25 Aralık dosyasında görev yapan bir polisin şok itirafları ortaya çıktı: “Hükümeti yıkın, Başbakan’ı cezaevine atın” talimatı Pensilvanya’dan geldi. Erdoğan’ın lehine delil oluşturacak dinlemeleri ise dosyaya koymadılar
25 Aralık soruşturma dosyasında görev yapmasına rağmen pişmanlık duyarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na önemli itiraflarda bulunan polis memurunun ifadesine Sabah gazetesi ulaştı. Sabah gazetesinde yer alan habere göre İsmi gizli tutulan polis memurunun anlatımına göre Pensilvanya’dan “Hükümeti yıkın” talimatı geldi, bu talimat üzerine paralel polisler, Tayyip Erdoğan aleyhine suç üretmek için gece gündüz çalıştı. İşte ifadenin çarpıcı bölümleri:
MEHDİ GÖRÜYORLARDI
“Fethullah Gülen’in mehdi olduğunu açıkça söylemiyorlardı belki ama imalı sözlerden böyle olduğunu anlıyorduk. Mali Şube’nin imamı Adli Tıp’tan bir memurdu. ‘Hizmetin evinde kalmazsan terfi sınavlarında başarısız olursun’ diye tehdit ediyorlardı.
Mali Şube’de açık açık himmet toplanıyordu. Herkes vereceği himmeti dolaştırılan listeye yazıyor sonra elden paralar toplanıyordu. Mali Şube’nin yüzde 95’i teknik takip biriminin ise yüzde 100’ü cemaatçiydi. Bir kişiyi dinlemeyi kafaya koydular mı o iş biterdi. Sahte isimle ihbarda bulunup dinlemeye takıyorlardı. Savcı Muammer Akkaş bu soruşturmada şube kimi dinlemek isterse hemen izin veriyordu. Gece evinden dinleme imzası almaya gidildiği oldu.
Dershane olayı patlak verince başbakana ve hükümet üyelerine küfretmeye başladılar. Bu dosya yüce divanda biter diyorlardı. Tayyip Erdoğan’ın yolsuzluğa müsaade etmediğine ve bazı ihalelerin değerinin altında kaldığına ilişkin tapeler oluyordu. Mesela Latif Topbaş’ın Kadıköy’de bir iflas dosyasından ihale ile almış olduğu arazinin çok az farkla satılmasına “Böyle ihale mi olur, buna kargalar bile güler” dediği belirlenmişti. Erdoğan’ın lehine olur diye dosyaya koymadılar.
SUÇ ÜRETMEYE ÇALIŞTILAR
Fezlekeyi Fatih Yiğit isimli komiser yazıyordu. Dönemin Başbakanı yazdığını bizzat gördüm. Ayrıca Başbakan’ı örgüt lideri konumuna sokan bir şema hazırlamıştı. 25 Aralık dosyası Başbakan’ın etrafını kuşatmaya yönelikti. Evini takip edip, konuşmalarını dinleyerek suç üretmeye çalıştılar. Bütün bunları Pensilvanya’dan gelen talimatla yaptıklarını düşünüyorum. Başarılı olsalar, kabine üyeleri ile Başbakanı cezaevine gönderip kendi kafalarına göre bir hükümet kuracaklardı. Bazı kişilerin ise suç içerikli konuşmaları belirlendiği halde tape yapılmaması istendi. Zekeriya Öz ve Fikret Seçen bu isimlerden ikisi oldu. Osman Ağca ile gerçekleştirdikleri çıkar amaçlı görüşmeleri tape yaptırmadılar.
Dershaneler olayı patlayınca sabahlara kadar çalıştırıldık. Bir diğer taraftan da yeni dinlemeler devam ediyordu. Son dönemde Başbakanın etrafındaki herkesi dinlemeye aldık. 17 Aralık günü bütün tapeler basıldı, klasörleri çuvallara doldurup Savcı Muammer Akkaş’a teslim ettiler.
ÖZEL TELESKOP ALDILAR
18 Aralık günü soruşturmada görevli toplam 7 polisi Muammer Akkaş’ın odasının önüne çağırdılar. Tayini çıkanların bile izin ya da rapor alıp bu odada fezlekeyi hazırlamaya devam edilmesi kararlaştırıldı.
Fatih Yiğit fezleke hazırlarken bazı konuşmaları bazı ihalelere uydurmaya çalışıyordu. Daha önce bulamadığı suçları bulabilmek için gayret sarf ediyordu. Başbakanı Latif Topbaş’ın evinin bahçesinde Yasin El Kadı ile görüntüleyebilmek için çok çaba sarf edildi. Avrupa yakasından Anadolu yakasını gören teleskop gibi bir cihaz bile alındı.
Bu dosyaya o kadar önem verirlerdi ki 656 sayılı dosya denilince Yakup Saygılı toplantıları keser bu dosyaya ilişkin evrakları hemen imzalardı. Dinleme yaparken görüşmelere birçok polis ve emniyet müdürü düşüyordu. Bunların tape yapılıp yapılmamasına cemaatçi olup olmadıklarına bakılarak karar veriliyordu.”