde ve bölgenin yönetilmesi iyice zorlaştı. Bugün Yemen’de olanları Lübnan’da olanlardan, Lübnan’da olanları Suriye’de olanlardan, Irak’taki çekişmeyi ise örneğin bütün bu diğer yerlerdeki Bahreyn’deki siyasi mücadeleden, Kuveyt’teki huzursuzluktan ayrı düşünemeyiz. Bölge keskin bir şekilde ayrıştı, bu müdahale bölgeye istikrar değil istikrasızlık getirdi, barış değil kaos getirdi. Bölge istikrarsızlaştı, ufalandı ve gerçek manada Şii-Sünni ekseninde ve etnik temelde ayrıştı, politik olarak da çok büyük fay hatları oluştu.”

’15 YILDIR IRAK’A HUZUR GELMEDİ’

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay da Sputnik’e yaptığı açıklamada işgalin ardından yaşanan 15 yılda Irak’a huzur gelmediğini ve kaosun derinleştiğini ifade ederek “Irak’a müdahalenin gerekçesi Irak’ta kimyasal silah bulunması idi. Bunun doğru olmadığı işgali gerçekleştirenler tarafından itiraf edildi. Dolayısıyla El Kadide gibi birtakım gerekçelerle BM Güvenlik Konseyi kararı olmaksızın bir uluslararası meşruiyeti olmayan ve tartışmalı bir şekilde müdahale etti. Bunu meşru görmek mümkün değil. Kaba gücünden ve emrivakiden kaynaklanan müdahaleler oldu. 15 yıla baktığımızda Irak’a huzur gelmedi, kaos derinleşti. Irak’ta milyonlarca insan ezildi. Etnik ve mezhebi kamplaşmaların ve çatışmaların içine getirildi. Hani demokrasi getirilecekti, nerede demokrasi? Kaostan başka bir durum yok. Dolayısıyla el attıkları her yerde kaos ortaya çıkıyor” diye konuştu.

Suriye’de de ABD’nin PYD’ye verdiği desteğe dikkat çeken Akçay, “Sadece 5 bin tır silah gönderildiği söyleniyor ama terör örgütlerine verilen silahların hangi amaçla verildiğini Türkiye gayet iyi biliyor. O bakımdan ABD müdahaleleri hem meşruiyetleri bakımından hem de yol açtıkları kaos bakımından sınavdan geçemiyor. Bugünkü sorunların adeta kaynağıdır. Sorun yokken sorun yaratılıyor, oradan güya çözüm üretiliyor. ABD adeta bir mizah yazarının sözleriyle tavuk kümesindeki tilkidir. Sorun yokken sorun varmış gibi müdahale yapmaya kalkıyor ama burada sorun daha da derinleşiyor” ifadelerini kullandı.

‘IRAK İŞGALİ, BÖLGENİN İSTİKRARSIZLAŞTIRILMASININ İLK ADIMI OLDU’

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Bitmez de Sputnik’e yaptığı değerlendirmede Irak’ın 15 yıl önce uluslararası hukuka aykırı bir şekilde gerçek dışı gerekçelerle işgal edildiğini ifade ederek şöyle konuştu:

“Bunun neticesinde milyonlarca insan öldürüldü, sakat kaldı. Şunu söylemek mümkün; o dönemde Irak’ta insanlık öldürülmüş oldu ve istikrarsızlaştırılmış bir Irak bölgede bugün karşımızda bulunuyor. Demokrasi ve insan haklarını Irak’a getirme iddiasında olanlar, Irak’ta yaşayanların haklarını gasp ettiler. Irak’la başlayan süreç aslında bölgenin istikrarsızlaşmasının vesilesi oldu, bölgenin istikrarsızlaştırılmasının adımı atılmış oldu. Aslında bugün bölgede yaşananların temeli, Irak’ın 15 yıl önce işgal edilmesiyle atılmış oldu. Bugün terörden şikayet edenlerin oluşturduğu zeminden bölge devletleri, halkları zaten şikayetçi olmakla birlikte temeli atanlar da şikayetçi pozisyonundalar. Şunu söylemek mümkün; dünyanın güvenliğinden sorumlu olduğunu iddia edenler aslında bu sürecin sorumlusudurlar diye düşünüyoruz.”

Irak’ın işgalini, Büyük Ortadoğu Projesi’nin ilk adımı olarak değerlendiren Bitmez, “Biz Saadet Partisi olarak bu projeyi büyük İsrail projesi olarak görüyoruz. Yaşananlardan memnun olan, kendisini güvende hisseden tek ülke İsrail’dir. İsrail’in bu bölge üzerindeki emellerinin gerçekleşmesine uygun yumuşak bir zemin oluşmuş oluyor. Bugün Suriye’de yaşananlar akabinde Türkiye ve İran’ın da benzer süreçlere muhatap olmasının planlandığını düşünüyoruz. Bunun oluşmaması için gerek kamuoyu oluşturma, gerekse dünya siyasetinde bu mesajı yaygınlaştırma noktasında gayret içerisindeyiz” dedi.

Irak’ın işgali için Amerikan askerlerinin Türkiye topraklarını kullanmasını öngören 1 Mart 2003 tezkeresinin TBMM tarafından reddedildiğini kaydeden Bitmez, “Tezkere reddedildi ama daha sonraki süreçte tezkere marifetiyle elde edilmek istenen uluslararası hakların Dışişleri Bakanlığı genelgesiyle ABD’ye tanındığını gördük. ABD, o bölgedeki yıkımının bir kısmını İncirlik Üssü’nün kullanımı marifetiyle gerçekleştirmiştir” dedi.

‘KİMYASAL SİLAH İDDİASI ÜLKELERE SALDIRMA GEREKÇESİ OLARAK KULLANILIYOR’

Irak işgal edilirken kullanılan kimyasal silah gerekçesinin bugün Suriye’de de kullanılmaya çalışıldığını ifade eden Bitmez, “Büyük Ortadoğu Projesi’nin hedefindeki ülkelerin başında olması sebebiyle hem Irak hem Suriye’de ABD yönetiminin kimyasal silahlar bahanesine sığınma potansiyeli yüksek. Bu tip mazeretlerle ülkelere saldırabilme, işgal edebilme imkanı buluyor. Ama Irak’ta gördüğümüz gibi bunların yalan olduğu ortaya çıkıyor. Ben Suriye’de de dünya kamuoyunun gözü önündeki bir ortamda kimyasal silah kullanılabilme ihtimalini görmüyorum. Ama ABD ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin hayata geçmesini arzu eden ülkeler bu tip gerekçeleri kullanarak dünya kamuoyunun vicdanında kendi haklılıklarını iddia edebilme imkanına sahip olabiliyorlar. Bu yarın Türkiye için de başka komşu ülkemiz için de iddia edilebilecek bir gerekçe. Bölge üzerinde emelleri olan ülkelerin çıkarlarına ters davranan her ülke için kullanılabilecek bir gerekçedir” diye konuştu.

‘İŞGALDEN SONRA IŞİD ORTAYA ÇIKTI’

Sputnik’e konuşan Prof. Dr. Ersin Onulduran da Irak’ın ABD tarafından işgaliyle Irak’ta etnik ve mezhepsel çatışmaların arttığını, işgalden sonra Irak El-Kaidesinin IŞİD’e dönüştüğünü ifade ederek “Irak’ta şu anda maalesef ülkesel bütünlüğün tehlikede olduğu bir durum yaşanmaktadır. Geçen 15 yılda yüz binlerce insanın yaşamını yitirdi ve şu anda Irak’ta bir kaos ortamı içten içe kaynamakta” diye konuştu.

Irak’ın ABD tarafından işgal gerekçelerinin başında gelen kitle imha silahları bulunduğu iddiasının hiçbir zaman kanıtlanamadığını ifade eden Onulduran, “Irak’ta kitle imha silahlarıyla ilgili zamanın ABD Dışişleri Bakanı BM Güvenlik Konseyi’nde sunumlar yaptı, birtakım araçlar, karavanlar gösterdi, bunların kitle imha silahı depoları olduğunu söyledi. Fakat böyle çıkmadı. Hatta bir tanesi bebek maması yapan bir fabrika çıktı” dedi.